44- DUHÂN SURESİ
(10. âyette kıyametin,
gözle görülür kesif bir dumanla geleceği anlatıldığı cihetle duman anlamına
gelen Duhan adıyla anılmıştır.)
Rahman ve Rahîm Allah Adıyla
1- Hâ mîm.
2- Andolsun her şeyi açıklayan Kur'ân'a.
3- Şüphe yok ki biz onu, kutlu bir gecede indirdik, şüphe yok ki
biz, insanları korkuturuz.
4- O gecede ayrılır, takdîr edilir her hükmolunan iş. 284[1]
[1] Mübarek
gece, İbn-i Abbas'a Katâde'ye ve İbn-i Zeyde göre Kadir Gecesidir. İmam
Muham-med-ül-Bâkır ve Ca'fer-üs-Sâdık'tan da bu kavil rivâyet edilmiştir. 97. sûrede, Kur’ân'ın Kadir Gecesinde
indiği açıkça bildirildiği cihetle buradaki mübarek geceyi şabanın on beşinci
gecesi olarak kabul edenlerin yanıldıkları meydandadır. İnişin keyfiyetinde
ihtilaf vardır. Kadir Gecesi tüm olarak dünya göğüne inmiş, sonra lüzum hasıl
oldukça ayet ayet vahyedilmiştir diyenler olduğu gibi bir yıl içinde
vahyedilecekler, bu gece inmiş, sonra ayet ayet vahyedilmiştir diyenler de
vardır. Kadir Gecesinde indirildi demekten maksat, o gece inmeye başladığını
anlatmaktır diyenler de olmuştur.
5-
Bir iş ki katımızdan hükmolunur, şüphe yok ki biz göndermişizdir.
6- Rahmet olarak Rabbinden; şüphe yok ki o, duyar, bilir.
7- Rabbidir göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin.
Adamakıllı inanır, iyice bilirseniz.
8- Yoktur ondan başka tapacak, diriltir ve öldürür; Rabbinizdir ve
Rabbi-dir
gelip geçen atalarınızın.
9- Hayır, onlar şüphe içindedir, alay edip dururlar.
10- Artık gözetle gökyüzünden apaçık, gözle görünür bir dumanın
geleceği günü.
11- Bütün insanlara yayılır, budur elemli azap. 285[2]
[2] Bu
kesif duman kıyamet alâmetlerindendir.
12- Rabbimiz, bizden azâbı, gider, şüphe yok ki inandık biz.
13- Siz neredesiniz, öğüt alma nerede ve andolsun ki onlara, her şeyi
açıklayan bir Peygamber geldi de.
14- Sonra yüz çevirdiler ondan ve kendisine birşeyler öğretilmiş
delinin biri dediler.
15- Şüphe yok ki birazcık gidereceğiz azâbı, fakat gene şüphe yok ki
kâfirliğe döneceksiniz.
16- O gün pek şiddetli bir sûrette tutar, cezâlandırırız, şüphe yok
ki öc alırız biz. 286[3]
[3] Kıyamet
günü. Bedir savaşına işarettir diyenler de vardır.
17- Ve andolsun ki onlardan önce Firavun'un kavmini de sınamıştık ve
onlara güzel huylu bir peygamber gelmişti de.
18- Allah'ın kullarını demişti, bana teslîm edin, şüphe yok ki ben,
emin bir peygamberim size.
19- Ve Allah'a karşı yücelik satmaya kalkışmayın; şüphe yok ki ben
size, apaçık bir delil getirdim.
20- Ve şüphe yok ki ben Rabbime ve Rabbinize sığınırım beni taşlayıp
öldürmenizden.
21- Bana inanmıyorsanız bırakın tek başıma beni.
22- Derken Rabbine duâ edip şüphe yok ki bunlar demişti, mücrim bir
topluluk.
23- Artık kullarımla geceleyin yola düş, şüphe yok ki ardınızdan
geleceklerdir.
24- Deniz açılmışken öylece bırak, şüphe yok, onlar bir ordudur ki
boğulacak.
25- Nice bahçeler terkettiler ve nice akarsular.
26- Ve tarlalar ve güzelim meclisler.
27- Ve bol-bol yeyip geçindikleri nice nîmetler.
28- Böyle işte ve onları mîras verdik bir başka topluluğa.
29- Derken ne gök ağladı onlara, ne yer ve mühlet de verilmedi
onlara.
30- Ve andolsun ki İsrailoğullarını aşağılatıcı bir azaptan
kurtardık.
31- Firavun'dan; şüphe yok ki o haddi aşanlardan yücelik satan,
ululanan biriydi.
32- Ve andolsun ki İsrailoğullarını, bilerek bütün âlemlerden üstün
olmak üzere seçtik.
33- Ve onlara, apaçık nîmetleri muhtevi deliller verdik.
34- Gerçekten de şunlar elbette derler ki.
35- İlk ölümümüzden başka ölüm yok bize ve biz, tekrar dirilmeyiz de.
36- Doğru söylüyorsanız getirin babalarımızı bize.
37- Bunlar mı daha hayırlıdır, yoksa Tubba' kavmiyle onlardan
öncekiler mi? Helâk ettik onları, şüphe yok ki mücrimlerdi onlar.287[4]
[4] Tubba’,
Himyerli bir hükümdardır. Tebaası çok olduğu için bu adla anılmıştır.
38- Ve biz gökleri ve yeryüzünü ve ikisinin arasındakileri eğlence
için, boşu-boşuna yaratmadık.
39- Biz onları, ancak gerçek olarak yarattık ve fakat çoğu bilmez.
40- Ayrılma günü, gerçekten de hepsinin muayyen bir günüdür. 288[5]
[5] Kıyamet
günü.
41- O gün dostun dosta faydası olmaz ve onlar, bir yardım da
görmezler.
42- Ancak Allah kime acırsa o başka; şüphe yok ki odur üstün ve
rahîm.
43- Şüphe yok ki zakkum ağacı.
44- Suçluların yemeğidir.
45- Erimiş bakıra, kurşuna benzer, karınlarda kaynar.
46- Kaynar su gibi.
47- Tutun onu da sürüyün koca cehennemin ta ortasına.
48- Sonra da dökün kaynar suyu azâb olarak tepesine.
49- Tat, şüphe yok ki sen üstündün, kerem sâhibiydin.
50- Gerçekten de buydu şüphe ettiğiniz.
51- Şüphe yok ki çekinenler, emîn bir makamdadır.
52- Cennetlerde ve akarsuların kıyılarında.
53- İnce ve kalın ipekliler giyerler, karşı-karşıya otururlar.
54- Böyle işte ve onları evlendiririz iri gözlü hûrilerle.
55- Orada emin bir halde her çeşit meyvelar isterler.
56- İlk ölümden başka ölüm tatmazlar orada ve onları korur koca
cehennemin azâbından.
57- Rabbinden bir lütuf ve ihsân olarak; budur o büyük kurtuluşun,
murâda erişin ta kendisi.
58- Gerçekten de öğüt alsınlar diye Kur'ân'ı senin dilinle indirdik,
okuyuşunu da kolaylaştırdık.
59- Artık gözetle, bekle; şüphe yok ki onlar da gözetlemedeler,
beklemedeler.