NİSA SURESİ

Acıyıcı, esirgeyici Allah’ın adıyla başlarım

Ey insanlar! Çalabınızdan sakının. O çalabınızdan ki sizi bir tek özden yarattı, sonra da bu ikisinden bir çok erkek, kadın üretti. Birbirinize karşı dilekte bulunurken adını verdiğiniz Allah’tan sakının. Kan bağlarına karşı saygı gösterin. Çünkü Allah sizi gözetici olandır.

Öksüzlere mallarını verin. O malların iyisini kötüsü ile değiştirmeyin. Öksüzlerin mallarını mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu büyük bir suçtur.

Eğer öksüz kızları alarak onların haklarını gözetmekten korkuyorsanız gönlünüzün istediği kadınlardan iki, üç, dört tane alın. Eğer yine de haksızlık etmekten korkuyorsanız bu durumda bir kadınla, ya da elinizin altındaki köle kadınlarla evlenin. Böylesi sizi iğrilikten alıkoymaya daha elverişlidir.

Kadınların kalınlarını güçlük çıkarmadan verin. Eğer onlar bu kalınlarından bir azını gönül dileği ile size bağışlayacak olurlarsa siz de onu ağız tadıyla güzelce yiyin.

Allah’ın geçimlik olarak verdiği malları alıklara vermeyin. Ancak bu mallarla onları azıklandırıp giyindirin. Onlara tatlı söyleyin.

Öksüzleri evlenme çağına varıncaya kadar deneyin. Onların olgunlaştıklarını görünce de mallarını kendi ellerine verin. Onları savururlar ya da büyürler de geri alırlar diye dağıtıp yemeyin. Varlıklı olanlar bundan kaçınsınlar,yoksul olanlar da bu mallardan ancak töreye uygun olarak yesinler. Mallarını kendilerine çevirirken de yanlarında tanık bulundurun. Allah’ın hesap sorucu olması yeter.

Ananın, babanın, yakınların bıraktıklarından erkeklere pay vardır. Ananın, babanın, yakınların bıraktıklarından kadınlara da pay vardır. Az da olsa, çok da olsa bu Allah’ın yasadığı bir paydır.

Miras bölüşülürken yakınlar, öksüzler, düşkünler de orada bulunacak olurlarsa ondan kendilerini de azıklandırın. Onlara tatlı söyleyin.

Arkalarında gücü yetmez bir döl bırakmaktan nasıl ürkerlerse onlar içinde öyle korksunlar. Öyle ise Allah’tan sakınıp sözün doğrusunu söylesinler.

İşte o kimseler ki öksüzlerin mallarını haksız yere yerler, gerçekten onlar karınlarına ateş indirmiş olurlar! Onlar kızgın bir ateşe atılacaklardır.

Allah size çocuklarınız için şunu ısmarlıyor: Erkek için kız payının iki katı. Kızlar ikiden çoksa, bırakılanın üçte ikisi onlarındır. Eğer kız tek ise, bırakılanın yarısı onundur. Anaya, babaya gelince ölenin çocuğu varsa onlardan her birine bırakılanın altıda biri. Ölenin çocuğu olmayıp da anası, babası tek varisleri iseler, bırakılanın üçte biri anasınındır. Ölenin kardeşleri varsa bırakılanın altıda biri anasınındır. Bütün bunlar da ölenin vasiyeti yerine getirildikten,borçları ödendikten sonra. Siz ana babalarınızdan, çocuklarınızdan hangisinin yararlı olmak bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bütün bunlar Allah’ın yasadıklarıdır. Çünkü, Allah bilici, doğruyu bildirici olandır.

Eğer karılarınızın çocuğu yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocuğu varsa, bıraktıklarının yalnız dörtte biri sizindir. Bu da ölenlerin vasiyetleri yerine getirildikten, borçları da ödendikten sonra. Eğer çocuğunuz varsa sekizde biri karılarınızındır. Bu da vasiyetiniz yerine getirildikten, borcunuz ödendikten sonra. Gerek erkeğin, gerek kadının anası, babası çocuğu olmayıp da bir erkek kardeşi, yada bir kız kardeşi bulunuyorsa her birine altıda biri. Eğer bunlar birden artık iseler üçte birine ortaktırlar. Bu da kimseye zarar vermeden , vasiyet yerine getirildikten, borçlar ödendikten sonra. Allah bilicidir, yumuşak davranıcıdır.

İşte bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Her kim Allah’a, O’nun elçisine boyun eğerse Allah da o kimseyi içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onlar hep orada kalacaklardır. Bu, pek büyük bir başarıdır.

Herkim de Allah’a, O’nun elçisine karşı ayaklanır da O’nun koyduğu sınırları aşacak olursa Allah da onu ateşe atar. O kimse hep orada kalacaktır. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.

Kadınlarınızdan yoz yaklaşmada bulunanlara karşı içinizden dört tanık tutun. Eğer onlar tanıklık ederlerse bu kadınları evlere kapatın, ölüm canlarını alıncaya, ya da Allah onlara bir yol açıncaya kadar.

İçinizden bu suçu işliyen erkeklerin, kadınların canını yakın. Eğer tövbe edip kendilerini düzeltecek olurlarsa artık onlara ilişmeyin. Çünkü Allah tövbeleri onayıcı, esirgeyici olandır.

Gerçekten Allah’ın onayacağı tövbe yalnız kötülüğü bilmeyerek işliyenlerin, sonra da çarçabuk tövbe edenlerinkidir. Allah işte ancak bu gibilerin tövbesini onar. Çünkü Allah bilici, doğruyu bildirici olandır.

Yoksa kötülük işleyip de kendilerine ölüm yaklaşır yaklaşmaz: “ İşte ben şimdi tövbe ettim” diyenler için geri dönme yoktur. Allah’ı tanımayarak ölenlere de geri dönme yoktur. İşte biz onlar için acıklı bir azap düzdük.

Ey inananlar! Karılarınızın mirasına zorla konmanız, ne de onlara verdiğinizin birazını geri almak için kendilerini sıkıştırmanız size helal olmaz. Meğer ki onlar göz göre göre yoz yaklaşmada bulunmuş olsunlar. Onlarla iyi geçinin, onlardan tiksinseniz bile. Çünkü olabilir ki siz bir nesneden tiksinirsiniz, Allah ise onda sizin için birçok iyilik sağlamış olur.

Eğer bir kadının yerine bir başkasını almak istiyorsanız ilkine kantar yükü altın vermiş de olsanız hiç bir parçasını geri almayın. Siz bu verdiğinizi kadına kara çalarak, apaçık suç işleyerek geri alır mısınız?

Hem siz onu nasıl geri alabilirsiniz ki biribirinizle kaynaştınız, onlar sizden en sağlam sözü de almışlardı.

Babalarınızın evlenmiş olduğu kadınlarla sakın evlenmeyin. Meğer ki bu evlenme geçmişte yapılmış olsun. Çünkü böylesi çok çirkindi, çok iğrençti. O ne kötü yoldu.

Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları , sizi emziren süt analarınız, süt kızkardeşleriniz, karılarınızın anaları, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınların yanınızda bulunan başka kocadan olma kızları size haram kılındı. Gerdeğe girmeden ayrıldığınız kadınların kızlarıyla evlenmeniz günah değildir. Kendi soyunuzdan gelen oğullarınızın eşleriyle evlenmek de size haram kılındı. İki kız kardeşi bir arada almayınız. Geçmişte olan olmuştur. Çünkü Allah yarlıgayıcı, esirgeyici olandır.

Savaştan malınız olanlardan başka kocalı kadınlarla evlenmek de size haram kılındı. İşte bunlar Allah’ın boynunuza borç yazdıklarıdır. Bunlardan başkalarını yoz yaklaşmadan sakınarak malınızdan verip arı sili kişiler olarak evlenmeniz size helal kılındı. Onlardan hangileri ile gönendiniz ise onların üzerinize borç olan karşılıklarını verin. Bu karşılık ödendikten sonra daha çoğu için aranızdan gönül dileğiyle uyuşmanızda suç yoktur. Gerçekten Allah bilicidir, doğruyu bildiricidir.

İçinizde Allah’a inanan hür kadınları almaya güçleri yetecek kadar varlıklı olmıyanlar elleri altında olan inanan kadın kölelerden alsınlar. Allah sizin inancınızı çok iyi bilir. Sizler hep birbirinizden üremesiniz. Böyle olunca onları sahiplerinin izni ile alın. Kalınlarını da töre uyarınca verin. Ancak onlar, yoz yaklaşmada bulunmıyan, sevgili tutmıyan arı sili kadınlar olsunlar. Onlar kocaya vardıktan sonra yoz yaklaşmada bulunacak olurlarsa cezaları hür kadınlara verilen cezanın yarısıdır. Bu yol sizin içinizde yoz yaklaşma günahını işlemekten korkanlar içindir. Yoksa katlanmanız sizin için yeydir. Allah yarlıgayıcıdır, esirgeyicidir.

Allah ister ki size bilmediğinizi açıkça bildirsin, size öncekilerin yollarını açıklasın, sizin tövbelerinizi onasın. Allah bilicidir, doğruyu bildiricidir.

Allah ister ki sizin tövbelerinizi onasın. Oysaki kendi tutkularına kapılanlar isterler ki siz doğru yoldan ayrılasınız.

Allah ister ki sizin yükünüzü yeğniltsin. Çünkü cılız yaratıldı.

Ey inananlar! Birbirinizin mallarını iğri yoldan yemeyin. Gönül dileğiyle yapılan bir alış veriş başka. Biribirinizi öldürmeyin. Çünkü Allah sizin için esrigeyici olandır.

Her kim bunu aşkınlık, kıyıcılık ederek yapacak olursa Biz de onu ateşe atacağız. Bunu yapmak Allah için pek kolaydır.

Eğer size yasak ettiğimiz günahların büyüklerinden kaçınacak olursanız, Biz de öbür günahlarınızı örteriz, sizi yüce bir kata yerleştiririz.

Allah’ın kiminize kiminizden daha çok verdiği iyilikleri özlemeyin. Erkeklerin kazandıkları sevap kendilerinindir, kadınların kazandıkları sevap ta kendilerinindir. Allah’ın bol vergisini dileyin. Çünkü Allah her nesneyi bilici olandır.

Ananın, babanın, yakınların bıraktıkları maldan her biri için varisler gösterdik. Kendileriyle antlaşıp bağlaştığınız kimselere paylarını verin. Çünkü Allah her nesne için tanık olandır.

Erkekler kadınları gözeticidirler. Çünkü Allah erkekleri kadınlardan üstün kıldı., çünkü onlar kadınları malları ile geçindirirler. Öyleyse iyi kadınlar boyun eğenler, Allah’ın koruduğu arı sililiklerini koruyanlardır. Başıboş kalmalarından korktuğunuz kadınlara öğüt verin. Onları yataklarında yalnız bırakın. Onları dövün. Eğer boyun eğecek olurlarsa artık onlara karşı gitmeyin. Çünkü Allah yücedir, büyükdür.

Eğer karı ile kocanın arasının açılmasından korkuyorsanız, erkeğinkilerden bir, kadınınkilerden bir aracı gönderin. Eğer bu ikisi arayı bulmak için çalışırlarsa Allah da onlara uyuşmayı başartır. Çünkü Allah bilici, bilgili olandır.

Allah’a tapın. O’na hiç bir nesneyi eş koşmayın. Anaya, babaya iyilik edin,yakınlarınıza, öksüzlere, düşkünlere, yakın komşulara, uzak komşulara, yanınızdaki yoldaşlara, yolda kalanlara, elinizin altındaki kölelere, kullara dahi. Çünkü Allah kendini beğenenleri, övünenleri sevmez.

Onlar o kimseler ki cimrilik ederler, insanları da cimriliğe sürüklerler, vergisi bol olan Allah’ın verdiklerini de gizlerler. Biz, Allah’ı tanımayanlar için alçaltıcı bir azap düzdük.

Yine onlar o kimseler ki mallarını herkese gösteriş olsun diye yedirirler, ne Allah’a ne de son güne inanırlar. Şeytan, kendisine yakın olduğu kimse için ne kötü yakındır.

Eğer onlar Allah’a, son güne inanmış, Allah’ın kendilerine vermiş olduğu azıktan da başkalarını geçindirmiş olsalardı, bunun onlara ne kötülüğü olurdu? Allah onları çok iyi bilendir.

İşte Allah en ufak bir kıyıcılıkta bulunmaz. Bir iyilik yapılınca da onun sevabını kat kat artırır. Ona kendi yönünden pek büyük bir karşılık da verir.

Öyleyse , her topluluktan bir tanık, seni de onların üzerine tanık getirdiğimiz o gün onların durumu nice olur.

kimseler ki Allah’ı tanımadılar, Elçisine karşı geldiler, onlar o gün yerin dibine geçmek isteyeceklerdir. Onlar Allah’tan hiç bir şey gizliyemiyeceklerdir.

Ey inananlar! Sarhoş iken ne dediğinizi bilinceye kadar , sakın namaza yaklaşmayın. Düşünüz azmışken de yıkanıncaya kadar namaza durmayın. Meğer ki yocu olasınız. Hasta olur, yada yolcu bulunursanız, ya da içiçnizden biri ayak yolundan gelirse, ya da kadına yaklaşmış olurda yıkanmak için su bulamazsanız, arı bir toprakla arının. Onu yüzünüze ellerinize sürün. Çünkü Allah bağışlayıcı , yarlıgayıcı olandır.

Görmuyor musun o kimseleri ki kendilerine Kitap’tan bir kısım verilmişken onlar yine de sapkınlığı benimsiyorlar., hem de sizin doğru yoldan sapmanızı istiyorlar.

Allah sizin düşmanlarınızı çok iyi bilir. Allah’ın koruyucu olması yeter. Allah’ın yardımcı olması da yeter.

Yahudilerin kimimsi Kitap’taki sözlerin yerlerini değiştirip bozdular, ağızlarını eğe büke dine saldırarak şunu dediler: “işittik, boyun eğdik , Sen bizi gözet.” Deselerdi, kendileri için daha iyi,daha doğru olurdu. Allah tanımazlıklarından dolayı onları lanetledi. Onun için onlardan ancak pek azı inanırlar.

Ey kendilerine Kitap verilenler! Bir takımlarının yüzlerini dümdüz edip tersyüzüne çevirmeden,ya da sizi Sebit kişilerini lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce gelin, kendinden öncekileri doğrulamak üzere bildirdiğimiz Kitap’a inanın. Allah’ın buyruğu hep yerine gelir.

Gerçekten Allah kendisine eş koşulmasını yarlıgamaz. Bunun dışında herkimi dilerse onu yarlıgar. Herkim Allah’a eş koşarsa doğrusu bu gibiler Allah’a karşı yalan uydurup pek büyük bir günah işlemiş olurlar.

Görmuyor musun o kimseler ki kendilerini arıtıp duruyorlar? Yok, Allah kimi dilerse onu arıtır. Allah kıl kadar kıymaz.

Bak, onlar Allah’a karşı ne yalanlar uyduruyorlar! Bu büyük günah onlara yeter.

Görmuyor musun o kimseler ki kendilerine Kitap’tan bir kısım verilmişken onlar yine de Cibt putuna, Tagut şeytanına tapıyorlar. Allah’ı tanımayanlar için de: “Bu yol inananların tuttuğu yoldan daha doğrudur” diyorlar.

Bunlar Allah’ın lanet ettiği kimselerdir. Herkim Allah’ın lanetine uğrarsa artık sen ona hiçbir yardımcı bulamazsın.

Yoksa onların hakanlıkta payları mı var? Eğer böyle olsaydı, onlar kimseciklere tırnaklarının ucunu bile vermezlerdi.

Yoksa onlar Allah’ın bol vergili olmasından dolayı insanlara verdikleri çekemiyorlar mı? Doğrusu Biz İbrahimgillere Kitap’ı, doğrunun bilgisini verdik. Onlara pek büyük bir hakanlık da verdik.

Derken onlardan kimi Kitap’a inandı, kimi de ondan yüz çevirdi. Cehennemın kızgın ateşi onlara yeter.

İşte o kimseler ki ayetlerimizi tanımadılar, Biz onları ateşe atacağız. Onların derileri piştikçe bu derileri başka derilerle değiştireceğiz, azabı iyice tatsınlar diye. Çünkü Allah erkli, doğruyu bildirici olandır.

kimseler ki inandılar, iyilik işlediler, Biz onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Onlar hep orada kalacaklardır. Onlar hep orada kalacaklardır. Onlar için orada arı sili eşler vardır. Onları kopkoyu gölgeliklere sokacağız.

Gerçekten Allah size şunları buyurdu. “Emanetleri iyilerine verin , insanlar arasında yarlıgarken doğruluktan ayrılmayın.” Bakın, Allah size ne güzel öğüt veriyor. Çünkü Allah işitici, görücü olandır.

Ey inananlar! Allah’a boyun eğin, elçisine, ileri gelenlere boyun eğin. Bir konu üzerinde çekişince de, eğer Allah’a , son güne inanıyorsanız, onu Allah’a, elçisine bırakın. Bu tutum hem yeydir, hem de sonu iyi olandır.

Görmuyor musun o kimseleri ki sana bildirilene, senden önce bildirilene inandıklarını sanıyorlar, hem de duruşmalarını Tağut şeytanın yapmasını istiyorlar. Oysa ki onlara Tagut’u tanımamaları buyrulmuştu. Şeytan onları sapkınlıkların en aykırısı ile saptırmak istiyor.

Onlara Allah’ın bildirdiğine, elçisine gelin denilince,görüyorsun, o iki yüzlüler senden uzaklaştıkça uzaklaşıyorlar.

İşledikleri günahlardan dolayı başlarına kötülük gelince onların durumu nice oluyor? Sonra onlar sana gelirler de and içerek şunu derler: “ Biz bunu yalnız iyilik olsun, ara bulunsun diye yapmak istemiştik.”

Bunlar o kimselerdir ki allah onların gönüllerinde ne varsa hepsini bilir. Onun için sen onlardan yüz çevir. Onlara öğüt ver, onların içlerine işliyecek sözü onlara söyle.

Biz gönderdiğimiz her elçiyi yalnız Allah’ın uygunlamasıyla kendisine boyun eğilsin diye göndeririz. Gerçekten onlar kendilerine kıyınca sna gelip de Allah,Tan yarlıgama dileselerdi,sen elçi de onlar için yarlıgama dileseydin, ne de olsa onlar Allah’ı töbelerini onayıcı , esirgeyici bulurlardı.

Öyle değil. Çalabına and olsun ki onlar aralarında çekiştikleri işler için seni aracı yapmadıkça, bir de, bu yargıdan dolayı hiç bir sıkıntı duymadan tam bir bağlanma ile sana bağlanmadıkça inanmış olmazlar.

Gerçekten biz onların kendilerini öldürmelerini,ya da yurtlarından çıkıp gitmelerini boyunlarına borç yazsaydık, pek azından başkaları bunu yapmazlardı. Eğer onlar kendilerine verilen öğütleri tutsalardı ne de olsa kendileri için daha iyi olurdu. Hem de onlar inançlarını iyice pekiştirmiş olurlardı.

Böyle olunca, Biz de onlara kendi katımızda pek büyük bir karşılık verirdik.

Ne de olsa biz onları doğru yola da iletirdik.

kimseler ki Allah’a, elçisine boyun eğerler, işte bu gibiler Allah’ın kendilerine dirlik verdiği peygamberler, doğrular, şehitler, iyilerle birlikte olurlar. Onlar ne güzel arkadaştırlar.

Bu büyük iyilik Allah’tandır. Allah’ın bilici olması yeter.

Ey inananlar! Düşmana karşı tetikte bulunun. Sonrada bölük bölük, ya da toplu olarak ilerleyin.

İçinizde öylesi vardır ki kendini ağır alacaktır. Size bir kötülük gelince şöyle diyecektir: “ Doğrusu Allah’tan oldu da ben orada onlarla birlikte bulunmadım.”

Eğer size Allah’tan bir iyilik gelecek olursa, sanki sizinle onun arasında hiçbir tanışıklık yokmuş gibi kesenkes şöyle diyecektir: “ Keşke bende onların arasında bulunsaydım da böyle pek büyük bir başarı elde etmiş olsaydım.”

Onun için öbür dünya yaşayışını bu dünya yaşayışına değişenler Allah uğrunda vuruşmalıdırlar. Her kim Allah uğrunda öldürülecek ya da yenecek olursa ona pek büyük bir karşılık veririz.

Size ne oluyor da Allah uğrunda düşmanla vuruşmuyorsunuz? Oysaki erkek, kadın, çoluk çocuk bir takım düşkünler: “ Ey Çalabımız! Bizi bu kıyıcı ilden çıkar, bize kendi katından bir hakan gönder, bize kendi katından bir koruyucu gönder” deyip duruyorlar.

kimseler ki Allah’a inanırlar, Allah uğrunda vuruşurlar. O kimseler ki Allah’ı tanımazlar, onlar da Tagut şeytan uğurunda vuruşurlar. Öyleyse şeytanın yoldaşı olanlarla vuruşun. Çünkü Şeytan’ın dolanı üstünkörü bir dolandır.

Görmüyor musun o kimseleri ki kendilerine: “ vuruşmadan elinizi çekin, namazı kılın zekatı verin denildi, sonra da bu vuruşma boyunlarına borç olunca içlerinden bir kısmı Allah’tan korkarcasına, belki daha da çok insanlardan korkarak dediler: “Ey Çalabımız! Sen şu savaşı ne diye boynumuza borç yazdın? Bu savaşı yakın bir güne kadar geciktirseydin ne olurdu?” De ki: Dünya gönenmesi az sürer. Sakınanlar için öbür dünya yeydir. Orada size kıl kadar kıyılmayacaktır.”

Nerede bulunursanız bulunun, isterseniz berkitilmiş burçlar içine bulunun , ölüm nasıl olsa size gelip çatacaktır. Eğer onlara bir iyilik gelecek olursa: “Allah’tan” derler, eğer onlara bir kötülük gelecek olursa: “senin yüzünden” derler. De ki : “ ne gelirse Allah’tan gelir”. Öyleyse ne oluyor o kimselere ki söz anlamıya yanaşmıyorlar?

Sana ne iyilik gelirse, Allah’tan gelir . Ancak ne kötülük gelirse kendinden gelir. Biz seni insanlara elçi olarak gönderdik. Buna Allah’ın tanık olması yeter.

Her kim peygambere boyum eğecek olursa Allah’a boyun eğmiş olur. Herkim de Allah’tan yüz çevirecek olursa çevirsin. Çünkü Biz seni onlara gözcü göndermedik.

“ Baş üstüne” derler. Ancak senin yanından çıkınca içlerinden bir takımı geceleyin senin dediğinden başkasını kurarlar. Ancak Allah onların kurduklarını yazar. Artık sen onlardan yüz çevir. Allah’a dayan. Allah’ın koruyucu olması yeter.

Onlar kur’an’ ı inceden inceye düşünmüyorlar mı? Eğer kur’an Allah’tan başkası yönünden gönderilmiş olsaydı besbelli ki içinde bir çok birbirini tutmazlıklar bulurlardı.

Onlara güven ya da korku haberi geldi mi, hemen onu ortalığa yayarlar. Oysa ki bu haberi elçiye, içlerinde ileri gelenlere iletmiş olsalardı ondan ne çıkacağını kesin olarak öğrenmiş olurlardı. Eğer Allah’ın büyük iyiliği,esirgeyiciliği üzerinizde olmasaydı, pek azınız bir yana , hepiniz Şeytan’a uymuş olurdunuz.

Öyleyse Allah uğrunda vuruş. Sen kendinden başkası için sorumlu tutulacak değilsin. İnananları da kızıştır. Olur ki Allah o tanımazların üzerinden baskısını kaldırır. Allah’ın baskısı, Allah’ın tepelemesi çok ağır olur.

Herkim iyilik için arka olursa bundan kendine pay vardır. Herkim de kötülük için arka olursa onun da bundan payı vardır. Allah her varlığı görücüdür.

Biri size selam verince siz ona selamın daha güzelini verin. Hiç olmazsa selamını karşılayın. Çünkü Allah her işin hesabını görücüdür.

Allah ki kendinden başka tapacak yoktur., sizleri kopacağında şüphe olmıyan kıyamet günü toplıyacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?

Size ne oldu da iki yüzlüler için ikiye bölündünüz? Oysa ki Allah onları kazandıkları günahlardan dolayı baş aşağı etti. Yoksa Allah’ın yamuttuklarını siz mi doğrultmak istiyorsunuz? Allah bir kimseyi saptırdı mı,artık sen ona yol bulamazsın.

Onlar kendileri gibi sizlerin de Allah’ı tanımaz olmanızı isterler ki kendileriyle bir olasınız. Onlar, Allah uğurunda göç etmedikçe,onları kendinize koruyucu edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirecek olurlarsa onları nerede bulursanız orada öldürün. İçlerinden hiç birini ne koruyucu, ne de yardımcı edinmeyin.

Ancak bu aranızda anlaşma olan bir ulusa sığınanlar için değildir. Eğer Allah dileseydi, ne olursa olsun onları sizin üzerinize çullandırır, onlar da sizinle vuruşurlardı. Eğer onlar sizi bırakıp bir yana çekilirler de artık sizinle vuruşmak istemezler, size barış sunarlarsa artık Allah da sizi onlara saldırmaktan alıkoyar.

Öyleleri ile de karşılaşırsınız ki hem sizin hem de kendi uluslarının güvenini kazanmak isterler. Onlar ne vakit bir karıştırıcılık işine çağrılacak olsalar hemen ona atılırlar. Böyle olunca, eğer onlar sizi bırakıp çekilmeyecek, size barış sunmıyacak, sizden el çekmiyecek olurlarsa artık onları, nerede bulursanız orada öldürün. İşte size onlara karşı sınırsız bir yetki verdik.

İnananın inananı öldürmesi doğru olmaz. Meğer ki yanlışlıkla ola. Herkim bir inananı yanlışlıkla öldürecek olursa, inanan bir kul boşlamak, hem de öldürülenin mirasçılarına kan değeri vermek gerekir. Meğer ki onlar bunu öldürene bağışlayalar. Eğer öldürülen inanan kimse olmakla birlikte size düşman bir ulustan ise yine inanan bir kul boşlamak gerekir. Eğer öldürülen sizinle kendisi arasında andlaşma olan bir ulustan ise mirasçılarına kan değeri vermek, bir de inanan bir kul boşlamak gerekir. Herkim bunları bulamazsa onun için birbiri ardınca iki ay oruç tutması gerekir. Bu, Allah’ın tövbesini onaması içindir. Allah bilicidir, doğruyu bildiricidir.

Herkim bir inananı bile bile öldürecek olursa, artık onun karşılığı Cehennem’dir. O hep orada kalacaktır. Allah ona öfkelenmiştir. Onu lanetlemiştir. Onun için en büyük bir azap düzmüştür.

Ey inananlar! Allah uğurunda savaşa çıkınca iyice anlayıp dinleyin. Sizi selamlıyan kimseye dünya yaşayışının gelip geçici gönenmelerine kapılıp da sakın olmıya ki: “sen inanan değilsin” diyesiniz. Oysaki Allah’ın katında bir çok zenginlikler vardır. Bundan önce siz de onlar gibiydiniz de Allah sizi kayırdı. Öyleyse siz de iyice anlayıp dinleyin. Çünkü Allah sizin bütün işlediklerinizden bilgilidir.

İnananlardan hiçbir engelleri olmaksızın savaştan geri kalanlar uğurunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlarla bir olamazlar. Allah mallarıyla, canlarıyla savaşanları savaştan kalanlardan kat kat üstün kıldı. Allah bunların hepsine Cennet için söz verdi. Savaşanları savaştan geri kalanlardan pek büyük bir karşılıkla üstün kıldı.

Savaşanlara Allah yönünden yükselmeler, yarlıgama, esirgeme vardır. Allah yarlıgayıcı, esirgeyici olandır.

Gerçekten melekler kendilerine kıyıcılık edenlerin canlarını alırken onlara derler: “ Siz yeryüzünde iken ne yapıyordunuz?”Onlar da derler: “ Biz yeryüzünde iken düşkün kimselerdik.” Melekler derler: “Allah’ın yarattığı yeryüzü geniş değil miydi? Siz de göç etseydiniz.” İşte onlar durağı Cehennem olanlardır. Onların dönecekleri yer ne kötüdür.

Meğer ki bunlar erkek, kadın, çocuk, düşkünler, göçmiye gücü yetmiyenler, yolunu bulamıyanlar olsunlar.

İşte bunları Allah belki de bağışlar. Çünkü Allah bağışlayıcı, yarlıgayıcı olandır.

Her kim Allah uğurunda göç edecek olursa , yeryüzünde bir çok barınak, genlik bulacaktır. Herkim Allah için, O’nun elçisi için göç edip de kendisine ölüm erişecek olursa, onun karşılığı Allah’a düşer. Allah yarlıgayıcıdır, esirgeyicidir.

Yeryüzünde seferde iken Allah’ı tanımıyanların sizin üzerinize çullanıvereceklerinden korkacak olursanız namazı kısmanız suç olmaz. Çünkü Allah’ı tanımıyanlar sizin için açıktan açığa düşman bulunuyorlar.

Sen orada bulunup da onları namaza durdurunca bir takımı silahlarını yanların alıp gelsinler, seninle birlikte namaza dursunlar. Böylece secde ettikten sonra arkanıza çekilip namaza durmamış olan öbür takım uyanık bulunarak silahlarını da yanlarına alarak gelsinler, seninle birlikte namaza dursunlar. Allah’ı tanımıyanlar isterler ki siz silahlarınızdan, gereçlerinizden ayrılmış olasınız da onlar da böylece gelip üzerinize birdenbire çullanıversinler. Eğer yağmurdan dolayı güçlüğe uğrıyacak olursanız, ya da hasta bulunursanız silahlarınızı çıkarıp yanınıza koymanız suç olmaz. Ancak elverir ki uyanık bulunun. Çünkü Allah tanımıyanlar için alçaltıcı bir azap düzmüştür.

Artık namazı bitirdikten sonra ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı anın. Güvene kavuşunca da namazı kılın. Çünkü belli vakitlerde namaz kılmak inananların boynuna borçtur.

Düşmanınız olan ulusu kovalamakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız besbelli ki sizin gibi onlar da acı çekiyorlar. Hem siz Allah’tan onların ummadıklarını umuyorsunuz. Allah bilici, doğruyu bildirici olandır.

Gerçekten Biz sana Kitap’ı gerektiği gibi bildirdik, insanların arasını Allah’ın gösterdiği yolda yarlıgayasın diye. Sakın sen alçaklar için çekişme.

Allah’tan yarlıganma dile. Çünkü Allah yarlıgayıcı, esirgeyici olandır.

Kendilerine karşı alçaklık edenler için de didinme. Çünkü Allah alçakları, günah işliyenleri sevmez.

Onlar yaptıklarını insanlardan gizlemek isterler de Allah’tan gizlemezler. Oysa ki onlar Allah’ın onamıyacağı sözü geceleyin düzerlerken Allah yanlarında idi. Allah onların bütün işlediklerini kuşatıcı olandır.

Sizler öyle kimselersiniz ki dünya dirliği uğrunda onlardan yana tartışıp duruyorsunuz. Peki, kıyamet günü onlardan yana Allah ile kim tartışacak, ya da kim onları koruyacak.

Her kim kötülük işler ya da kendisine karşı kıyıcılıkta bulunurda sonra Allah’tan yarlıgama dilerse, o kimse Allah’ı yarlıgayıcı, esirgeyici bulur.

Herkim de bir günah kazanırsa onu ancak kendi için kazanmıştır. Allah bilici, doğruyu bildirici olandır.

Herkim küçük ya da büyük bir günah işlerde onu suçsuz olan başka birinin üstüne atacak olursa doğrusu o kimse başkasına kara çalmış, apaçık bir günahı da yüklenmiş olur.

Eğer Allah sana karşı büyük iyilikte bulunup seni esirgemeseydi, onlardan bir kısmı ne de olsa seni saptırmaya kalkışırdı. Ancak onlar yalnız kendi kendilerini saptırabilirler. Onların sana hiç bir ararları dokunamaz. Allah sana kitap’ ı doğrunun bilgisini bildirdi. Bilmediklerini de öğretti. Allah’ın sana karşı olan iyiliği pek büyüktür.

Onların gizli görüşmelerinin çoğundan iyilik gelmez. Meğer ki bu görüşmeler sadaka vermeyi, iyilik etmeyi, insanların arasını düzeltmeyi sağlık verici ola. Herkim bunların Allah’ın dileğini elde etmek için isteyerek yaparsa Biz yarın ona pek büyük bir karşılık vereceğiz.

Herkim kendisine doğru yol apaçık göründükten sonra Allah’ın elçisinden ayrılır da inananların yolundan ayrı bir yol tutacak olursa biz onu döndüğü yolda bırakırız. Onu Cehennem’e sokarız. Onun döneceği yer ne kötüdür.

Gerçekten Allah kendine eş koşulmasını yarlıgamaz. Bundan başka kimi dilerse onu yarlıgar. Herkim Allah’a eş koşarsa gerçekten o doğru yoldan uzaklaştıkça uzaklaşmıştır.

Gerçekten onlar Allah’ı bırakıp da yalnız dişi putlara taparlar. Böylece ancak o dik kafalı Şeytan’a tapmış olurlar.

Allah onu lanetledi. Şeytan da dedi: “Ne de olsa ben senin kullarının arasında payıma düşeni alacağım.”

Ne de olsa ben onları yoldan çıkaracağım, ne de olsa ben onları umutlara düşüreceğim, ne de olsa ben onlardan davarlarının kulaklarını yarmalarını isteyeceğim, ne de olsa ben Allah’ın yarattığını bozmalarını isteyeceğim.” Herkim Allah’ı bırakıp da Şeytan’ı kendine koruyucu edinecek olursa doğrusu ona yazığın yazığı olur.

Şeytan onlara söz verir, onları kuruntuya kaptırır. Ancak, Şeytan yalnız aldatmak için söz verir.

İşte onların durağı Cehennem’dir. Onlar oradan geri dönmenin yolunu bulamıyacaklardır.

kimseler ki inandılar, iyilik işlediler, Biz onları içinden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Onlar hep orada kalacaklardır. Allah’ın verdiği söz doğrudur. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?

Bu iş, ne sizin kuruntularınızla, ne de kitaplıların kuruntularıyla olup bitmez. Herkim kötülük işlerse onunla cezalanır. Allah’tan başka da ne koruyucu ne de yardımcı bulamaz.

Erkek olsun, kadın olsun, herkim inanıcı olarak iyilik işlerse işte bu gibiler Cennet’e girerler. Onlara kıl kadar kıyılmaz.

kimse ki iyilik işleyerek kendini Allah’a verir, Allah’ı birleyici İbrahim’in dinine uyar, ondan daha güzel dinli kimse olur mu?Allah İbrahim’i sevgili kulu yaptı.

Yerlerde, göklerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah her varlığı kuşatıcı olandır.

Senden kadınlar üzerine yargı isterler. Onlara de ki: “ Bunlar için yargıyı Allah kendisi veriyor.” Kitap’ta okunan şudur: “ Kendileri için üzerinize borç yazılmış olanı vermediğiniz, kendileriyle evlenmiye de yanaşmadığınız öksüz kadınlar ile yaşı küçük çocuklara, öksüzlere karşı doğru davranmanız gerektir. Artık, her ne iyilik işlerseniz işte Allah onu bilici olandır.”

Eğer bir kadın kocasının yanına yaklaşmamasından yada kendisine yüz çevirmesinden kuruntuya düşecek olursa onların güzellikle uyarılmalarında suç yoktur. Barış ise yeydir. İnsan bencillikle yoğrulmuştur. Eğer iyilik işler, Allah’tan sakınırsanız işte Allah bütün İşlediklerinizden bilgili olandır.

Ne kadar çabalarsanız çabalayın, kadınlarınıza karşı eşitlik sağlamıya gücünüz yetmiyecektir. Onun için bütün gönlünüzü birine verip de ötekini büsbütün açıkta bırakmayın. Eğer bu işde aralarını düzenleyici, sakınıcı olursanız, gerçekten Allah da size karşı yarlıgayıcı, esirgeyici olur.

Eğer karı koca biribirinden ayrılacak olurlarsa Allah, vergisinin bolluğundan ötürü onları kimsenin eline baktırmaz. Allah vergisi bol olan, doğruyu bildirendir.

Yerlerde göklerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Doğrusu, Biz sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de hep: “ Allah’tan sakının” diye buyurmuştuk. Eğer Allah’ı tanımazlık edecek olursanız bilin ki gerçekten yerlerde, göklerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah kendi kendine yetici, övülücü olandır.

Yerlerde, göklerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah’ın koruyucu olması yeter.

Ey insanlar! Eğer Allah dilerse sizi ortadan kaldırır, yerinize başkalarını getirir. Allah bunu yapmıya gücü yetici olandır.

Her kim dünya karşılığını isteyecek olursa, bilsin ki dünyanın da, öbür dünyanın da karşılığı Allah’ın katındadır. Allah işitici, görücü olandır.

Ey inananlar! Doğrulukta direnin, Allah için tanıklık edin. Kendinize, ananıza, babanıza yakınlarınıza karşı olsa bile. Zengin de olsalar yoksul da olsalar. Çünkü Allah ikisini de sizden daha iyi korur. Öyleyse dürtülerinize uyup da doğru yoldan ayrılmayın. Eğer dilinizi dolaştıracak, ya da doğruluktan çevirecek olursanız gerçekten Allah işlediklerinizden bilgili olandır.

Ey İnananlar! Allah’a, Onun elçisine, ona bildirdiği Kitap’a, daha önce bildirdiği Kitap’a inanın. Herkim Allah’ı Onun meleklerini,Onun kitaplarını, Onun elçilerini, son günü tanımıyacak olursa doğrusu o kimse doğru yoldan uzaklaştıkça uzaklaşmış olur.

kimseler ki önce inanırlar, sonra Allah’ı tanımazlar, sonra yine inanırlar, sonra yine tanımazlar, sonra da bu tanımazlıkta ileri giderler, Allah onları yarlıgayacak, onlara doğru yolu gösterecek değildir.

İki yüzlülere müjdele ki gerçekten onlar için acıklı bir azap vardır.

iki yüzlüler inananları bırakıp da Allah’ı tanımayanları kendilerine koruyucu edindiler. Yoksa onlar bütün erkin kendilerinde olduğunu mu sanıyorlar? Gerçekten bütün erk Allah’tadır.

Allah size Kitap’ta şunu bildirmişti: Allah’ın ayetlerini tanımadıklarını, onlarla eğlendiklerini işitince, onlar bunu bırakıp da başka bir söz açmadıkça, siz onların yanlarında kaymayın. Yoksa Gerçekten siz de onlar gibi olursunuz. Çünkü Allah iki yüzlülerle, Allah’ı tanımıyanların hepsini Cehennem’de toplıyacaktır.

kimseler ki sizi gözleyip duruyorlar, eğer Allah size bir yengi kazandıracak olursa: “ biz sizinle birlikte değil miydik?” derler. Eğer bu tanımazlar bir pay çıkacak olursa bu sefer yine onlar diyecekler: “ Biz sizin yenginizi sağlamadık mı? İnanmazlara karşı sizi korumadık mı?” Artık Allah kıyamet günü sizin aranızı yargılayacaktır. Allah tanımazlar için inananlara karşı yol vermez.

Gerçekten iki yüzlüler Allah’ı aldatmak isterler, Allah da onlara aldatmanın ne olduğunu gösterir. Namaza kalkınca da üşene üşene kalkarlar. İnananlara gösteriş yaparlar. Allah’ı da pek az anarlar.

Onlar tanımamakla tanımak arasında bocalayıp duranlardır. Ne onlardandırlar ne de bunlardan. Allah bir kimseyi saptırdı mı artık sen ona yol bulamazsın.

Ey inananlar ! İnananları bırakıp da Allah’ı tanımıyanları kendinize koruyucu edinmeyin. Yoksa siz bunun Allah’ın size karşı apaçık bir dayanağı olmasını mı istersiniz?

Besbelli ki iki yüzlülerin yeri Cehennem ateşinin alt katıdır. Artık sen ona hiç bir yardımcı bulamazsın.

Ancak o kimseler ki tövbe ettiler, kendilerini düzelttiler, Allah’a sığındılar, dinlerine candan bağlandılar, bunlar başka. İşte bunlar inananlarla bir arada bulunacaklardır. Allah inananlara ulu bir karşılık verecektir.

Siz şükredip inandıktan sonra Allah sizi neden azaba uğratsın. Allah şükrü karşılayıcı, bilici olandır.

Allah çirkin sözün açıkça söylenmesini sevmez. Meğer ki kendisine kıyıcılık edilen birisi söylemiş ola. Allah işitici, bilici olandır.

Eğer siz iyiliği açıktan açığa işlerseniz ya onu gizli tutarsanız ya da bir kötülüğü bağışlayacak olursanız, gerçekten Allah da bağışlayıcı gücü yetici olandır.

kimseler ki Allah’ı , Elçilerini tanımazlar, Allah ile elçilerinin arasını açmak isterler, “ Biz kimine inanırız kimini tanımayız” derler, inanmakla inanmamak arasında bir yol tutmak isterler.

İşte bunlar gerçekten Allah’ı tanımıyanlardır. Biz bu tanımazlar için alçaltıcı bir azap düzdük.

kimseler ki Allah’a elçilerine inanırlar, onların arasında ayrılık gözetmezler, işte biz onlara karşılıklarını vereceğiz. Allah yarlıgayıcıdır, esirgeyicidir.

Kitap’lılar senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni isterler. Doğrusu onlar Musa’dan daha da çoğunu istemişlerdi de : “ Bize Allah’ı açıktan açığa göster” demişlerdi. Derken onları kıyıcılıkları yüzünden yıldırım çarpmıştı. Sonra kendilerine apaçık belgeler gelmişken onlar yine de buzağıya taptılar. Yine de biz onları bağışladık. Musa’ya da apaçık bir dayanak verdik.

Andlarını tutsunlar diye Sina dağını üzerlerine yükselttik. Onlara: “ Bu kapıdan secde ederek girin”dedik. Yine de onlara: “ Cumartesi gününe karşı saygısızlık göstermeyin” demiştik. Onlardan sağlam söz de almıştık.

Ancak onlar verdikleri sözden döndüler. Allah’ın ayetlerini tanımaz oldular, peygamberlerini haksız yere öldürdüler, “ bizim yüreklerimiz taş kesilmiştir” dediler. Yok, Allah tanımazlıklarından dolayı onların yüreklerini katılaştırmıştır. Onun için pek azı bir yana, inanmazlar.

Allah’ı tanımazlıklarından, Meryem için söyledikleri koskoca yalandan dolayı,

Bir de : “ Gerçekten biz Allah’ın elçisi Meryemoğlu Mesih İsa’yı öldürdük” demelerinden dolayı. Oysa ki onlar İsa’yı öldürmediler, asmadılar da. Ancak onlara İsa’nın benzeri gösterilmişti. Gerçekten o kimseler ki bunun üzerinde çekişip durdular, kendileri de büyük bir şüphe içinde kaldılar. Onların bu işde hiç bir bilgileri yoktur. Olsa olsa kendilerini bir kuruntuya kaptırıyorlar. İsa’yı gerçekten öldürmediler.

Bunun tersine olarak Allah İsa’yı kendi katına yükseltti. Allah erkli doğruyu bildirici olandır.

Gerçekten Kitap’lılardan hiç kimse yoktur ki ölenin İsa olduğuna inanmış olmasın. İsa ise kıyamet günü onlara karşı tanık olacaktır.

Yahudi olanlara önce helal kıldığımız nesneleri kıyıcılıklarından dolayı sonra haram kıldık, birçoklarını Allah’ın yolundan alıkoydukları için,

Bir de yasak edilmişken faiz aldıkları kimselerin mallarını haksız yere yedikleri için. İçlerinden Allah'ı tanımıyanlara acıklı bir azap düzdük.

Ancak, içlerinden bilimde yükselenlere, sana bildirilene, senden önce bildirilene inanan inanıcılara, yalvarıya duranlara, zekat verenlere, Allah’a, son güne inananlara, işte bunlara ulu bir karşılık vereceğiz.

Gerçekten Biz senin gönlüne bildirdik. Nasıl ki Nuh’un , ondan sonraki peygamberlerin de gönlüne bildirmiştik. İbrahim’in, İsmail’in, İshak’ın, Yakup’un, çocuklarının, İsa’nın, Eyüp’ün, Yunus'’n, Harun' un, Süleyman’ın da gönlüne bildirmiştik. Davud’a da Zebur’u vermiştik.

Öyle elçiler var ki bundan önce onların olaycalarını işte sana anlattık. Öyle elçiler de var ki onların olaycalarını sana anlatmadık. Allah’ın Musa’ya söz söylemesi gibi.

Bunların hepsi de müjdeleyici, uyarıcı elçilerdi. Artık bu elçilerden sonra insanlar için Allah’a karşı bir kaçamak kalmasın diye. Allah erkli, doğruyu bildirici olandır.

Ancak Allah, sana gönderdiğini kendi bilgisi ile gönderdiğine tanıktır, buna melekler de tanıktırlar. Yalnız Allah’ın tanık olması yeter.

Gerçekten o kimseler ki Allah’ı tanımazlar, Allah’ın yolundan alıkoyarlar, besbelli ki onlar doğru yoldan uzaklaştıkça uzaklaşmışlardır.

Gerçekten o kimseler ki Allah’ı tanımazlar, kıyılık ederler, Allah onları yarlıgayacak değildir, onları doğru yola da iletmiyecektir.

Allah onlara yalnız Cehennem’in yolunu gösterecektir. Onlar hep orada kalacaklardır. Bu, Allah için kolay olandır.

Ey insanlar! Besbelli ki çalabınızdan size doğru bir elçi geldi. Öyleyse kendi iyiliğiniz için ona inanın. Eğer tanımazlık edecek olursanız bilin ki yerlerde göklerde ne varsa hepsi de Allah’ındır. Allah bilici , doğruyu bildirici olandır.

Ey kitaplılar! Din işlerinde taşkınlık etmeyin. Allah üzerine doğru olan sözlerden başkasını söylemeyin. Gerçekten Meryemoğlu Mesih İsa Allah’ın elçisidir. Meryem’e bildirdiği “ol” sözüyle olmuştur. O, Allah’tan gelme bir ruhtur. Öyleyse Allah’a, Elçilerine inanın da “Allah üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için bundan vazgeçin. Çünkü Allah, tek olan tanrıdır. O, çocuğu olmaktan uzaktır. Yerlerde, göklerde ne varsa hepsi Onundur. Allah’ın koruyucu olması yeter.

Mesih de, onun yanındaki melekler de Allah’ın kulu olmaktan çekinmezler. Herkim ona kulluk etmekten çekinip de bunu büyüklüğüne yediremezse Allah bu gibilerin hepsini kendi katında derliyecektir.

Ancak inananlara, iyilik edenlere gelince Allah onların karşılığını verecektir, hem de bu karşılığı vergisinin bolluğundan ötürü çoğaltacaktır. İyilik işlemekten çekinenlere, büyüklük taslayanlara gelince, onları da acıklı bir azaba uğratacaktır. Onlar için, Allah’tan başka koruyucu,yardımcı bulunmıyacaktır.

Ey insanlar! Doğrusu size çalabınızdan bir belge geldi. Size parlak bir ışık da gönderdik.

İşte ok imseler ki Allah’a inanırlar, Ona sığınırlar, Allah da onları kendi esirgeyiciliği, büyük iyiliği ile kuşatacaktır, onları doğru yola iletecektir.

Onlar senden yargı isterler. De ki: “Babasız, çocuksuz olarak ölen kimse için Allah’ın kendisi yargı veriyor. Babasız, çocuksuz olarak ölen erkeğin bir tek kızkardeşi varsa bıraktığının yarısı onundur. Babasız, çocuksuz ölen kız kardeşin bir tek erkek kardeşi varsa kız kardeşinin bütün mirasçısı olur. Babasız, çocuksuz olarak ölen erkeği iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onların olur. Eğer bu iki kardeşten biri erkek, öbürü kız ise erkek kız kardeşin iki katını alır. Allah bunları size yanılmayasınız diye bildiriyor. Allah her nesneyi bilicidir.