«Ey îmân edenler! Ellerinizin altında olan köle ve cariyeler ve bir de sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar, sabah namazından önce, öğle sıcağından (istirahata çekilip) soyunduğunuz zaman ve yatsı namazından sonra (yanınıza girmek istediklerinde) üç defa izin istesinler. Bunlar sizin için (açık bulunacağınız) üç halvel vaktidir. Bu vakitlerin dışında birbirinizi dolaşmanızda ne sizin üzerinize, ne de onların üzerine bir vebal yoktur. Allah size âyetlerini(n hükümlerini) böylece açıklar. Allah yegâne bilendir ve hikmet sahibidir.»
«Çocuklarınız ergenlik çağma gelince kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi izin istesinler. Allah size âyetlerini böylece açıklar. Allah yegâne bilendir ve hikmet sâhibdr.» [1]
Az yukarıda geçen âyet-i kerîmeyle yabancıların birbirlerini ziyarette nasıl hareket edecekleri beyân edilmişti. Bu âyetle de hısımların yâni aynı çatı altında barınan bir ailenin köle ve cariyeleri, küçük ve büyük çocukları, karı ile kocanın yatak ve soyunma odalarına belirtilen üç vakitten birinde girmek istedikleri zaman nasıl müsaade istemeleri gerektiği bildiriliyor.
Çünkü İslâm hayatımızın her cebhesiyle ilgilenir, günlük yaşayışımızı tam bir disiplin, âdâb ve prensip altına almak için en uygun ve en mâkul yollan gösterir. Aynı çatı altında barınan yakın hısım ve aile fertlerinin birbirlerinin yatak ve soyunma odalarına ne zaman ve nasıl girebileceklerini bir takım muaşeret âdabına bağlar; bütün münâsebetlerinde edep, terbiye, nezaket ve nezahet kaidelerine riâyet etmelerini emreder. Zîra nesil Önce aile yuvasında edep ve terbiye kurallarını öğrenir; ana-babasmdan ve aile büyüklerinden gördüğü her şey.i örnek edinir ve onun için ilk fırsatta tatbikat imkânı arar. Çocukların gelişigüzel yatak ve soyunma odasına girip çıkmalarına aldırış elmiyen ana babalar, yatak mahremiyetini ve bâzı cinsî davranışları yavrularının körpe dimağlarına işlemiş olurlar ki, bu çocukların terbİ3^e ve ahlâkını bozar, çok küçük yaşta onların dimağım cinsî konularla meşgul eder.
Emil (Terbiye) adlı kitapta denildiği gibi, «Her şey eşyanın Yaradan'ı elinden çıkarken iyidir; her şey insanın elinde geriler ve bozulur.», «Ana yoksa çocuk da yoktur. Aralarındaki görevler karşılıklıdır.»
Bunun için çocuk terbiyesinde dikkat edilecek önemli hususlardan birini Cenâb-ı Hakk îmân eden kullarına hatırlatıyor; küçük ve büyük çocukların aile yuvasından alacakları ilk edep ve terbiyenin te'sirinin bütün ömürleri boyunca onlara ışık tutacağına dikkatimiz çekiliyor.
İmân edenlerin günlük yaşayışı ölçülü, disiplinli olduğu için ana-babanın açık, soyunmuş bir vaziyette bulunacağı üç vakit belirtilerek çocukların bu üç vakitte üç defa izin isteyerek içeri girmeleri emrediliyor:
1. Sabah namazından önce..
Müslümanlar sabah namazını kılmak için erkenden kalkar, yatak elbisesini çıkarıp gündüzlüklerini giyinirler. Bu arada cinsî münasebette bulunup guslederek camiye gitmek isteyenler de olur. Her iki halde de köle ve çocukların bu vakitte izinsiz içeri girmeleri mahzurludur.
2. Öğle sıcağından istirahata çekilip soyunduğunuz zaman..
Sıcaktan bunalan mü'minler dinlenmek için soyunup uzanırlar. Çocukların bu sırada müsaade almadan içeri girmesinde iki mahzur vardır: Dinlenmek isteyen ana-babayı rahatsız etmek; açık bir vaziyette serpilip uzandıkları için mahrem yerlerini goremek. Nitekim rivayete göre Hazrel-i Peygamber (S.A.V.) Ensardan Müdlic adında bir zâtı tam öğle sıcağının bunalttığı bir sırada Hazret-i Ömer'e gönderiyor. Müdlic, kapıya geldiğinde Ömer'in uzanıp dinlendiğini görüyor, kapıyı tıkırdatarak içeri giriyor ve lîz. Ömer'i uyandırıyor. Hz. Ömer uzandığı yerden kalkıp oturunca mahrem yeri açılıyor. Buna fazlasıyle üzülen Ömer şöyle diyor: «İsterdim ki Allah bu vakitlerde çocuklarımızın, kanlarımızın ve hizmetçilerimizin odamıza izinsiz girmelerini men'etmiş olaydı!» Ve sonra Hz. Ömer kalkıp Resûlüllah (S.A.V.)a geliyor, bir de ne görsün arzu ettiği âyet (Nur sûresi, âyet: 58) nazil olmuştur. Sevincinden yerlere kapanıp Allah'a şükretti. [2]
3. Yatsı namazından sonra..
Mü'minler yatsı namazını kıldıktan sonra, gece yansı kalkıp biraz ibâdet etmek ve sabah namazına rahatlıkla kalkmak için yatak elbiselerini giyinip uyurlar. Bu arada cinsî münasebette bulunanlar da olabilir. O hakle her iki vaziyete de köle ve çocukların müsaade istemeden içeri girmesi mahzurludur.
İbnü Ebî Hâlîm'in yaptığı rivayete göre, iki adam, Hazret-i İbn-i Abbas (R.A.)dan âyette belirtilen üç vakitteki istizan (izin isteme)den sordu. İbn-i Abbas (R.A.) onlara şu cevabı verdi:
«— Allah ayıp ve kusurları gizleyicidir; ayıp ve kusurların gizlenmesini sever, İslâmın ilk günlerinde evlerimizin çoğunun kapılarında perde ve odaların arasında örtü falan yoktu. Bu yüzden adam karısıyla münâsebette bulunurken ansızın kölesi veya beslediği yetimi veyahut kendi çocukları içeri girer, manzaraya şâhîd olurlardı. Bunun üzerine yukarıdaki âyeti kerîme indi.» [3]
Müfessîr Suddî bu âyetin tefsir ve izahında diyor kî:
«— Eshâb-ı Kiramdan bir kısmı bu üç vakitte kanlarıyla cinsî münâsebette bulunmaktan ve öylece yıkanıp namazgaha çıkmaktan hoşlanırlardı. Allah bu sebeple üç vakitte köle, câ-rİ3^e ve çocukların odaya izinsiz girmelerini men'etti.» [4]
Aynı mevzuda Mukatil bin Hayyân şöyle diyor:
«— Bize kadar ulaşan haberde, Ensardan bir zat ile karısı Esma binti Mersed, Hazret-i Peygamber'e yemek hazırlamışlardı, bu arada bâzı kimselerin müsâade almadan içeri girdikleri oldu. Hazret-i Esma bu lâubalî hareketlere dayanarmyarak:
— Ya Resûlellah! dedi, bu ne çirkin bir âdettir.. Bâzan ka-rı-koca bir tek örtü altındayken üzerlerine onların köle ve çocukları izin almadan girer!.»
Bunun üzerine yukarıdaki âyet-i kerîme iniyor. [5]
Âyetin iniş sebebleri muhtelif şekilde anlatılıyorsa da esas maksadın aile içinde edeb ve terbiye havasını hâkim kılmaktır. Yatak odası ayrı bile olsa, kapısı örtülü bile bulunsa, belirtilen üç vakitten birinde içeri girmek isteyen köle veya çocuğun müsaade alması icabetmez mi?
Ancak buradaki ilâhî emrin vücub ifâde edip etmediğinde, mensûh olup olmadığında âlimlerin görüşü farklıdır:
a) İbn-î Müseyyeb ve İbn-i Cübeyr'e göre mensuhtur.
b) İbn-i Abbas'a göre muhkemdir; fakat halkın çoğu bu âyetle amel etmez. Nitekim Müslüman halkın çoğu [6] âyetleriyle [7]de amel etmez. Şa'bî de aynı görüştedir.
c) Buradaki emir nedb üzeredir; vücub üzere değildir. Ebû Kılâbe de aynı görüştedir.
d) Ebû Abdirrahmân Sülemiy'e göre, âyetin delâlet ettiği hükümle yalnız kadınlar kasdedilmiştir.
e) îbn-i Ömer'e (R.A.) göre, yalnız erkekler kasdedilmiştir.
Ekseri müfessir ve fakîhlere göre âyet hem erkek, hem de kadınlara şâmildir; bizce sahih olan da bu görüş ve tefsirdir.
f) Müslümanların oturduğu evlerin kapı ve örtüleri olmadığı zaman bu emir vücûb üzerine idi. Evlere kapı ve Örtü takıldığında ve odalar özel şekilde yapıldığında bu emir nedh üzerine hamledilir.
Bu son görüşü, Mehdeviy, İbn-i Abbas (R.A.)dan rivayet etmiştir.
g) Çoğu âlimlere göre ise âyet muhkemdir; emir vücub üzeredir ve hem erkeklere, hem de kadınlara şâmildir. Yukarıda da dediğimiz gibi, en sahih olan rivayet ve görüş de budur.
Üç defa izin isteme hususuna gelince:
Ayette «selâse merrât»i, «selâse defeat» diye tefsir edenler olduğu gibi, «selâse evkat» diye tefsir edenler de vardır. Birinci tefsiri yapanlara göre, üç defa izin istemek vâcibdir veya menduptur. İkinci tefsiri yapanlara göre bir defa izin istemek kâfidir. İbn-i Abdilberr de aynı görüştedir. Cumhurun kavli de budur.
Bununla beraber birinci tefsir ve görüş; (yabancılar birbirini ziyaret ederken nasıl üç defa izin istemeleri emredilmiş-se, aynı hane halkının da belirtilen üç vakitte yatak ve soyunma odalarına üç defa izin isteyerek girmeleri emredilmiştir) kıyâsına daha uygun düşmektedir. Çünkü mahrem yerlerinin açık bulunma ihtimali bu kıyâsın menâtı oluyor. Her îki halde de bu ihtimal mevcuttur; o halde illet ve menatta birleşmeme diye bir itiraz kaydı düşünülemez. [8]
1. İslâm edeb ve terbiye dinidir..
2. Çocuk terbiyesi lüzumludur..
3. Aile efradından sayılan köle ve çocuklar âyetle beyân edilen üç vakitte ana-babalarmm yatak ve dinlenme odasına girmek istediklerinde üç defa izin talep ederler, izin verilirse içeri girerler, verilmezse geri dönerler.
4. Erginlik çağma giren büyük çocuklar ise her zaman izin isterler. Yâni kendilerinden mukaddem olan büyüklerin onların odalarına girmek istediklerinde nasıl müsâade istemeleri ve selâm verip girmeleri vâcib veya mendup idiyse, onların da aynı şekilde hareket etmeleri öylece vâcib veya mendupdur. Saîd bin Cübeyr (R.A.) aynı görüştedir. [9]
[1] Nur sûresi, âyet: 58.
[2] Tefsîr-i KurtuM, C. 12, S. 304
[3] Bu, Ibn-İ Abbas'a isnad edilen sahili bir rivayettir
[4] îbn-i Kesir: C. 3, S. 303.
[5] Ebû'1-Fîdâ İbn-i Kesir Tefsiri C. 3, S. 303-304
[6] Hucürât sûresi, âyet: 13.
[7] Nisa sûresi, âyet: 8.
[8] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/116-121.
[9] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/121.