İNTİHAR

 

«Kendilerinizi öldürmeyin. Allah şüphesiz ki size çok mer­hamet edendir.»

İnsanın kendi canına kıyması, bilerek ölümüne sebep ola­cak hâdiselere girmesi ve bu yüzden telef olması «intihar» dır. Bu da başkasını Öldürmek kadar, belki daha büyük bir günahtır. Bu bakımdan semavî dinlerin hepsi intiharı haram kılmıştır

İnsanı intihara sürükliyecek ruhî dinamikleri, aklı işle­mez hâle getiren bunalımları, Allah'a dosdoğru îmân şuuru içinde tam bir teslimiyet, sabır ve amel-i sâlih teskin eder. Bu­nun için Kur'ân-ı Kerîm Bakare sûresinde: «Sabır ve namazla Hakdan yardım isteyin. Gerçi bu, elbette ağır ve çetin bir şey­dir. Ancak Allah'a karşı yüksek saygı gösterip O'na kavuşacak­larına ve netice O'na döneceklerine kesin bilgi edinenler müs­tesna, (onlara asla ağır değildir.» buyuruluyor.

Görülüyor ki Kur'ân-ı Kerîm'de bir taraftan intihar haram kılınırken, diğer taraftan insana îmân, sabır, teslimiyet ve sâ­lih amel tavsiye ediliyor. Bövlece intihar ve adam öldürme gi­bi şuursuzca bir takım fevrî hareketlerin manevî tedavi yolla­rı gösteriliyor. Meselâ: Mekke'de ilk Müslüman olan bahtiyar­ların mâruz kaldıkları açlık, sefalet ve işkence, insanı hayat­tan bezdirecek bir şiddette idi. Fakat onlardan intihar eden tek bir zât olmadı. Çünkü hepsi de sarsılmaz bir îmân, yıkılmaz bir sabır, kopmaz bir teslimiyet yüceliğine erişmişlerdi. Hic­ret etmek suretiyle yurdundan ve evinden mahrum kalan, sa­vaşlarda da evlâd ve akrıbasmı kaybeden ve sonra da almış olduğu darbe neticesinde son nefeslerini vermek üzere bulunan nice sahâbînin o halde ilk sorduğu, «Resûlüllah ne haldedir?» sorusu olmuştur.

Âyetten intiharın kesin olarak yasaklandığı anlaşıhyorsa da cümlenin siyak ve sibakı gözönüne alınınca daha geniş mâ­nalar taşıdığı görülür:

a) İnsanın bile bile kendini öldürmesi,

b) İnsanın kendi ölümüne sebebiyet verecek şeylere te­vessül etmesi (bâzı cahillerin aşırı derecede zühd ü takva göste­rip kendine yazık etmesi gibi. Kaazı Beyzâvî bunu,   Hindistan cahillerinin yaptıklarına benzetir).

c) İnsanların birbirlerinin canına kıyması,    haksız yere birbirinin malına, canına ve hakkına tecavüz etmesi,

ç) Haram yemek suretiyle hem kendisini, hem çoluk-ço-cuğunu manen öldürmesi,

Birinci tefsire göre intihar'ı tahlil edecek olursak, bu­nun bir takım psikolojik sebeplerini araştırmak gerekir ki ki­tabımızın muhtevası buna müsait değildir. Az yukarıda kısaca sebep ve tedavi yoluna ışık tutar mahiyetteki âyeti getirip araş­tırma heveslilerine ana fikri vermiş olduk.

İntiharın semavî bütün dinlerde haram kılındığına dair intiharın psiko-dinamiklerî adlı eserin 98. sahifesinin dördüncü paragrafını aynen naklediyorum: «İslâm Dîninin in­tihar karsısında aldığı tavıra gelince; fıkh'm intihar eden kişi için görüşü şudur: Açlığın şiddetinden değil de, kasıtla kendi­ni öldüren kimsenin İmâm Ebû Yûsuf'a göre namazı kılınmaz. Hattâ îdam olunan kaaliHn namazı kılındığı halde intihar eden kişinin namazının kılınmaması çok dikkate değer bir hüküm­dür.»

«Şarkta bâzı dinler (semavî olmayan dinler) intihan hoş görmektedir. Nitekim Brahman ve Budist dinlerine göre be­den kıymetsizdir ve sahibi tarafından her ân terk edilebilir. Sonra «Suttee» gibi geleneklerle kocalarının ölümünden sonra dul kalan kadınların kocalarının naşı ile birlikte yakılması ve Japonların şeref uğruna, bir vazife fikriyle «hara-kiri» yaparak kendilerini öldürmeleri, kendini öldürmenin sosyal gelenek şeklinde bazı ülkelerde yerleşmiş olduğunu gösterir Şarkta bâzı dinlerin intiharı hoş görmesine karşılık, İslâm dini biraz evvel de işaret ettiğimiz gibi, intiharı şiddetle yasaklar, hattâ intiharı adam öldürme suçundan daha ağır bir suç sayar ve in­tihar edenden dînî merasimi (cenaze namazını) esirger. (Tabiî ki bu İmâm Ebû Yûsuf'a göredir. İmâm A'zam ile İmâm Mu-hammed'e göre, müntehirin namazı kılınır).

Talmut (Yahudilerin kanun ve tefsir kitabı) intiharı bir günah saymakta ve intihar eden kişi için geleneksel cenaze me­rasimini kabul etmemektedir. İntihar eden kişinin cesedi adam öldürenlerin ve serserilerinki gibi merasimsiz ayrı yerlere gö­mülmekteydi. Hıristiyanlık intihara, intiharı bir günah sayan St. Augustin'den beri dâima bir cürüm gözüyle bakmıştır. Zî-ra Hıristiyanlık için yaşamak ve Allah'ın irâdesine boyun eğ­mek, hattâ ıstırap çekmek kutsal bir vazifedir. Katolik mez­hebine göre intihar bir günah ve adam öldürmeyle eşittir. Ve bu inanç Avrupa'da kanunlaşmıştır. Protestanlık da intiharın aleyhinde olmakla beraber Katolik kilisesi bu konuda daha sert davranmaktadır. Nitekim çeşitli statistiklerde Katolik ül­kelerde intihar sayısının daha düşük olduğu görülmüştür.» [1]

Ayetin rivayet yollu tefsirine gelince:

İmâm Ahmed bin Hanbel'in îbnü Cübeyr'den yaptığı ri­vayette, Hazret-i Peygamber (S.A.V.), Eshâb-ı Kiramdan Amr b. As (R.A.) ile birlikte bir kaç kişiyi bir yere göndermişti. Amr diyor ki: «Soğuk bir gece idi, ihtilâm olmuştum. Helakime se­bep olur endişesiyle su ile yıkanamadım, teyemmüm edip ar­kadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Medine'ye döndüğü­müzde, durum Peygamber Efendimize anlatılmış olacak ki be­ni çağırdılar ve:

— Demek ki, ya Amr cünüp bulunduğun halde imamlık yapıp namaz kıldırmışsın?! diye sordular.

— Ya Resûlellah! dedim, çok soğuk bir gece idi, ihtilâm olmuştum. Helak olurum endişesiyle su ile yıkanamadım, te­yemmüm edip namaz kıldırdım. Böyle yaparken de Allah'ın şu buyruğunu hatırladım: «Kendilerinizi öldürmeyin.»

Bunun üzerine Hazret-i Peygamber tasvib yollu tebessüm ettiler ve bir şey söylemediler.  [2]

İntiharın haram olduğunu ve böyle yapanların elîm bir azaba uğratılacaklarını beyân eder mahiyette birçok hadîs-i şe-rîf vârid olmuştur. Biz bir kaç tanesini teberrüken kitabımıza naklediyoruz:

Buhârî ve Müslim'in Ebû Salih tarikryla Ebû Hüreyre (R. A.)den yaptıkları rivayette, Cenâb-ı Peygamber (S.A.V.) buyur­dular ki:

«Kim kendini keskin bir âletle öldürürse, kıyamet günü elinde o âlet olduğu halde getirilip cehenneme ebediyyen atılır. Kim de kendini zehirle öldürürse, kıyamet günü o zehir onun elinde olduğu halde getirilir, zehiri içe içe cehenneme atılır ve orada ebedî kalıcıdır.»

İbnü Kesîrin Sabit b. Dehak'dan yaptığı rivayette:

«Kim kendini   bir şeyle öl­dürürse, kıyamet günü onunla azâb edilir.» buyuruluyor.

Yine Buhârî ve Müslim'in Hasan b. Cündüb tarikıyla yap­tıkları rivâvette:

«Sizden evvel gelenlerden bir adamın yarası varmış, daya­namamış, bıçak alıp (bileğini) kesmiş, (kan kesilmemiş,) ne­tice Ölmüş. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyur­muş: Kulum bana gelmekte acele etti. Ben de cenneti ona ha­ram kıldım.»[3]

 

Çıkarılan Hükümler :

 

1. İnsanın bile bile kendini öldürmesi haramdır, büyük gü­nahtır.

2. İnsanın kendi ölümüne sebebiyet verecek şevlere teves­sül etmesi de haramdır.

3. Başkasını haksız yere öldürmek haramdır.

4. Haram yemek ve haram kazanç te'min etmek suretiyle kendini ve çoluk çocuğunu beslemek de haramdır.

5. İntihar eden elim bir azâb ile cezalandırılır. Cehennem­de ebedî kalıp kalmamasmda görüş farkları vardır. Hadîs-i şe­riflerin zahirine göre, ebedî kalacaklardır.

6. İntihar edenin, İmâm A'zam ile İmâm Muhammed'e gö­re namazı kılınır. Ebû Yûsuf'a göre kılınmaz. [4]


 

[1] intiharın Psikodinamikleri - Dr. Nezabat Arkun. Baha Matbaası -istanbul, 1963.

[2] Aynı hadîsi Ebû   Dâvud,  mânâ cihetiyim   buna  yakın olarak  da  İbnü Merdveyh rivayet etmişlerdir.

[3] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/362-366.

[4] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/366.