2- İNEK (BAKARA) SÛRESİ
Rahman, Rahim Allah'ın İsmiyle
1- A.L.M.*[1]
[1] 2:1
Bu başlangıç harfleri, 14 yüzyıl, Allah tarafından korunan bir sır
olarak kaldı. Binlerce müslüman ve oryantalist bilgin onların anlamını
çözmek için boşuna çaba harcadı. Yüce Allah, bu harflerin gizeminin
deşifresini belli bir yere, belli bir zamana ve belli bir kişiye sakladı.
Şimdi biz bu başlangıç harflerini, 74. Surede sözü edilen 19
kodu üzerine kurulu matematiksel yapısının önemli bir parçası olarak
tanıyoruz. Bu ve daha birçok gizemin açığa çıkması, Kuran'da vadedilen
yepyeni bir çağın başladığını, İslam'da rönesans ve reformun
gerçekleşeceğini göstermektedir.
19 kodu üzerine kurulu matematiksel sistemin deşifre edildiği tarih ilginçtir. 19 sayısının yanına bu sayının sözedildiği surenin numarası olan 74'ü koyduğunuz vakit 1974 sayısını elde edersiniz. Bu sayı, Dr. Reşad Halife tarafından matematiksel mucizenin keşfedildiği yıldır. 19 sayısını 74 ile çarptığınızda elde edeceğiniz 1406 sayısı ise Kuran'ın indiği tarih ile mucizenin keşfedildiği tarih arasındaki kameri yılların sayısına denktir. Başlangıç harflerinin, matematiksel yapı içindeki olağanüstü rolü üzerinde düşünülürse, yedi surenin ilk ayetlerinde yer alan "Bunlar bu hikmetli Kitabın mucizeleridir" ifadesinin sürekli Başlangıç Harflerinden sonra gelmesinin anlamı rahatlıkla anlaşılır. (Ornekler icin "Üzerinde 19 Var" adlı kitabımıza bakabilirsiniz.)
A.L.M. harflerinin amacı 2. ayette bildirilir. Bu üç harf 3, 29, 30, 31 ve 32. surelerin başında da bulunur ve başlarında bulundukları surelerdeki tekrar sayılarıyla Kuran'daki matematiksel sistemin bir paçasıdır. Bu harflerin ikinci anlamları için 15:87 ayetine bakınız.
2- Bu, kuşkusuz, erdemliler
için yol gösterici bir kitaptır.
(1) Erdemliler (Muttakiler)
3- Onlar ki duyularıyla algılayamadıkları gerçeklere de inanırlar,*[2] namazı (salat) gözetirler,** [3] kendilerine verdiğimiz rızıktan muhtaçlara verirler.
[2]
2:3 Öğrenme yöntemi Kuran'in 17:36 ayetinde
deneysel ve rasyonel olarak belirlenir. 41:53 ayeti de
objektif realiteye ek olarak subjektif deneyimden söz eder.
[3] 2:3 "Kuran'a Göre Namaz" başlıklı Nota bakınız.
4- Sana indirilene ve senden
önce indirilene inanırlar.*[4] Ahiret konusunda da hiçbir kuşkuları
yoktur.
[4]
2:4 Daha önceki Tanrısal kitaplar tahrifata uğramasına rağmen
Tanrısal mesajı hala içerir. Tevrat ve İncil, SADECE Tanrı'ya kul olma
mesajını hala taşır (Tesniye 6:4-5, Markos 12:29-30)
Ana mesajla ilgili tüm tahrifatlar kolaylıkla belirlenebilir.
5- İşte, Rableri tarafından
yol gösterilenler ve mutluluğa erenler bunlardır.
(2) Fanatik İnkarcılar (Kafirler)*[5]
[5]
2:6-7 Tanrı'yı ve/veya mesajını reddetmek için karar
verenler, seçtikleri o yönde yardım görürler. Onlar böyle bir ön karara
bağnazca sarıldıkları sürece hiç bir kanıtı ve hidayeti göremezler.
6- İnkar edenlere gelince,
onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; onlar inanmazlar.
7- ALLAH kalplerini ve kulaklarını mühürler. Gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlar içindir.
(3) İkiyüzlüler (Münafıklar)
8- Halktan öyle kimseler var ki aslında inanmadıkları halde "ALLAH'a ve ahiret gününe inandık," derler.
9- ALLAH'ı ve müminleri aldatmak isterler. Halbuki kendi kendilerini aldatıyorlar. Farkında bile değiller.
10- Kalplerinde hastalık var. ALLAH da hastalıklarını arttırır. Yalanları yüzünden acı bir azabı hakkederler.
11- Kendilerine, "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın," denildiğinde "Bizler sadece düzeltenleriz," derler.
12- Oysa onlardır asıl bozguncu; farkında bile değiller.
13- Kendilerine, "Şu halkın inandığı gibi inanın," denildiğinde, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız," derler. Gerçek beyinsizler onlardır; fakat bilmezler.
14- İnananlarla karşılaştıkları vakit, "İnanıyoruz," derler; fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında, "Sizinle beraberiz. Biz sadece alay etmekteyiz," derler.
15- ALLAH da, taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakarak onlarla alay eder.
16- Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldı. Ticaretleri ne kâr bırakır, ne de onları gerçeğe ulaştırır.
17- Durumları, ateş yakan kimselerin şu durumuna benzer: Ateş çevrelerini aydınlatmaya başlayınca ALLAH onların ışığını giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakır.
18- Sağır, dilsiz ve kördürler; yönlerini değiştiremezler.
19- Ya da, karanlık, gökgürültüsü ve şimşekler arasında gökten boşanan bir yağmur altında yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzerler. ALLAH inkarcıları böyle kuşatır.
20- Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. ALLAH dileseydi işitme ve görmelerini giderirdi. ALLAH herşeye gücü yetendir.
21- İnsanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki korunasınız.
22- O, yeryüzünü sizin için oturulabilir hale soktu ve göğü de bir yapı kıldı. Gökten su indirdi ve onunla rızık olarak size çeşitli ürünler çıkardı. Bile bile ALLAH'a eşler koşmayın.
Yanlışlanabilir, Sınanabilir Delil
23- Kulumuza indirdiğimizden kuşku içinde iseniz, buna benzer bir sure getirin. ALLAH'tan başka tüm tanıklarınızı da yardıma çağırın, doğru sözlü iseniz.
24- Bunu yapamazsanız -ki asla yapamıyacaksınız- o taktirde inkarcılar için hazırlanan ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının.*[6]
[6]
2:23-24 Bu ayetler, Kuran'ın matematiksel mucizesine
işaret ediyor. Kuran'ın edebi yönden taklit edilemez oluşunu ileri sürmek,
kanıtlanması olanaksız bir savdır. Zira edebi yönden iki metinden hangisinin
üstün olduğunu kanıtlayabilecek objektif ve evrensel bir kriter yoktur.
Kuran'ın Allah kelamı oluşunun delili, Arapça bilenlerin edebi zevkine göre
değişen subjektif bir değerlendirmeye bağlanamaz. El-Mutenebbi ve Taha
Hüseyin gibi edebiyat devlerinin ürünlerinin neden Kuran gibi olmadığını
objektif olarak açıklamak olanaksızdır. Hanefilerin vitir namazlarında
okuduğu duaların Kuran gibi olmadığının Edebiyat kriteriyle kanıtlanmasının
imkansızlığı Buhari ve İbni Hanbel tarafından da itiraf edilir. Nitekim
Kuran'ın Osman döneminde derlenmesini anlatan geleneksel tarih kitapları her
ayet için iki tanık koşulu arandığını bildirir. Bak 4:82;
10:20; 74:30.
25- İnanıp erdemli
davrananları, içlerinde ırmaklar akan cennetlerle (bahçelerle) müjdele.
Kendilerine oradaki ürünlerden rızıklar sunulduğunda "Bu, daha önce bize
sunulan nimetlerdir," derler. Böylece, kendilerine mecazi tanımlar
(benzetmeler) verilir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada
ebedi kalıcıdırlar.
Cennet ve Cehennem Tasvirleri Birer Mecazdır
26- ALLAH bir sivrisineği hatta ondan daha küçüğünü örnek vermekten çekinmez.*[7] İnananlar, bunun Rab'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilir. İnkarcılar ise "ALLAH bu benzetme ile neyi amaçladı," derler. O, bununla bir çok kişiyi saptırır ve birçok kişiyi de doğruya iletir. O, bununla sadece fasıkları saptırır.
[7]
* 2:25-26 Cennet ve cehennem tasvirleri birer kinaye ve
mecazdır. 13:35; 17:60; 47:15;
76:16 ayetlerine bakınız.
27- Onlar ki ALLAH ile
yaptıkları anlaşmaya bağlılık sözü verdikten sonra onu bozarlar, ALLAH'ın
birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk
yaparlar. İşte onlar kaybedenlerdir.
İki Ölüm ve İki Hayat
28- ALLAH'ı nasıl inkar edersiniz? Siz ölüler idiniz o sizi diriltti. Sonra sizi öldürür ve tekrar diriltir ve sonunda ona döndürülürsünüz.[8]
[8]
2:28 Bu ayetin re-enkarnasyon (yeniden bedenlenme) denilen
hikaye ile bir ilgisi yoktur. İnsan yaratıldıktan sonra cennette işlediği
hata yüzünden ölüme mahkum edildi. Doğum olayıyla dirilir. Her doğan insan
ölür ve kıyamet olayıyla herkesle birlikte dirilir. Görüldüğü gibi
yaratıldıktan sonra insanlar iki ölüm ve iki diriliş evrelerinden geçerler.
Bak, 40:11.
29- Yeryüzünde herşeyi sizin
için yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip onu yedi gök olarak düzenledi.* O,
her şeyi Bilir.
Yaratılış
30- Rabbin, meleklere şöyle demişti: "Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim." Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz," dediler. "Bilmediğinizi Ben bilirim," dedi.
31- Adem'e tüm isimleri (nitelemeleri) öğretti,*[9] sonra onları meleklere sunup, "Doğru iseniz, şunların isimlerini (özelliklerini, niteliklerini) siz bana bildirin," dedi.
[9]
* 2:31 Hayvanlar, bitkiler, aletler, kimyasal bileşikler vs.
32- Dediler: "Sen Yücesin,
senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yok. Sen Bilensin, Bilgesin."
33- Dedi: "Adem! Onların isimlerini şunlara haber ver." İsimlerini onlara haber verince, "Size, yerin ve göklerin sırlarını biliyorum, açıkladığınızı da gizlediğinizi de biliyorum dememiş miydim," dedi.
Şeytanın İnsanla, İnsanın da Şeytanla Sınanması
34- Meleklere, "Adem'e secde edin," dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler, o ise diretti, büyüklük tasladı ve nankörlük etti.
35- "Adem! Eşinle birlikte cennette kal. Dilediğiniz yerde ondan bolca yeyin; ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!," dedik.
36- Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı.*[10] Nihayet, "Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir süre kalıp yaşayacaksınız," dedik.
[10]
* 2:36 Hadis kitapları yoluyla müslümanlarca da kabul gören
Yahudi hikayesine göre, Şeytana ilk olarak Havva anamız uymuştur. Kuran ise
ikisinin birlikte suç işlediğini bildirir.
37- Adem, Rabb'inden kelimeler
aldı. Bunun üzerine onun tevbesini kabul etti. O, yönelişlere karşılık
verendir, Rahim'dir.
38- "Oradan topluca ininiz," dedik, "Benden size bir yol gösterici geldiği zaman, o yol göstericiye uyanlar için artık bir korku yok ve onlar üzülmeyecekler."
39- "Ayetlerimizi yalanlayıp inkar edenler ise ateşe mahkumdur; orada sürekli kalacaklar."
Bu Kuran'a İnanmalısınız
40- İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki ben de size verdiğim sözü tutayım; yalnız benden korkun!
41-
Yanınızdakini doğrulayıcı olarak indirdiğime inanın. Ona karşı çıkanların
ilki olmayın. Ayetlerimi değeri düşük şeylerle değişmeyin; sadece benden
çekinin.*[11]
[11]
* 2:41 Kuran, Yahudilerden çok sık söz eder. Allah, Muhammed'i
izleyenlerin yüzyıllar sonra aynı hataya düşeceğini biliyordu. Kuran,
tarihi, aynı hataları tekrar etmememiz için bize aktarır. Ne yazık ki
Muhammed'e yakıştırılan sözleri Kuran'a eş koşanlar aynı hataları işlediler.
Örneğin, şu ayetleri, günümüz müslümanlarının inanç ve pratikleriyle
karşılaştırarak inceleyiniz: 2:48; 2:67-71;
2:80; 3:24; 9:31. Kuran, ölüler
için değil, diriler için gönderildi (36:70). Bu nedenle
Kuran'da aktarılan geçmiş toplumlara yönelik eleştirilere biz de muhatabız.
42- Bile bile gerçeği yanlış ile karıştırmayın, gerçeği gizlemeyin.
43- Namazı gözetin, zekatı verin ve eğilenlerle birlikte eğilin.
44- Halkı iyilik yapmağa çağırıp dururken kendinizi unutuyor musunuz? Üstelik Kitabı da okuyorsunuz? Aklınızı kullanmaz mısınız?
45- Güçlüklere karşı direnerek (sabır) ve namazla yardım isteyiniz. Elbette bu, halka ağır gelir; ancak saygılı olanlar hariç.
46- Nitekim onlar, Rab'lerine kavuşacaklarına ve O'na döneceklerine inanırlar.
47- İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi ve sizi tüm halklara üstün tutmamı hatırlayın.
48-
Öyle bir günden sakının ki, kimse kimsenin yerine birşey ödeyemez, aracılık
(şefaat) kabul edilmez, kimseden bir fidye alınmaz ve yardım da edilmez.*[12]
[12] * 2:48 "Şefaat" mitolojisi dünyanın birçok dininde yaygın bir inançtır. Şeytan, Muhammed'in tüm ümmeti için şefaat edeceği yalanını müslümanların inancına sokmuştur. Kuran bu şeytani inancı reddeder; Muhammed hiçkimseyi kurtaramaz. Muhammed'in şefaat ederek kendilerini Allah'tan kurtaracaklarına inananlar, Muhammed'in ahiretteki biricik şikayetine muhatap olacak ve umdukları şefaat tam tersine gerçekleşecek (25:30). Kuran'a göre şefaat, gerçeğe tanıklık etmekten ibarettir (20:109; 43:86; 78:38). Her gün namazlarında okudukları Açılış (Fatiha) suresiyle sadece Allah'tan yardım isteyeceğine söz veren sözde müslümanların, namazdan hemen sonra, kendilerini işitmeyen, kendisine bile yarar ve zarar vermekten aciz olan Muhammed'den (39:30 ve 16:20-21) yardım dilemeleri ne büyük bir çelişkidir! Açılış suresinde geçen "Maliki yevmid-Din"; yani "Yargı gününün Sahibi" ifadesi, konuyu tek başına açıklamaya yeter (82:17-19). Ayrıca 2:123, 254; 3:80; 5:109; 6:51; 6:70, 82, 94; 7:53; 9:80; 10:3, 18; 13:14-16; 19:87; 33:64-68; 34:23, 41; 39:3, 44; 43:86; 53:19-23; 74:48; 83:11 ayetlerine bakınız.
49- İşkencenin en kötüsünü size uygulayan, kadınlarınızı bırakıp oğullarınızı öldüren Firavun'un adamlarından sizi kurtarmıştık. Bu, Rabbinizden büyük bir sınav idi.
50- Denizi yararak sizi kurtarmış, Firavun'un adamlarını da gözlerinizin önünde boğmuştuk.
51- Musa'yla kırk gece için sözleşmiştik. Ancak siz onun ardından kendinize zulmederek buzağıya taptınız.*[13]
[13]
* 2:51 Bu olay, insanın putçu eğilimini yansıtır. Apaçık
mucizelere rağmen Musa'nın izleyicileri Musa'nın yokluğunda Buzağıya
taptılar (20:83-98).
52- Bunlara rağmen,
şükredersiniz diye sizi affettik.
53- Yola gelmeniz için de Musa'ya kitabı ve yasayı verdik.
Egonuzu Öldürün
54- Musa,
halkına demişti ki: "Ey halkım, sizler buzağıya tapmakla nefsinize (kişilik,
öz, ruh) zulmettiniz. Yaratıcınıza tövbe edin ve nefsinizi (egonuzu)
öldürün.*1[14] Bu, yaratıcınız katında sizin için daha
iyidir." O, sizi affeder. Elbette O, tövbeleri kabul edendir, Rahim'dir.
[14]
* 2:54 Şeytanın kovulmasının nedeni onun egosuydu. Bizim bu
dünyaya indirilmemizin nedeni de egomuzdu. Birçoğumuzun Tanrı'ya yönelerek
tekrar O'nun melekutuna gitmemizi engelleyen de yine egodur. Bir çok Kuran
çevirisinin bu bölümü, "birbirinizi öldürünüz" biçiminde, Türkçe'ye yanlış
olarak aktarmaları hayret vericidir. Ayeti yanlış çevirenler, otuz ayet
sonraki 84. ve 85. ayetleri görmediler mi? Arapça "nefs"
kelimesi, müteşabihtir; yani bir kaç anlama sahiptir. Bu ayette "nefs"
kelimesi, birincisinde öz ve kişilik anlamında, ikincisinde ise ego
anlamındadır. Müteşabih ayetler için bak 3:7.
Yıldırım Enerjisine Dayanamayanlar
Tanrı'yı Görmek İstiyor!
55- Bir zamanlar, "Ey Musa, ALLAH'ı fiziksel olarak görmedikçe inanmayız," demiştiniz.*[15] Bakınıp dururken size yıldırım çarpmıştı.**[16]
[15]
* 2:55 Allah'ın varlığına inanmak için fiziksel delil
isteyenlerden söz eden bu ayetteki "Allah" kelimesi 19'cudur.
Nitekim, 19 sayısı üzerine kurulu matematiksel sistem bize fiziksel
bir delil sunar.
[16]** Yıldırım çarpması bir ceza olarak değil, bir ders olarak verilmişti. Nitekim bir sonraki ayet bunu iyice açıklıyor.
56- Sonra, belki şükredersiniz
diye ölümünüzün ardından sizi diriltmiştik.
İsrailoğulları Sina'da:
Özgürlüğün Bedelini Ödemekten Kaçınıyorlar
57- Sizi bulutlarla gölgelendirmiş ve sizin için menna ve bıldırcın indirmiştik: "Size verdiğimiz iyi rızıklardan yiyin." Fakat onlar bize değil, sadece kendilerine zulmediyorlardı.
58- "Bu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan alçak gönüllü olarak girin ve dostça konuşun ki hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara daha fazlasını veririz," demiştik.
59- Ancak içinizdeki zalimler, kendilerine verilen kelimeleri başka kelimelerle değiştirdiler. Nitekim, yoldan çıktıkları için zulmedenlerin üzerine gökten bir azap indirdik.
60- Musa, bir zamanlar halkı için su aramıştı. "Değneğinle taşa vur," demiştik. Bunun üzerine taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kabile, içmesi için ayrılan pınarı bilmişti: "ALLAH'ın rızkından yiyin için, yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın."
61- Fakat siz, "Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamıyacağız. Rabbini bizim için çağır da bize fasulye, kabak, sarımsak, mercimek, soğan gibi toprağın bitirdiğinden yetiştirsin," demiştiniz de, "İyi olanı daha düşük olanla mı (özgürlüğü kölelikle mi) değiştirmek istiyorsunuz? İsterseniz Mısır'a geri dönün, orada aradığınızı bulabilirsiniz!," demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler ve ALLAH'ın gazabına uğradılar.*[17] Çünkü onlar ALLAH'ın ayetlerine karşı sürekli nankörce davranıyorlar, peygamberleri haksız yere öldürüyorlardı. Çünkü onlar, karşı gelip taşkınlıkta bulunuyorlardı.
[17]*
2:61 Sina çölünde özgürlüklerine kavuşan İsrailoğulları bir
süre sonra Mısır'daki nimetleri özlemeye başladılar. Tanrı bu olayı
aktarmakla bize özgürlüğün önemini anlatıyor.
Sadece Tanrı'ya Teslimiyet Kurtuluşu Garantiler
62- İnananlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer dinlerden her kim: ALLAH'a ve ahirete inanır ve erdemli bir hayat sürdürürse, onların ödülleri Rab'leri katındadır. Onlar için korku ve üzüntü yoktur.
63- Sina dağını üzerinize kaldırarak bir zamanlar sizden söz almıştık: "Size verdiğimize kuvvetle sarılın, içindekileri hatırlayın ki korunasınız," demiştik.
64- Fakat bundan sonra da yüz çevirdiniz. ALLAH'ın size bol nimeti ve merhameti olmasaydı kaybederdiniz.
65- Sizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. Onlara "Aşağılık maymunlar olun," dedik.
66- Bu cezayı çağdaşlarına ve sonraki kuşaklara bir ibret ve erdemli insanlar için de bir öğüt yaptık.
Detaylarla Dini Zorlaştırmayın*[18]
[18]
* 2:67-71 Tevrat'ın Sayılar kitabının 19'uncu
Suresinde geçen bu olayın burada aktarılmasıyla, Yahudilerin düştükleri
hataları tekrarlamamamız istenir. Ne var ki müslümanlar aynı hataları
işlediler. Allah'ın açıklamasını yeterli bulmayıp gereksiz detaylarla ilgili
binlerce soru sordular ve peygamberin ölümünden sonra o sorulara cevap
olarak hadis, sünnet ve fıkıh kitapları oluşturdular. Bu kitaplar, tırnağın
nasıl kesileceğinden, tuvalete hangi ayakla girileceğine kadar uygulanması
olanaksız binlerce kural ve haram icad ederek, Allah'ın dinini falanın
filanın mezhebi haline dönüştürdüler. İçinde bir çok konunun açıklandığı
Kuran'ın en uzun suresine "Düve" isminin verilmesiyle dinde yozlaşma ve
dejenerasyonu başlatan eğilime dikkatimiz çekilmektedir. Ayrıca bak 5:6,101;
23:52-56 ; 42:21.
67- Hani, Musa halkına: "ALLAH
bir düve boğazlamanızı emrediyor," demişti. "Bizimle alay mı ediyorsun,"
deyince de "Cahilce davranmaktan ALLAH'a sığınırım," dedi.
68- "Bizim için Rabbini çağır da onun niteliğini bize açıklasın," dediler. "O diyor ki, o ne yaşlı ne genç, ikisinin ortasında bir düvedir. Size emredileni yapın," dedi.
69- "Bizim için Rabbini çağır da onun rengini de açıklasın," dedi ki: "O diyor ki, o rengi parlak sarı bir düvedir, bakanların içini açar," dediler.
70- "Bizim için Rabbini çağır da, onun niteliğini bize daha da açıklasın. Çünkü düveler bizce birbirine benziyor. ALLAH dilerse yolu buluruz," dediler.
71- "O diyor ki, o düve yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir düvedir," dedi. "İşte şimdi gerçeği getirdin!," diyerek sonunda düveyi boğazladılar; az kalsın bunu yapmıyacaklardı.*
72- Hani bir kişiyi öldürmüş ve suçu birbirinize atmıştınız. Oysa ALLAH gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı.
73- "(Düvenin) bir parçasıyla ona (öldürülene) vurun," dedik. İşte, ALLAH ölüleri böyle diriltir ve düşünesiniz diye ayetlerini (mucizelerini) böyle gösterir.*[19]
[19]
* 2:73 Biyokimyacılar, düvenin dokusundaki DNA'ları yaşlı
dokulara transfer ederek onları gençleştirmeyi başararak bu ayetin anlattığı
mucizevi olayı günümüzde bilimsel yöntemlerle gerçekleştirmişlerdir. Bak
4:82.
74- Tüm bunlara rağmen yine
kalpleriniz katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü öyle taşlar var ki
kendisinden ırmaklar fışkırır. Bazıları yarılır, bağrından su çıkarır.
Bazıları ise ALLAH'a olan saygıdan dolayı siner. ALLAH
yaptıklarınızdan habersiz değildir.
75- Onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Halbuki onların bir kısmı, ALLAH'ın sözünü işitip kavradıktan sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.
76- İnananlarla karşılaşınca, "İnandık," derler; başbaşa kaldıklarında ise "Rabbiniz katında size karşı delil olarak kullanmaları için, ALLAH'ın size açıkladığını mı onlara anlatıyorsunuz, akletmez misiniz," derler.
77- Bilmezler mi ki ALLAH gizledikleri ve açıkladıkları herşeyi biliyor?
78- Aralarında ümmiler*2[20] var ki kuruntu ve söylentilerin dışında kitabı bilmezler; bildiklerini zannederler.
[20]
* 2:78 "Ümmi" kelimesinin anlamı için 3:20; 7:157
ayetlerine bakınız.
Uydurdukları Kuralları ve Şeriatı
Halka "Dini" Diye Sunanlar
79- Kitab'ı elleriyle yazdıktan sonra onu ucuz bir fiyata satmak için onun ALLAH'tan olduğunu söyleyenlerin vay haline. Ellerinin yazdığından dolayı vay haline onların. Kazandıklarından dolayı vay haline onların!
80- "Sayılı birkaç gün dışında ateş bize değmeyecek," dediler. De ki: "ALLAH'tan böyle bir söz mü aldınız -ki ALLAH verdiği sözden dönmez- yoksa ALLAH adına bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"
81- Günah işleyip suçu kendisini kuşatan kimseler ateş halkıdır; orada sürekli kalırlar.
82- İnanıp erdemli bir hayat sürenler ise cennet halkıdır; onlar da orada sürekli kalırlar.
İsrailoğullarıyla Sözleşme
83- İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: ALLAH'tan başkasına tapmayacak, anaya babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlarla dostça konuşacaksınız. Namazı gözetecek, zekatı vereceksiniz. Fakat bundan sonra pek azınız hariç döndünüz.
84- Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarından çıkarmıyacaksınız diye de sizden söz almıştık. Bunu kabul etmiş ve tanık olmuştunuz.
85- Tüm bunlardan sonra, sizler hala birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir grubu yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmanız zaten size haramken, bu yetmiyormuş gibi size esir düştüklerinde bir de onlardan fidye istiyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Böyle davrananların cezası dünya hayatında rezil olmak ve Diriliş Gününde de azabın en çetinine uğratılmaktan başka ne olabilir? ALLAH yaptıklarınızdan gafil değil.
86- Onlar, ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez.
İsrailoğullarına Gönderilen Elçiler ve Fanatism
87- Musa'ya kitabı verdik ve ondan sonra ard arda elçiler gönderdik. Meryemoğlu İsa'ya da apaçık deliller verdik ve onu Kutsal Ruh ile destekledik. Hoşunuza gitmeyen bir şeyle ne zaman size bir elçi geldiyse büyüklük taslayarak onu yalanlamadınız mı veya öldürmediniz mi?
88- Hatta "Sabit fikirliyiz," dediler. Halbuki, inkarlarından dolayı ALLAH onları lanetlemişti! Bu yüzden onların pek azı inanır.
Kuran, Önceki Kitapları Onaylayıp Tamamlar
89- İnkarcılara karşı yardım beklemelerine rağmen, onlara ALLAH katından yanlarındakini doğrulayıcı bir kitap, bu bekledikleri şey, kendilerine gelince onu inkar ettiler. ALLAH'ın laneti, inkarcılara olsun!
90- ALLAH'ın, lütfunu kullarından dilediğine indirmesini çekemiyerek ALLAH'ın indirdiğini inkar etmek için kişiliklerini satmaları ne kötü! Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı bir azap var.
91- Kendilerine, "ALLAH'ın indirdiğine inanın!," denildiğinde, "Bize indirilene inanırız," diyerek ondan sonrasını inkar ederler. Oysa bu, yanlarında bulunanı doğrulayan gerçektir. "İnanmış idiyseniz, neden daha önce ALLAH'ın peygamberlerini öldürüyordunuz," de.
İsrailoğullarının Tarihinden Dersler
92- Musa, size mucizelerle gelmişti; fakat onun ardından buzağıyı tanrı edinerek zalimlerden oldunuz.
93- Hani üzerinize Tur dağını kaldırıp sizden söz almıştık: "Size verdiğim emirlere sıkıca sarılın ve dinleyin." Fakat "Dinledik ve karşı geldik," dediler. İnkarlarından dolayı kalpleri buzağı ile kandı. De ki: "İnanmışsanız, inancınız size ne de kötü yön veriyor!"
94- De ki: "İleri sürdüğünüz gibi, ahiret yurdu ALLAH tarafından hiçkimseye değil sadece size ayrılmışsa ve bu savınızda samimi iseniz haydi ölümü isteyin!"
95- Ellerinin işlediklerinden ötürü bunu asla dilemeyeceklerdir. ALLAH zalimleri bilir.
96- Onları, yaşamaya en düşkün insanlar olarak bulacaksın; putperestlerden bile fazla... Onlardan herbiri bin sene yaşamak ister. Oysa, uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştırmaz. ALLAH yaptıklarını görendir.
97- Şunu de: "Kendinden öncekileri doğrulayıcı, inananlara yol gösterici ve müjde olarak ALLAH'ın izniyle bunu kalbine indiren Cibril'e her kim düşman olursa,
98- "Evet, ALLAH'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikal'e kim düşman olursa bilsin ki ALLAH da kafirlerin düşmanıdır."
99- Sana apaçık ayetler indirmekteyiz. Yoldan çıkmış olanlardan başkası onları inkar etmez.
100. Her ne zaman bir anlaşma yaptılarsa onlardan bir grup onu bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu inanmaz.
101. Yanlarındakini doğrulayan bir elçi ALLAH tarafından görevli olarak kendilerine gelince, kitap verilenlerin bazısı, ALLAH'ın kitabını sırtlarının ardına attı. Bilmezlermiş gibi...
Büyücülük Kınanıyor
102. Süleyman'ın otoritesi hakkında şeytanların anlattığına uydular. Oysa Süleyman inkar etmedi; halka büyücülüğü ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki meleğe indirileni öğreten şeytanlar inkar etmişti. Bu ikisi: "Bu bir sınavdır, (bu bilgiyi kötüye kullanıp) nankör olmayın!," demedikçe kimseye onu öğretmezlerdi. Fakat o ikisinden öğrendiklerini, koca ile karısının arasını açmak için kullandılar. Oysa ALLAH'ın izni olmadan onlar hiç kimseye bir zarar veremezdi. Kendilerine yarar vereni değil, zarar vereni öğreniyorlardı.*3[21] Üstelik, ona müşteri olanların ahirette bir payı olmadığını da iyi biliyorlardı. Karşılığında kişiliklerini sattıkları şey ne kötü. Bir bilselerdi!
[21]*
2:102 Büyücülüğün gerçek niteliği için bak 7:116-117.
103. Onlar inanıp günahlardan
sakınmış olsalardı elbette ALLAH'tan alacakları ödül çok daha hayırlı
olurdu. Bir bilselerdi!
104. İnananlar! "Raina (bize çobanlık et)," demeyin; "Unzurna (bizi gözet)," deyin ve dinleyin.*[22] İnkarcılar için acı bir azap var.
[22]
* 2:104 "Raina" (bize çobanlık et) sözcüğü koyun gibi
güdülmeyi ve kör taklitçiliği ifade eder. Müslümanlar, peygamber dahil hiç
kimseyi koyun gibi izlemezler.
105. Kitaplıların inkarcıları
da, putperestler de Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemez.
ALLAH rahmetini dilediğine verir. ALLAH büyük lütuf sahibi.
106. Daha iyisini veya benzerini getirmedikçe bir mucize veya sistemi*[23] yürürlükten kaldırmaz veya unutturmayız. ALLAH'ın herşeye gücü yettiğini bilmez misin?
[23]
* 2:106 Kuran'da birbirini iptal eden ayetler olduğu ve hatta
bazı ayetlerin hadislerle iptal edildiği biçimindeki şeytani inanç, bu
ayetin anlamı saptırılarak desteklenmiştir. "Ayet" sözcüğü tekil olarak
kullanıldığı 84 yerin hiç birinde Kuran ayetleri için kullanılmaz;
tekil olarak kullanıldığı zaman sürekli olarak "işaret, delil, mucize"
anlamlarına gelir. Ne var ki çoğul hali olan "Ayaat" (ayetler) ise, tekil
anlamına ek olarak Kuran ayetleri için de kullanılır. Nitekim Kuran'ın bir
"ayeti" daha doğrusu bir birimi /ifadesi tek başına mucizevi bir özelliğe
sahip değildir. Örneğin bir veya iki kelimeden oluşan birimler var ve
bunlar, Kuran'ın tanımladığı ayet (mucize) özelliğini göstermez. Bazı kısa
ifadeler Kuran'ın inişinden önce günlük konuşmada, kitaplarda ve şiirlerde
kullanılan /kullanılabilen ifadelerdir. Örneğin bak 55:3;
69:1; 74:4; 75:8; 80:28;
81:26. Mucizelik özelliğini gösteren minimum ölçü bir sure (10:38)
olup en kısa sure de 3 ayettir (103; 108; 110).
Besmele, tek bir birim olduğu için kendi başına bir mucize değildir; ancak
Kuran'in bütününü saran matematiksel örgü içinde mucizelik özelliğini
kazanır. Ayetlerin (mucizevi özelliğe sahip olan ifadelerin) bir parçası
olduğu için Besmele'den ayet diye sözedilebilir; ancak şunu unutmamak
gerekir ki Tanrı, tekil olan "ayet" kelimesini Kuran'ın ayetleri için
kullanmayarak, sadece mucizelerden sözetmeyi sağlamıştır. Nasih-Mensuh
konusu için ayrıca 4:82 ayetine bakınız.
Yerin ve Göklerin Egemenliği
107. Yerin, göklerin egemenliğinin ALLAH'a ait olduğunu ve ALLAH'tan başka bir sahip ve yardımcın olmadığını bilmez misin?
108. Daha önce Musa'dan istendiği gibi, siz de elçinizden isteklerde mi bulunmayı arzuluyorsunuz? Kim inancı inkar ile değiştirirse o doğru yolu kaybetmiştir.
109. Kitap ehlinin birçoğu, gerçek kendilerine belli olduğu halde, özlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra inkara döndürmeyi arzular. ALLAH emrini getirinceye kadar onları affet, görmemezlikten gel. ALLAH herşeye gücü yetendir.
110. Namazı gözetin, zekatı verin. Kendiniz için yapıp gönderdiğiniz her iyiliği elbette ALLAH katında bulacaksınız. ALLAH yaptığınız herşeyi görür.
Hangi Dinden Olursa Olsun, Sadece Tanrı'ya Kulluk Edip Erdemli Bir Hayat Süren Herkes Kurtulur
111. "Yahudi veya Hristiyanlardan başkası cennete giremez," dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: "Doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin."*[24]
[24]
* 2:111-113 Benzer iddianın "Müslümanlar" ca tekrar
edilmesi hayret vericidir. 2:62 ve 5:59
ayetlerine rağmen!
112. Doğrusu, kim iyilik
yaparak kendini ALLAH'a teslim ederse, onun ödülü Rabbinin
yanındadır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir.
113. Yahudiler: "Hristiyanların bir temeli yok," derken, Hristiyanlar da: "Yahudilerin bir temeli yok," dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Cahiller de tıpkı onlar gibi konuşur.* Diriliş günü ALLAH ayrılığa düştükleri konularda aralarında hüküm verecektir.
114. ALLAH'ın mescidlerinde, O'nun isminin anılmasına engel olan ve oraların yıkılması için çalışan kimseden daha kötü kim olabilir? Halbuki onların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. Onlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap var.
115. Doğu da batı da ALLAH'ındır. Nereye yönelirseniz ALLAH'ın yüzü oradadır. ALLAH her şeyi kuşatan ve her şeyi bilendir.
Büyük Cehalet
116. "ALLAH çocuk edindi," dediler. Haşa, O yücedir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur, hepsi O'na boyun eğmiştir.
117. Gökleri ve yeri yoktan var edendir. Bir işin olmasını dilerse, ona sadece "Ol," der ve olur.
118. Cahiller, "ALLAH bizimle konuşmalı veya bize bir ayet (mucize) gelmeli değil miydi," dediler. Daha öncekiler de onlar gibi konuşmuşlardı. Kafaları birbirine benziyor. Biz mucizeleri, inanacak olanlara sergileriz.*[25]
[25]
* 2:118 Mucizeler inananların inancını güçlendirir ama
inkarcıları inandırmaz. Tanrı'nın sınav sistemi böyle gerektiriyor. Bak
74:31.
119. Biz seni, gerçekle,
müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Cehennem halkından sen sorumlu
değilsin.
Fanatikler
120. Dinlerine girmedikçe ne Yahudiler, ne de Hristiyanlar, senden hoşnut olmazlar. De ki: "Doğru yol ALLAH'ın yoludur." Sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyarsan ALLAH'a karşı seni savunacak ne bir dost ne de bir destekleyici bulamazsın.
121. Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi izleyenler buna inanır; inkar edenlerse kaybeder.
122. İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi ve diğer halklardan daha çok size bağışta bulunduğumu hatırlayın.
123. Kimsenin kimseden yana bir şey ödeyemediği, hiç kimseden fidye alınmadığı ve hiç kimseye şefaatin (aracılığın) yarar sağlamadığı ve yardımın kesildiği bir günden sakının.
İbrahim
124. Rabbi, bir zamanlar İbrahim'i birtakım kelimelerle sınamış; o da onlara eklemişti: (Tanrı) "Seni insanlara önder yapacağım," demişti. "Soyumdan da?..," deyince, "Zalimler benim sözüme dahil olmaz" buyurmuştu.*4[26]
[26]
* 2: 124-126 Bu iki ayetin ilkinde İbrahim yanlış
eklemede, ikincisinde ise yanlış çıkarmada bulunuyor. Bu çarpıcı diyalogta
iki önemli konu öğretiliyor.
125. Kabeyi halk için bir odak
noktası ve bir güven yeri kıldık. İbrahim'in makamını bir namaz yeri olarak
kullanın. "Ziyaretçiler, kendini ibadete verenler ve eğilip secde edenler
için ikiniz Evimi temiz tutun," diye İbrahim ve İsmail'i görevlendirmiştik.
126. İbrahim, "Rabbim, burayı güvenlik yeri kıl. ALLAH'a ve ahiret gününe inanan halkına ürünlerle rızık ver," deyince, "İnkar edene de rızık vereceğim. Onu kısa bir süre geçindirir, sonra onu ateş cezasına mahkum ederim. Ne kötü bir uğrak yeridir orası!," dedi.
İslam Dininin Tüm İbadetleri İbrahim'e Bildirildi
127. İbrahim, İsmail ile birlikte evin (kabenin) temellerini yükseltiyor: "Rabbimiz, bizden kabul et, şüphesiz sen İşitensin, Bilensin."
128. "Rabbimiz, ikimizi sana teslim olanlar (müslümanlar) yap. Soyumuzdan da sana teslim olan bir topluluk çıkar. Bize nasıl ibadet edeceğimizi göster, sana yönelmemizi kabul et, kuşkusuz sen yönelişleri kabul edensin, Rahimsin."
129. "Rabbimiz, onların arasından, ayetlerini onlara okuyacak, onlara kitabı ve bilgeliği öğretecek ve onları temizleyecek bir elçi gönder. Sen Yücesin, Bilgesin."
130. Kendini kandırandan başkası İbrahim'in dininden yüz çevirmez. Onu bu dünyada seçtik, ahirette de erdemli kişilerden olacak.
131. Rabb'i, kendisine "Teslim ol," dediğinde; "Evrenlerin Rabbine teslim oldum," diye karşılık vermişti.
132. İbrahim ve daha sonra Yakup şunu çocuklarına öğütledi: "Evlatlarım! ALLAH sizin için bu dini seçti; müslüman olarak ölmeye bakın."
133. Yakup can verirken tanık olsaydınız. O, çocuklarına: "Benden sonra kime kulluk edeceksiniz," diye sormuştu. Onlar da, "Senin Tanrın, ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın Tanrısı olan tek Tanrıya kulluk edeceğiz, biz O'na teslim olanlarız," demişlerdi.
134. Geçmişteki bir toplum bu! Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Tek Din: islam (Tanri'ya teslim olmak); tektanrıcılık
135. "Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız," dediler. De ki: "Hayır, biz İbrahim'in tektanrıcı dinine uyarız. O, ortak koşanlardan olmadı."*[27]
[27]
* 2:135 İslam, bir özel isim değildir. Adem'den itibaren tüm
elçiler ve inananlar, kendilerini tanımlamak için, islam ve müslüman
kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını kullanmışlardır (2:131;
3:95; 6:161; 7:126; 10:72;
27:31-32; 28:53). Tanrı yanında tek
makbul din islamdır, yani Allah'a teslimiyettir. İbrahim, namaz, zekat, oruç
ve hac pratiklerini öğretti (22:78). İbrahim'in izleyicisi
Muhammed (16:123) ise Kuran'ı iletti.
136. "ALLAH'a, bize
indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilenlere,
Musa'ya, İsa'ya verilene ve tüm peygamberlere Rab'leri tarafından
verilenlere inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Biz sadece
O'na teslim olanlarız," deyiniz.*[28]
[28]*
2:135 Bak 2:285.
137. Sizin inandığınız gibi
inansalar doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, karşıt olmuş olurlar.
Onlara karşı ALLAH sana yeter. O İşitendir, Bilendir.
138. Budur ALLAH'ın sistemi! Kimin sistemi ALLAH'ınkinden daha iyidir? "Biz yalnız O'na kulluk ederiz."
139. "Bizimle ALLAH hakkında mı tartışıyorsunuz? Oysa O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Biz işlediğimizden, siz de işlediğinizden sorumlusunuz. Biz kendimizi sadece O'na adadık," de.
140. İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarının Yahudi veya Hristiyan olduğunu mu ileri sürüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz yoksa ALLAH mı? ALLAH'ın bildirdiğini gizleyenden daha zalim kim olabilir? ALLAH yaptıklarınızdan gafil değil."
141. İşte onlar bir toplumdu; gelip geçtiler. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Bağnazlık ve Kör Taklidin Yıkılması:
Kutsal Mescit (Kabe) Kıble Oluyor
142. Halktan bazı beyinsizler: "Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir? ," diyecekler. De ki: "Doğu da batı da ALLAH'ındır. O dileyeni doğru yola iletir."
143. Böylece sizi açık fikirli bir toplum kıldık ki halkın arasında tanıklar olabilesiniz ve elçi de aranızda tanık olabilsin. Elçiye uyanlarla topukları üzerinde geriye dönenleri birbirinden ayırmak için eskiden yöneldiğin kıbleyi değiştirdik.*[29] ALLAH'ın yol gösterdiği kimseden başkasına elbette bu ağır gelir. ALLAH imanınızı boşa çıkarmaz. ALLAH insanlara Şefkatlidir, Rahimdir.
[29]
* 2:142-145 "Kıble", namazda dönmemiz gereken ortak
noktadır. Kabe'nin tüm yöredeki kabilelerin kıblesi oluşu, genelde Araplar
için, özelde Kureyş kabilesi için dinin ötesinde ekonomik ve politik bir
öneme sahipti.
Müşriklerin, ataları olan İbrahim'in anısını devam ettirdiklerini bildirir Kuran ayetleri. Kıble ile ilgili ayetler inmeden önce Müslümanlar namaz kıldıklarında Mekkeli müşrikler gibi Kabe'ye yöneliyorlardı. Ne var ki, kendilerine uygulanan işkence ve zulum sonucu müslümanlar Medine'ye hicret edip yeni bir site-devleti kurdular. Merkezi Mekke'de olan mollagarşik müşrik koalisyonun yüklediği savaşların ve Medineli Hristiyanlarla olan yakın ilişkinin oluşturduğu ekonomik ve psikolojik faktörlerin etkisiyle müslümanlar bir başka yere (Küdus'e) yönelmeye karar verdiler. Ne var ki, Allah müslümanların Mescid-i Haram'a (Kutsal Mescid'e) dönmelerini istedi. Bunu 2:142-145 ayetlerinden anlıyoruz. Bu ayetler, müslümanların "eski kıbleleri olan" Kutsal Mescid'e dönmelerini emrederek peygamberimiz dönemindeki müslümanlar için zorlu bir sınav oluşturmuştur.
Medine'deki Hristiyan toplumla olan ilişkilerin oluşturduğu sosyal ve ekonomik çıkarları tercih edenler ve olayların oluşturduğu politik duyguların etkisinden kurtulamıyanlar bu kıble değişimini kabul edemiyerek dinden dönmüşlerdir (2:142-144).
Kısacası, kıblenin değişimini emreden ayetler, daha önce inen bir ayetin hukmünü neshetmemiştir. Muhammed peygamber liderliğinde Kabe'den başka bir kıbleye yönelen müminlerin tekrar Kabe'ye dönmesini ilk kez emreden ayetler olsa olsa bu toplumsal kararı neshetmiştir /kaldırmıştır.
144. Yüzünü göğe çevirip
durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık
yüzünü Kutsal Mescid'e çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne
çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Rab'lerinden gelen
bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil
değildir.
145. Kitap verilenlere her türlü ayeti (mucizeyi) getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymaz. Sana gelen bu bilgiden sonra, onların keyfine uyarsan zalimlerden olursun.
Bağlamından Kopararak ve
Gizleyerek Kitabın Anlamını Saptırmak
146. Kendilerine kitap verdiklerimiz, bu gerçekleri çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; ama yine de onlardan bir grup bile bile gerçeği gizler.
147. Bu, Rabbinden gelen gerçektir; artık kuşkulanma.
148. Her birinizin seçtiği bir yön ve yöntem var; siz iyilikte yarışın. Nerede olursanız olun ALLAH sizi bir araya getirir. ALLAH elbette her şeye gücü yetendir.
149. Her nereden yola çıkarsan çık, (namaz için) yüzünü Kutsal Mescide*[30] doğru çevirmelisin. Bu, elbette Rabbinden gelen bir gerçektir. ALLAH yaptığınız hiç bir şeyden habersiz değildir.
[30]
* 2:149 Muhammed'in Medine'deki mezarını bir başka "Kutsal
Mescid"(Mescid-i Haram) olarak kabul etmek, peygamberin vefatından sonra
uydurulan bir bidattır.
150. Her nereden yola çıkarsan
çık, (namaz için) yüzünü Kutsal Mescide doğru çevir. Nerede olursanız olun,
yüzünüzü onun tarafına çevirin ki halkın size karşı bir eleştiri malzemesi
olmasın. Zalimlere gelince, onlardan çekinmeyin, benden çekinin ki size olan
nimetimi tamamlayayım ve siz de doğruya ulaşabilesiniz.
151. Nitekim, size ayetlerimi okuyacak, sizleri temizleyecek, size kitap ve bilgeliği öğretecek, bilmediklerinizi bildirecek bir elçiyi aranızdan seçip gönderdik.
152. Beni hatırlayın ki ben de sizi hatırlayayım. Bana teşekkür edin; nankörlük etmeyin.
153. İnananlar! Güçlüklere karşı sabır ve namaz ile yardım dileyin. ALLAH sabredenlerle beraberdir.
154. ALLAH yolunda öldürülenlere, "Onlar ölülerdir," demeyin. Aksine onlar diridir*[31] fakat siz farkında değilsiniz.
[31]
* 2:154 İnananların bu dünya ile ilişkileri kesilmesine
rağmen, bir başka boyutta yaşantıları vardır. Bak 3:169.
155. Sizi korkuyla, açlıkla,
para, can, ve ürün kaybıyla sınayacağız. Müjde ver sabredenlere...*5[32]
[32]
* 2:155 Dünyadaki sınav, her koşul altında SADECE Tanrı'ya
kulluk edeceğimizi kanıtlamak için düzenlenmiştir (29:2).
156. Ki onlara bir musibet
geldiğinde, "Biz ALLAH'a aidiz ve O'na dönücüyüz," derler.
Hac Ziyareti
157. İşte onlara, Rab'lerinden destek ve rahmet vardır. Onlar doğruya ulaşanlardır.
158. Safa ve Merve (tepeleri) ALLAH'ın işaretlerindendir. Hacc veya ziyaret (umre) için Ev'e varan birisi o ikisi arasında gidip gelebilir. Kim gönülden bir iyilik yaparsa, ALLAH Şükrede, Bilir.
Dinadamlarının İşlediği Büyük Suç
159. İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti, -biz kitapta halka açıkladıktan sonra- gizleyenleri hem ALLAH ve hem de tüm lanetleyenler lanetler.
160. Ancak, yönelip kendilerini düzeltenler ve (kitabı) açıklayanlar hariç; onların tevbesini kabul ederim. Ben tevbeleri kabul edenim, Rahim'im.
161. İnkar edip inkarcı olarak ölenler ise hem ALLAH'ın, hem meleklerin ve hem halkın lanetini kazanır.
162. O durumda sürekli kalırlar. Azapları hafifletilmez ve ertelenmez.
163. Tanrınız bir tek Tanrı; O'ndan başka tanrı yoktur. Rahman'dır, Rahim'dir.
Tanrı'nın Doğadaki Ayetleri
164. Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbiriyle yer değiştirmesinde, insanların yararı için okyanusta akıp giden gemilerde, ALLAH'ın gökten su indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve orada yaydığı her çeşit canlıda, rüzgarları ve gök ile yer arasında hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için elbette ayetler (dersler ve kanıtlar) vardır.*[33]
[33]
* 2:164 Doğa da Tanrı'ın bir kitabıdır. "Ayetler" kelimesi,
Kuran boyunca hem Tanrı'nın sözel yasası ve hem de doğal yasası için
kullanılır. Tanrı'nın yasaları arasında çelişki değil uyum vardır. Bu uyuma
tanık olmak için her iki kitabı da hurafeler eklemeden inceleyip kavramak
gerekir. Tanrı'nın doğadaki fiziksel ayetlerini önemserek ona teslim olanlar
bu teslimiyetlerine karşılık teknoloji ve refah ile ödüllendirilirler. Bak
2:106.
Putlaştırılanlar, Putlaştıranlara Karşı
165. ALLAH'tan başkasını tanrı edinen ve ALLAH'ı sever gibi onları seven kimseler var. İnananlar ise en çok ALLAH'ı sever. O zulmedenler, azabı gördükleri zaman tüm gücün ALLAH'a ait ve ALLAH'ın azabının çetin olduğunu anlayacaklarını bir bilselerdi!
166. O zaman, uyulanlar kendilerine uyanlardan uzak duracaktır.*[34] Artık azabı görmüşlerdir ve aralarındaki tüm bağlar kesilmiştir.
[34]
* 2:165-166 İsa, Meryem, Muhammed, Ali, ve Tanrı
dostları, kendilerini çeşitli yollarla putlaştıran kişileri Diriliş Gününde
reddedeceklerdir. Ayrıca bak 16:86; 46:5-6;
25:30 ve Matta İncili 7:21-23.
167. Uyanlar şöyle diyecek:
"Keşke bir şansımız daha olsaydı da onların şimdi bizden uzak durdukları
gibi biz de onlardan uzak dursaydık." Böylece ALLAH yaptıklarını
pişmanlığa dönüştürür; ateşten çıkamazlar.
Şeytanı İzleyenler Uydurma Haramlar Üretir
168. İnsanlar! Yerin helal ve temiz ürünlerinden yeyin, Şeytanın adımlarını izlemeyin; o size açık düşmandır.
169. O size kötülüğü, hayasızlığı ve ALLAH'a bilmediğiniz şeyleri yakıştırmanızı emreder.
Ataları Körükörüne İzlemek
170. Onlara, "ALLAH'ın indirdiğine uyun," dense, "Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz," derler. Peki, ataları bir şey düşünemiyen ve doğru yolu bulamıyan kimseler olsalar da mı?!
171. İnkarcıların durumu, sözleri ancak bağırma ve çağırma biçiminde algılayarak (anlamadan) tekrarlayan kişi gibidir. Sağır, dilsiz ve kördürler; düşünmezler.
Sadece Dört Hayvansal Madde Haram Edilmiştir
172. İnananlar, size verdiğimiz rızıkların iyilerinden yeyin. ALLAH'a şükredin, sadece O'na tapıyorsanız.
173. O, size sadece leş, kan, domuz eti ve ALLAH'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Her kim (bunları yemeye) mecbur kalırsa, (suistimal yolunu) aramamak ve sınırı aşmamak koşuluyla günah işlemiş olmaz. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.*[35]
[35]
* 2:172-173 Kuran boyunca hayvanlarla ilgili dört madde
haram kılınmıştır (6:145; 16:115). Bunların
dışındaki haramlar, Hadis ve Sünnet denilen uydurmaları Kuran'a eş koşarak
mezheplere bölünenlerce oluşturulmuştur. Tanrı'nın haram etmediğini haram
etmek Tanrı'ya eş koşmaktır (6:121,147).
Gerçekleri Gizleyen Dinadamları
174. ALLAH'ın indirdiği kitaptan bir şey gizleyip onu az bir değere değişenler, karınlarına ateş tıkınıyorlar. Diriliş Gününde ALLAH onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Onlara acı verici bir azap var.
175. Onlar, hidayet karşılığında sapıklığı ve affedilme karşılığında azabı satın almışlardır. Ateşe ne kadar da dayanıklıdırlar!
176. Böyledir; çünkü ALLAH gerçeği içeren kitabı indirmiştir ve kitap hakkında tartışanlar ise doğrusu derin bir anlaşmazlık içindedir.*6[36]
İyilik Tanımlanıyor
[36]
* 2:174-176 Kuran'ın olağanüstü matematiksel sistemini
ve onun getirdiği mesajı gizlemeye çalışan din adamları da bu ayetlerle
kınanan tavrı göstermektedirler.
177. Yüzlerinizi doğu veya
batı yönüne çevirmeniz iyilik değil. İyiler o kimseler ki ALLAH'a,
ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanırlar; akrabalara,
yetimlere, muhtaçlara, yolda kalmışlara, dilencilere ve köleleri özgürlüğe
kavuşturmaya seve seve para yardımında bulunurlar; namazı gözetir, zekatı
verir, sözleştikleri vakit sözlerinde dururlar; zorluğa, sıkıntıya ve zulme
karşı direnirler. İşte doğru olanlar onlardır, erdemli olanlar da onlardır.
Ölüm Cezasını Sınırlamak ve Caydırmak
178. İnananlar! Öldürmede size eşitlik farz kılındı. Hürre karşı hür, köleye köle, kadına kadın... Ama kim maktulun hısımları tarafından bağışlanırsa, o zaman uygun olanı yapması ve diyeti güzelce ödemesi gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim sınırı aşarsa onun için acı bir azap var.
179. Sizin için bu eşitlikte hayat kurtarma vardır, ey akıl sahipleri, böylece korunursunuz.*7[37]
[37]
* 2:178-179 Kuran ölüm cezasını hoş görmez. Canı
bağışlamak için her çeşit bahane sunulur; hatta katillerin canını bile...
Öldürülen kişinin tarafı, katilin öldürülmesi yerine para cezasını uygun
görebilir. Kuran'a göre, bu daha iyi bir davranıştır. Ayrıca ölüm cezası her
öldürme vakası için geçerli değildir. Örneğin, kadın erkeği öldürürse yahut
tersi gerçekleşirse o zaman katile ölüm cezası verilemez. Bunun yerine
toplumun öngördüğü başka bir cezaya mahkum edilir. Para cezası veya mecburi
hizmet cezası, bazı durumlarda hapis cezasından daha uygun ve ekonomik
olabilir.
Vasiyet Yaz
180. Sizden birine ölüm yaklaştığında, bir mal bırakacaksa anaya babaya, yakınlara, uygun bir biçimde vasiyet etmesi farz kılındı. Bu, erdemliler için bir görevdir.*[38]
[38]
* 2:180 Mezhepçiler, bu ayetin "artık akrabalara vasiyet
yoktur" hadisiyle geçersiz kılındığını iddia ederler. Allah'ın ayetlerini
hadislerle değiştirenleri Muhammed ahirette suçlayacaktır (25:30)
181. Kim işittikten sonra onu
değiştirirse, günahı onu değiştirenleredir. ALLAH İşitendir,
Bilendir.
182. Vasiyet edenin yanlışlık veya haksız bir paylaşım yapacağını sezen birisi olaya karışıp durumu düzeltirse günah işlemiş olmaz. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
183. İnananlar, sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi, sakınmanız için size de farz kılındı.*8[39]
[39]
* 2:183-187 Namaz, hac ve zekat gibi oruç da
İbrahim'den bize ulaşmaktadır (22:73,78). Her hangi bir
düzeltme veya değişiklik varsa bize bildirilir. Örneğin 2:187
ile Ramazan gecelerinde cinsel ilişkiye izin verilmiştir. Ayrıca Kuran'ın
dışındaki kitaplarda oruç bozmanın cezası (kefaret) olarak öngürülen 60
gün oruç, Kuran'a aykırıdır. Kuran, oruç bozmayı oruç tutmama olarak
değerlendirir ve fazla oruç tutmakla cezalandırmaz.
184. Sayılı günlerde... Hasta
olanlarınız veya yolculukta bulunanlarınız tutamadığı günlerin sayısınca
diğer günlerde tutar. Güç yetirenler bir yoksulu doyurarak adakta
bulunsunlar. Kim gönül isteğiyle (daha fazla yoksulu doyurmak için) iyilik
yaparsa kendisi için daha iyidir; ancak oruç tutmanız sizin için en
iyisidir, bir bilseniz!
185. Ramazan, insanlara yol gösterici, apaçık bir öğreti ve yasa kitabı olan Kuran'ın indirildiği aydır. Kim o aya ulaşırsa oruç tutsun. Hasta veya yolcu olanlarınız, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde oruç tutar. ALLAH sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Böylece (oruç günlerinin) sayısını tamamlar, sizi doğruya ulaştıran ALLAH'ı yüceltip şükredersiniz.
186. Kullarım beni sana soracak olurlarsa bilsinler ki ben yakınım. Beni çağırdığı vakit çağıranın çağrısına karşılık veririm. Doğru yolu bulmaları için onlar da bana karşılık vermeli ve bana inanmalı.
Ramazan Orucu İçin Kolaylık Getiriliyor
187. Oruç gecelerinde*9[40] kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onların örtülerisiniz. ALLAH, kendinizi kandırıp durduğunuzu bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık ALLAH'ın sizin için belirlediğini dileyerek onlarla cinsel ilişkide bulunabilirsiniz. Şafağın beyaz ve siyah ipliğini birbirinden ayırdedinceye kadar yeyin, için. Sonra geceye kadar* orucu tamamlayın. Mescitlere kapanmış durumdayken onlarla cinsel ilişkide bulunmayın. Bunlar ALLAH'ın koyduğu sınırlardır; onları çiğnemeyin. ALLAH korunmaları için ayetlerini halka böyle açıklar.
[40]
* 2:187 Kuran literatüründe "gece" sözcüğü, güneşin batışından
doğuşuna kadar olan süreyi tanımlar.
Rüşvet Alıp Vermeyin
188. Paralarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin. Halkın parasını haksız yere yemek amacıyla bile-bile memurlara/yöneticiler rüşvet vermeyin.
Açık Sözlü Olun
189. Sana ayın evrelerini soruyorlar. De ki o, insanlar ve hac ibadeti için bir zaman ölçüsüdür. İyilik, lafı dolandırmak değildir,*[41] iyilik sakınmaktır. Dürüst olun. Kurtuluşunuz için ALLAH'ı dinleyin.
[41]
* 2:189 "Eve arkalarından girmeyiniz!" ifadesi bir deyimdir.
Üstü kapalı sözler ve sorularla muhatabı eleştirmek verimli bir iletişim
yöntemi değildir; düşmanlığa ve yanlış anlamalara neden olur.
Savunma Amacıyla Savaş
190. Sizinle savaşanlarla ALLAH yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. ALLAH saldırganları sevmez.*[42]
[42]
* 2:190 Savaşa, savunma amacıyla izin verilmiştir. Bak 60:8-9.
191. Onları yakaladığınız
yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın; zulüm ve işkence
öldürmekten beterdir. Kutsal Mescid'in yanında sizinle savaşmadıkça onlarla
savaşmayın. Size saldırırlarsa siz de onlara saldırın. İnkarcıların cezası
böyledir.
192. Son verirlerse, ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
193. Zulüm ve işkence ortadan kalkıncaya ve din ALLAH için oluncaya kadar onlarla savaşın.*[43] Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.
[43]*
2:193 Tanrı'nın dini (yasası), inanç ve düşünce özgürlüğünü
temel prensip edinir. Tanrı'nın dini, bugünün terimiyle demakratik ve
federal laik sisteme benzer bir toplumsal yapıyı öngürür.
194. Kutsal ay ancak iki
taraflı gözetilebilir. Ateşkese uymak karşılıklıdır. Size saldırırlarsa
onlara aynen saldırın. ALLAH'ı dinleyin ve bilin ki ALLAH
erdemlilerin yanındadır.
195. ALLAH yolunda harcayın, kendi kendinizi zarara sokmayın. İyilik edin. ALLAH iyilik edenleri sever.
196. Hac ve umreyi ALLAH için tamamlayın. Engellenirseniz kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, yerine ulaşıncaya kadar başınızı traş etmeyin; ancak hasta olan veya başından bir rahatsızlığı bulunanlar, oruç, sadaka veya herhangi bir ibadetle fidye vermeli. Güven ortamında, her kim Hac zamanına kadar (ihramdan çıkarak) umreden yararlanırsa, kolayına gelen bir kurban göndermeli. Bunu yerine getiremiyenler, hac anında üç gün, ve döndükten sonra da yedi gün olmak üzere toplam on gün oruç tutmalı. Bu, ailesi Kutsal Mescid civarında oturmayanlar içindir. ALLAH'ı dinleyin ve bilin ki ALLAH'ın azabı çetindir.*10[44]
[44]
* 2:196 Hac ve umre Kutsal Aylarda beraber yapılmalı; ancak
Umre (Kabe ziyareti) her zaman yapılabilir.
Hac İçin AyrılanDört Ay
(Zilhicc, Muharrem, Safer, Rabi-ül Evvel)
197. Hac, bilinen aylarda uygulanmalı.*[45] Kim o aylarda hacca karar vermişse bilsin ki, hacda cinsel ilişki, kötülük yapmak, tartışmak yoktur. Yaptığınız her iyiliği ALLAH bilir. Yol için azığınızı hazırlarken en hayırlı azığın erdemlilik olduğunu unutmayın. Anlayış sahipleri! Beni dinleyin.
[45]
* 2:197 Hac, Kutsal Aylar olan Zil-Hicce, Muharrem, Safer ve
Ra-biül Evvel aylarının başında yapılabilir (2:189). Böylece
dört Kutsal ayın ilk günlerinde olmak üzere bir yılda dört hac düzenlemek
mümkündür. Haccı bir kaç güne sıkıştırmak uygulaması milyonlarca hacıyı
yetersiz servis, pislik ve kargaşalığa mahkum ediyor. Bak 9:37.
198. Rabbinizin lütfunu (hac
bölgesinde ticaret yaparak) aramanızda sakınca yok. Arafat'tan
ayrıldığınızda Kutsal Bölgede ALLAH'ı anın. Sizi doğru yola ilettiği
için O'nu anın; bundan önce siz sapıtmıştınız.
Putperest Halk Hac İbaditini Uyguluyordu
199. Sonra, halkın topluca yayıldığı yerden siz de yayılın, ALLAH'tan bağışlanma dileyin. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
200. Töreninizi bitirdiğiniz zaman, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha güçlü olarak ALLAH'ı anmayı sürdürün. Halktan kimi "Rabbimiz, bize bu dünyada ver," der; onun ahiretten bir payı olmaz.
201. Kimi de, "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi ateşin azabından koru," der.
202. Hepsinin kazandıklarından bir payı vardır. ALLAH hesabı çabuk görendir.
Mina: Haccın Son Töreni
203. Sayılı günlerde (Mina'da) ALLAH'ı anın. Erdemli davrandıkları sürece, bunu iki günde bitirmek için acele edene bir günah yoktur, geri kalana da bir günah yoktur. ALLAH'ı dinleyin, ve O'nun huzurunda toplanacağınızı unutmayın.
Görünüş Aldatıcı Olabilir
204. Dünya hayatı hakkında, sözleri senin hoşuna giden bazı kişiler var. Azılı bir düşman olduğu halde kalbinde olana ALLAH'ı tanık tutar.
205. Dönüp gidince, yeryüzünde bozgunculuk yapmak, malı ve nesli yok etmek için çabalar. ALLAH bozgunculuğu sevmez.
206. Kenidisine "ALLAH'ı dinle," dendiğinde kibir ve gurur içinde hiddetlenir. Onun hakkından cehennem gelir; ne kötü bir meskendir!
207. Halktan öylesi de var ki kendini ALLAH'ın rızasını kazanmaya adar. ALLAH kullarına çok şefkatlidir.
208. İnananlar, tümüyle teslim olun. Şeytanın adımlarını izlemeyin; çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.
209. Size apaçık deliller gelmesine rağmen doğru yoldan kayarsanız, bilesiniz ki ALLAH Üstündür, Bilgedir.
210. ALLAH'ın ve meleklerin yoğun bulutlar arasından kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? O zaman her şey biterdi ve her şey ALLAH'a döndürülürdü.*[46]
[46]
* 2:210 Allah ve melekler görünseydi, herkes inanmak zorunda
kalacak ve sınavın bir anlamı kalmayacaktı. Dünyada bulunuşumuzun amacı
Şeytanın meydan okumasını reddetmek ve Tanrı'nın mutlak otoritesini
onaylamaktır.
Miyopluk
211. İsrailoğullarına sor, onlara nice apaçık ayetler verdik! Kendisine ALLAH'ın nimeti geldikten sonra onu değiştirenler için ALLAH ağır bir ceza verir.*[47]
[47]
* 2:211 Kuran'ın matematiksel mucizesi büyük bir nimet olup
sorumluluk yükler. Ayrıca bak 5:115.
212. İnkar edenler için dünya
hayatı çekicidir. Bu yüzden inananlarla alay ederler. Oysa erdemliler
Diriliş Günü onların üstündedir. ALLAH dilediğine hesapsız şekilde
nimetler bahşeder.
213. İnsanlar bir tek topluluktu. ALLAH peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi ve anlaşmazlığa düştükleri konularda halkın arasında hükmetmeleri için onlarla birlikte gerçeği içeren kitabı indirdi. Oysa kitap verilenler kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan ötürü onun hakkında anlaşmazlığa düştüler. Fakat ALLAH, izniyle inananları onların anlaşmazlığa düştüğü gerçeğe ulaştırdı. ALLAH dilediğini/dileyeni doğru yola iletir.*[48]
[48]*
Bak 57:22-23.
Zorluk ve Sıkıntı Yoluyla Test
214. Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler gibisi sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki elçi ve beraberindeki inananlar, "ALLAH'ın yardımı ne zaman," dediler. İyi bilin ki ALLAH'ın yardımı yakındır.
215. Nasıl yardım edeceklerini soruyorlar sana. De ki, "Para ve mal yardımlarınızı ana-babaya, yakınlara, öksüzlere, yoksullara ve yolda kalmışlara yapmalısınız." İşlediğiniz her iyiliği ALLAH bilir.
216. Sevmediğiniz halde savaş size zorunlu kılındı. Sevmediğiniz bir şey sizin için iyi ve sevdiğiniz bir şey de sizin için kötü olabilir. Siz bilmeseniz de ALLAH bilir.
217. Sana, Kutsal Ayda savaşmak konusunu da soruyorlar. De ki: "Onda savaş büyük bir günahtır. Fakat ALLAH'ın yolundan çevirmek, O'na ve Kutsal Mescid'e nankörlük etmek ve halkını oradan çıkarmak ALLAH yanında daha büyük bir günahtır. Çünkü baskı ve zulüm, öldürmekten daha büyük bir suçtur." Güçleri yetse sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşırlar. Sizden kim dininden döner ve inkarcı olarak ölürse, tüm yaptıkları dünyada ve ahirette boşa çıkar. Onlar ateş halkıdır ve orada sürekli kalıcıdır.
218. İnananlar, ALLAH yolunda göç edenler ve çaba harcayanlar ALLAH'ın rahmetini umar. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
Sarhoş Ediciler, Kumar ve Sadaka
219. Sana sarhoş edicilerden* ve kumardan sorarlar: "O ikisinde büyük bir günah ve insanlar için yararlar var; ancak günahları yararlarından daha büyüktür," de.*[49] Ayrıca, sadaka olarak neyi vereceklerini senden sorarlar: "Artanı," de. ALLAH ayetlerini işte böyle açıklıyor ki düşünesiniz...
[49]
* 2:219 "Sarhoş ediciler" diye çevirdiğimiz Arapça sözcüğün
kökü "hamara" olup, "örtmek" anlamına gelir. Bu kelimeyi "şarap" ve "içki"
olarak çevirerek kapsamını daraltmak ne yazık ki yaygın bir hatadır. Aklı
örten bütün alkollü içecekler; esrar, kokain, eroin gibi bütün uyuşturucu
maddeler bu ayetteki yasağın kapsamına girer. Alkollü içeceklerin,
uyuşturucuların ve kumarın toplum ve birey hayatına verdiği zarar malumdur.
Bak 5:90-91. Sarhoş edici maddelerden ve kumardan para
kazanmak ve neşeli vakit geçirmek yarar olarak sayılabilir. Hadis ve Sünneti
Kuran'a ortak koşanlar, bu ayeti neshederek inkar ederler.
220. bu dünya ve ahiret
hakkında... Sana bir de öksüzler hakkında sorarlar: De ki, "Onları erdemli
kişiler olarak yetiştirmeniz en büyük iyiliktir. Mallarını mallarınıza
katarsanız aile bireyiniz olurlar." ALLAH bozanı düzeltenden
ayırdetmesini bilir. ALLAH dileseydi sizi zora sokardı. ALLAH
Güçlüdür, Bilgedir.
Müşriklerle Evlenmeyin
221. İnanmadıkça, ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. İnanan bir hizmetçi kadın ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır; ondan hoşlansanız bile. Ortak koşan erkeklerle, inanıncaya kadar kızlarınızı evlendirmeyin. İnanan bir hizmetçi erkek ortak koşandan daha hayırlıdır, hoşlansanız bile... Onlar, ateşe çağırıyor. ALLAH ise cennete ve bağışlanmaya çağırır ve öğüt almaları için ayetlerini halka açıklar.
Aybaşı Hali; Cinsel İlişki
222. Sana aybaşı halini sorarlar, De ki: "O bir rahatsızlıktır. Aybaşı halinde olan kadınlarla cinsel ilişkiye girmeyin ve ondan kurtuluncaya kadar onlara yaklaşmayın. Kurtuldukları zaman ALLAH'ın size uygun gördüğü yerden onlarla cinsel ilişkide bulunun. ALLAH yönelenleri sever, arınanları sever."*[50]
[50]
* 2:222 Kuran, kadınları korumak amacıyla, aybaşı halindeki
kadınlarla sadece cinsel ilişkiyi yasaklar. Aybaşı halindeki kadınlar, namaz
kılmalı, oruç tutmalı, Kuran okumalıdır.
223. Kadınlarınız, (tohum
ektiğiniz) tarlalarınızdır. Tarlanıza dilediğiniz gibi varın.*[51]
Kendiniz için geleceğe hazırlanın. ALLAH'ı dinleyin ve onunla mutlaka
karşılaşacağınızı bilin. İnananlara müjde ver.
[51]*
2:223 Cinsel ilişkinin pozisyonu konusunda sınrlama koymayan
bu ayet, kadını tohumların ekildiği tarlaya benzeterek dolaylı olarak anal
ilişkiyi dışlar.
Çıkarınız İçin Tanrı'nın Adına Yemin Etmeyiniz
224. Halk arasında iyi, erdemli ve dürüst görünmek için ALLAH'ı yeminlerinize alet etmeyin. ALLAH İşitir, Bilir.
225. ALLAH yaptığınız kasıtsız yeminlerinizden sizi sorumlu tutmaz; ancak kalbinizdeki gerçek niyetinizden sorumlu tutar. ALLAH Bağışlayandır, Şefkatlidir.
Boşanma Hukuku
226. Kadınlarını boşamayı tasarlayanlar (sağlıklı bir karar için) dört ay beklemeli. Vazgeçip uzlaşırlarsa ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.*11[52]
[52]
* 2:226 Peygamberden sonra uydurulan hadis ve sünneti Kuran'a
ortak koşanlar, erkeğin ağzından çıkan bir sözle kadının ebediyen boşanacağı
gibi bir hükmü geçerli kılmışlar ve mezheplere göre değişen çelişkili
"talak" (boşama) hükümleriyle, sayısız aileyi dağıtmışlardır. Ağzından
kızgınlıkla veya kazara çıkan sözcükten pişman olup karısıyla tekrar
evlenmenin yolunu arayanlar, kadılardan ve mollalardan para karşılığında
fetvalar almak zorunda bırakılmıştır. Bak 2:229 ve 9:34-35.
227. Boşamaya kararlıysalar,
ALLAH İşiten ve Bilendir.
228. Boşanan kadınlar (başkasıyla evlenmeden önce) kendi kendilerine üç aybaşı beklemeli. ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa ALLAH'ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri uygun olmaz. Bu durumda (gebe olmaları halinde) kocaları barışmak isterlerse onları geri almağa daha fazla hak sahibidirler. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde eşit hakları vardır.*[53] (Gebelik durumunda) Erkeklerin onların üzerinde bir derecesi vardır. ALLAH Güçlüdür, Bilgedir.
[53]
* 2:228 Boşama hakkındaki bu ayet, kadının da erkeklerle aynı
haklara sahip olduğunu belirtir. Hadis ve Sünnet denilen sayısı belirsiz
yalan ve hurafe kolleksiyonlarını Kuran'a eş koşan ve hatta yeğleyen
zihniyet, kadına boşama hakkı tanımayarak, onu erkek despotluğuna mahkum bir
köle haline sokmuştur.
229. Boşama iki defadır.*12[54]
Boşanmış kadınları ya iyilikle barındırmak ya da iyilikle bırakmak
gerekir.**[55] Onlara vermiş bulunduğunuz şeyleri geri almanız size
helal olmaz; eşler ALLAH'ın sınrını gözetememekten korkarlarsa başka.
ALLAH'ın sınırlarını gözetememekten korkarsanız, o zaman kadının
isteyerek geri verdiği şeylerden dolayı günaha girmezler. Bunlar ALLAH'ın
sınırlarıdır; onları çiğnemeyin. ALLAH'ın sınırlarını kimler çiğnerse
işte zalimler onlardır.
[54]
* 2:229 Boşama, aylarca süren bir olaydır; hadis ve sünnet
izleyicilerinin ileri sürdükleri gibi ağızdan çıkan bir kaç söz değildir.
"Üç kere seni boşadım" demekle kadın üç kere boşanmış olmaz. Üç boşama
olayının gerçekleşmesi için üç evlenme olayının da gerçekleşmesi gerekir.
Allah'ın tanıdığı iki boşama olayından sonra tekrar evlenebilme hakkını,
uydurma rivayetlerle ortadan kaldıranların bazıları, örneğin Hanefi mezhebi,
tehdit altında karısını boşadığını söyleyen veya yazan kişinin karısının boş
olacağını ve bir daha evlenemiyeceklerini bile iddia etmişlerdir.
Mezhepçiler, üç kelimeyle boşamanın getirdiği aile facialarını "hülle" denen
bir gecelik zinayla gidermeye ve hülle yapan adamın kadını bir gece sonra
boşamaması halinde kadının zorla boşatılabileceği gibi daha felaketli
"çözümler" getirmişlerdir. Ayrıca bak 33:49.
[55] ** 2:229 Boşanmış kadının ev ve nafakasını genel kural olarak erkek yüklenir (2:241).
230. Kadını yine (üçüncü kez)
boşarsa, kadın başka birisiyle evlenmedikça ona bundan sonra helal olmaz.*13[56]
ALLAH'ın yasasını gözeteceklerine inanırlarsa tekrar birbirlerine
dönmelerinde bir sakınca yoktur. Bu ALLAH'ın yasasıdır; onu bilen bir
toplum için açıkladık.
Boşanmış Kadınları Sokağa Atmayın
[56]* 2:230 Din adamları, bu ayeti suistimal ederek "Hülle" denilen bir gecelik zinayı kurumlaştırmışlardır.
231. Kadınları boşadığınız zaman, bekleme sürelerini (üç aybaşını) bitirdiler mi onları ya iyilikle yanınızda tutun veya iyilikle bırakın. İntikam almak için onlara zarar verecek şekilde tutmayın. Bunu yapan kendisine zulmetmiş olur. ALLAH'ın ayetlerini hafife almayın. ALLAH'ın size verdiği nimetlerini ve size öğüt vermek için size indirdiği kitabı ve hikmeti düşünün. ALLAH'ı dinleyin ve bilin ki ALLAH her şeyi Bilir.
232. Boşanan kadınlar bekleme sürelerini bitirdikten sonra, kocalarıyla güzellikle anlaştıkları taktirde o kadınların tekrar evlenmelerine engel olmayın. İçinizden ALLAH'a ve ahiret gününe inanan kimseler bundan öğüt alır. Bu sizin için daha arı ve daha sağlıklıdır. Siz bilmeseniz de ALLAH bilir.
Boşanma Durumunda Çocuğun Emzirilmesi
233. Emzirme süresini tamamlamak istiyenler için analar bebeklerini tam iki yıl emzirmeli. Ananın yiyecek ve giyecek ihtiyacını ise çocuğun babası güzel ve uygun bir şekilde karşılamalı. Kimse kapasitesinin üzerinde sorumlu tutulamaz. Ne anne çocuğu yüzünden, ne de babası çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Bunu gerçekleştirmek mirasçısının da görevidir. Ana ve baba danışıp anlaştıktan sonra sütten kesmek isterse, ikisine de bir günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz ücretini uygun bir biçimde ödediğiniz sürece size bir sorumluluk yoktur. ALLAH'ı dinleyin, ALLAH yaptıklarınızı Görür.
Dul Kadınlar
234. İçinizden ölen erkeklerin geride bıraktığı eşleri, dört ay ve on (gün) beklerler.*[57] Sürelerini doldurunca artık kendileri için uygun olanı yapmalarında size sorumluluk yoktur. ALLAH yaptıklarınızdan Haberlidir.
[57]
* 2:234 Boşanmış kadınların bekleme süresi, bundan biraz daha
kısa olup üç aybaşı hali görmesidir. Bak 2:228.
235. Evlenme önerilerinizi o
kadınlara bildirmenizden, ya da bu niyetinizi içinizde tutmanızdan dolayı
size bir günah yoktur. ALLAH onlar hakkında düşüneceğinizi bilir.
Onlarla uygun ve erdemli bir şekilde konuşma amacının dışında gizlice
sözleşip buluşmayın. Bekleme süreleri dolmadan onlarla nikah bağını kurmaya
kalkışmayın. Bilin ki ALLAH içinizde olanı bilir; öyleyse O'ndan
çekinin. Yine bilin ki ALLAH Bağışlayandır, Şefkatlidir.
Nişanı Bozma
236. Henüz dokunmadan, yahut mehirlerini biçmeden önce*[58] kadınları boşamanızda bir sakınca yok. Bu durumda ödemede bulunun. Zengin, kendi gücü oranında, yoksul da kendi gücü oranında verdikleri zarara uygun bir tazminat vermeli. Bu, güzel davrananların görevidir.
[58]
* 2:236 Mehir, erkeğin kadına ödemesi gereken ekonomik bir
güvencedir. Evlilik anlaşmasının gerekli olan bedelidir. Kadın, evlenmekle
daha büyük bir risk alır. Çocuk sahibi olup da boşanmış kadınlar genelde
boşanmış erkeklerden daha çok sıkıntı çeker. Kuran, kadının ayrılma veya
boşanma durumunda belli bir süre geçimini sağlayabilecek bir imkana sahip
olmasini ister. Böylece, kadınlar sokakta kalma korkusuyla kocalarının
işkencesine katlanmazlar. Nikahtan önce iki taraf arasında tartışılarak
karara bağlanan mehrin, başlık parası ile hiç bir ilgisi yoktur. Mehir,
kadının hakkıdır.
237. Mehir biçtikten sonra,
ancak onlara dokunmadan önce onları boşamışsanız kendilerine söz verdiğiniz
mehrin yarısını vermelisiniz. Ancak, kadın hakkından vazgeçerse veya koca
mehrin tümünü vermek isterse başka... Vazgeçmeniz daha erdemli bir
davranıştır. Aranızdaki dostluğu unutmayın. ALLAH yaptıklarınızı
Görendir.
Öğle Namazına Dikkat Edin
238. Namazlara, özellikle orta namaza dikkat edin.*[59] Kendinizi tümüyle ALLAH'a vererek namaza durun.
[59]
* 2:238 Üç vakit namaz 2:238; 11:114;
17:78 ve 24:58 ayetlerinde anılır. Kuran
vahyedildiği zaman, hac, oruç ve zekat gibi namaz da halk tarafından
biliniyordu. 8:35; 21:73; 22:78;
107:4 ayetlerine bakınız. "Orta namaz" olarak çevirdiğimiz
"Assalatu al Vusta" ifadesini, "namaz en ölçülüdür /hayırlıdır" biçiminde
anlayanlar günde üç namaz yerine iki namaz çıkarmaktadırlar.
239. Bir kaygı ve endişeniz
varsa, yaya veya binmiş olarak (namazı kılın.)*[60] Güvene
kavuştuğunuz zaman, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi ALLAH'ı
anın.
Dul ve Boşanmış Kadınlara Yardım
[60]
* 2:239 Örneğin, şehirlerarası yolculuklarda otobüsü veya
uçağı kaçırma tehlikesine karşı, namazı oturarak kılabiliriz.
240. Ölüp de geriye eşler
bırakan erkekleriniz, eşlerinin evlerinden çıkarılmaksızın bir yıl boyunca
geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Çıkarlarsa, kendileri için uygun
olanı yapmalarından siz sorumlu değilsiniz. ALLAH Güçlüdür, Bilgedir.
241. Boşanmış kadınlar için de uygun bir geçim yardımı yapılmalı. Bu, erdemli kişilerin görevidir.
242. Düşünesiniz diye ALLAH ayetlerini böyle açıklar.
Tanrı Yolunda Çaba Harcamak
243. Sayıları binlerce olduğu halde ölüm korkusuyla yurtlarını terkedenler dikkatini çekti mi? ALLAH onlara "Ölün," dedi de sonra onları diriltti. ALLAH insanlara lütuf sahibidir; ancak insanların çoğu şükretmez.
244. ALLAH yolunda savaşın.*[61] Bilesiniz ki ALLAH İşitir, Bilir.
[61]
* 2:244 Kuran tüm insanları barışa çağırır (2:208).
Nitekim, evrensel parola olarak seçilen "Selam" veya "Selamün Aleyküm"
ifadeleri insanları sürekli barışa çağırır (4:94). Savaşa
sadece savunma için izin verilir. Savaşın temel prensipleri için bak 60:8-9.
245. Kat kat ödenecek güzel
bir ödüncü kim ALLAH'a, sunar? Kısan da açan da ALLAH'tır.
O'na döndürüleceksiniz.
Talut ve Sözleşme Sandığı
246. Şu olay dikkatini çekmedi mi? İsrailoğullarının ileri gelenleri, Musa'dan sonra peygamberlerinden birine, "Bize bir kral atasan da ALLAH uğrunda savaşsak," demişlerdi. "Ya savaş gerekir de savaşmazsanız?!," demişti. Onlar, "Yurdumuzdan ve çocuklarımızdan uzaklaştırılmış durumda iken neden ALLAH yolunda savaşmayalım," diye karşılık vermişlerdi. Fakat kendilerine savaş farzedilince pek azı hariç yüz çevirdiler. ALLAH zalimleri Bilir.*[62]
[62]
* 2:246 Aynı olay, Tevrat'ın 1. Samuel, bab 9,
ayet 10 'da anlatılır.
247. Peygamberleri onlara, "ALLAH
size kral olarak Talut'u atadı," dedi. Onlar, "Biz yönetime ondan daha layık
olduğumuz halde nasıl olur da üzerimize buyruk sahibi olabilir? Üstelik
zengin biri de değil," dediler. O da, "ALLAH onu üzerinize seçti.
Onun bilgi ve beden gücünü arttırdı," dedi.*[63] ALLAH mülkünü
dilediğine verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.
[63] * Liderde bulunması gereken niteliklerin arasında bilgi ve vücut sağlığının önemli olduğu anlaşılıyor.
248. Peygamberleri onlara:
"Onun hükümdarlığının kanıtı, sandığın size gelmesidir. Onda Rabbinizden bir
huzur ve Musa ile Harun'un halkının geriye bıraktığı bir kalıntı
bulacaksınız. Onu melekler taşımaktadır. İnanıyorsanız bunda sizi ikna
edecek bir delil var."
Davut ve Calut
249. Talut ordunun kumandasını alınca şunları bildirdi: "ALLAH sizi bir ırmakla sınayacak. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmayıp sadece eliyle bir yudum alırsa bendendir." Pek azı dışında hepsi ondan içti. O, beraberindeki inananlarla ırmağı geçince, "Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok," dediler. ALLAH ile karşılaşacaklarına inananlar ise şöyle dediler: "Sayıca az nice bölük, ALLAH'ın izniyle kalabalık bölükleri yenmiştir. ALLAH sabredenlerle beraberdir."
250. Calut ve ordusuyla karşılaştıklarında şöyle dediler: "Rabbimiz, bize direnme gücü ver, ayaklarımızı sağlam tut, inkarcılara karşı bize yardım et."
251. Nihayet ALLAH'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Calut'u öldürdü. ALLAH ona hükümdarlık ve anlayış verdi, ona dilediğini öğretti. ALLAH insanların bir kısmıyla bir kısmını savmasaydı yeryüzü bozulurdu. Fakat ALLAH tüm yaratıklara karşı lütuf sahibidir.
252. Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir ve elbette sen elçilerden birisin.
Birçok Elçi/Tek Mesaj
253. O elçilerin bazısına diğerlerinden daha fazla lütufta bulunduk.*[64] Örneğin, kimileriyle ALLAH konuştu, kimilerini de derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İsa'ya apaçık deliller verdik ve onu Kutsal Ruh ile destekledik. ALLAH dileseydi, onların ardından gelenler kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirleriyle kavga etmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler. Kimisi inandı, kimisi inkar etti. ALLAH dileseydi birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat, ALLAH dilediğini yapar.
[64]
* 2:253 Bak 2:285.
254. İnananlar, ne alışverişin
ne dostluğun ve ne de şefaatin (aracılığın) olmadığı gün gelmeden önce size
verdiklerimizden dağıtın. İnkar edenler zalimlerdir.*[65]
[65]
* 2:254 Şeytanın kurnazca tuzaklarından biri de İsa, Muhammed
gibi güçsüz yaratıklara şefaat yetkisi uydurmasıdır. Kuran boyunca, ahiret
gününde; sadece gerçeği itiraf etmekten ibaret bir şefaatin olabileceği
belirtilerek, kurtarıcı bir şefaat yetkisinin olmadığı bildirilir.
Muhammed'in biricik şefaati, Kuran'ı dinlemiyerek kendisini putlaştıranlar
aleyhinde olacaktır. Bak 25:30; 72:21; 79:38.
Ayrıca, 2:48; 2:123; 6:51; 6:70;
19:87; 20:109; 21:28; 39:44.
Tanrı
255. ALLAH: O'ndan başka tanrı yoktur, Yaşayandır, Sonsuzdur. Kendisini ne dalgınlık ne de uyuklama tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan kim O'nun katında aracılık edebilir? Onların geçmişini ve geleceğini bilir. Dilediği miktar dışında O'nun bilgisinden hiç bir şeyi kavrayamazlar. Egemenliği gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları düzen içinde korumak onu yormaz. O Yücedir, Büyüktür.
Özgürlük
256. Dinde zorlama yoktur.*14[66] Artık doğruluk, sapıklıktan ayrılmıştır. Kim ki tağutu (despotları ve şeytani doktrinleri) inkar edip ALLAH'a inanırsa, kopmaz ve sağlam bir bağa yapışmıştır. ALLAH İşitir, Bilir.
[66]
* 2:256 Kuran defalarca dinde zorlama olmadığını ilan etmesine
rağmen hadis ve sünnet izleyicileri, Kuran'a aykırı olarak despot bir şeriat
icat etmişler ve yüzyıllarca insanları baskı altında tutmuşlardır. Kuran,
dinde zorlamayı reddederek federal bir laik sistem öngörür (5:43-48).
Nitekim, Kuran’dan başka bir kaynak kabul etmeyen Muhammed'in (6:114)
kurucu lideri olduğu Medine Site devleti, farklı dinleri ve yasaları izleyen
gruplara özerk bölgeler vererek federal laik bir düzenin örneğini oluşturdu.
Kuran'ı anayasa olarak kabul eden müslümanlar ile diğer yasaları izleyenler
arasındaki ilişkiler aralarında imzalanan ortak bir yasaya göre belirlenir.
Bak 10:99; 18:29; 88:21-22.
257. ALLAH inananların
egemeni ve dostudur; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkar
edenlerin dostları ise azgın kişilerdir; onları aydınlıktan karanlığa
çıkarır. Onlar ateş halkıdır, onlar orada sürekli kalıcıdır.
İbrahim Kralla Tartışıyor
258. ALLAH kendisine hükümdarlık verdiği halde, İbrahim ile Rabbi hakkında tartışan dikkatini çekmedi mi? İbrahim, "Benim Rabbim O'dur ki yaşatır ve öldürür," deyince, "Ben de yaşatır ve öldürürüm," demişti. İbrahim, "ALLAH güneşi doğudan getiriyor. Sen de batıdan getirsene," deyince inkarcı adam şaşırıp kalmıştı. ALLAH zalim toplumu doğruya iletmez.*[67]
[67]
* 2:258 Bu tartışmada İbrahim'in yöntemi ilgi çekicidir.
Kralın, "Ben de yaşatır öldürürüm" biçimindeki demagojisini tartışmayarak
bir başka soruya geçiyor. Bak 13:15.
İnancı Güçlendirici Kanıtlar
259. Yahut şu kimse gibisi de (dikkatini çekmedi mi?)... Altı üstüne gelmiş yıkıntı bir kasabaya uğrar ve "ALLAH bunu ölümünden sonra nasıl diriltebilir," der. Bunun üzerine ALLAH onu yüz sene ölü bıraktıktan sonra diriltti. "Burada ne kadar kaldın," dedi. "Bir gün yahut günün bir parçası kadar kaldım," dedi. "Hayır, sen yüz yıl kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak hala bozulmamış. Eşeğine de bak. Seni halk için bir delil yaptık.*15[68] Kemiklere dikkat et, onları nasıl üstüste koyuyor, sonra onlara nasıl da et giydiriyoruz." Durum kendisine aydınlanınca, "Artık ALLAH'ın her şeye gücü yettiğini biliyorum," dedi.
[68]
* 2:259 Bak: 18:19-25.
260. İbrahim, "Rabbim, ölüleri
nasıl dirilttiğini bana göster," demişti. "Yoksa inanmıyor musun," dedi.
"Evet; ancak kalbimi güçlendirmesi için.," dedi. "Dört kuş al ve onları
iyice incele (farklı özelliklerini tanı). Sonra her bir dağın üzerine
onlardan bir parça yerleştir. Daha sonra onları çağır. Sana hemen
gelecekler. Bilesin ki ALLAH Güçlüdür, Bilgedir ," dedi.*[69]
[69]
* 2:260 "Benim mucizeye ihtiyacım yok" diyerek Kuran'ın
matematiksel mucizesini görmek istemeyen sözde müslümanlar İbrahim'den daha
mı güçlü bir imana sahipler? Bak 60:4.
En İyi Yatırım
261. Paralarını ALLAH yolunda harcayanların örneği, herbirinde yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumuna benzer. ALLAH dileyene katlayarak verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.
262. Paralarını ALLAH yolunda harcadıktan sonra iyiliklerini başa kakıp eziyet etmeyenler için Rab'leri katında ödülleri vardır. Onlara korku ve üzüntü yok.
263. Güzel bir söz ve hoşgörü, peşinden onur kırıcı davranışlar getiren bir yardımdan daha hayırlıdır. ALLAH Zengindir, Şefkatlidir.
264. İnananlar! ALLAH'a ve ahiret gününe inanmadığı halde halka gösteriş için yardımda bulunan kişi gibi yardımlarınızı başa kakmakla ve eziyet etmekle boşa çıkarmayın. Bu tip davranışın örneği, üzerinde toz toprak biriken bir kayaya benzer ki şiddetli bir sağanak onu çıplak bırakır. Yaptıklarından hiç bir şey kazanamazlar. ALLAH inkarcı toplumu doğruya iletmez.
Yardım ve Kalitesi
265. ALLAH'ın rızasını kazanmak istedikleri ve buna ikna oldukları için paralarını harcayanların örneği, bol yağmur aldığında iki kat ürün veren, bol yağmur almasa bile çisintiyle yetinen yüksek verimli bir bahçe örneği gibidir. ALLAH yaptıklarınızı görmektedir.
266. Biriniz ister mi ki, altından ırmaklar akan, her çeşit meyveyi içeren hurma ve üzüm bahçelerine ve küçük çocuklara sahip olsun da, kendisine yaşlılık bahçesine de ateşli bir kasırga vursun yakıp kül etsin. Düşünmeniz için ALLAH size ayetlerini böyle açıklar.
267. İnananlar, kazandıklarınızdan ve sizin için yerden çıkardığımız nimetlerden yardım olarak verin. Size verilse, ancak gözünüz kapalı olarak kabul edebileceğiniz kötü mallarınızı yardım olarak vermeye kalkmayın. Bilin ki ALLAH Zengindir, Övgüye layıktır.
268. Şeytan size fakirliği söz verir ve kötülüğü emreder. ALLAH ise kendi tarafından sizin için bağışlama ve lütuf söz verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.
Bilgelik: Büyük Nimet
269. Bilgeliği dilediğine verir. Kime bilgelik verilmişse ona çok büyük iyilik yapılmıştır. Düşünce sahiplerinden başkası öğüt almaz.
270. ALLAH ettiğiniz her ekonomik yardımı, adadığınız her adağı bilir. Zalimlerin yardımcısı yoktur.
Yaptığınız Her İyilik Değerlendirilir
271. Yardımlarınızı açıklasanız, ne güzel. Ancak onları gizleyerek muhtaçlara verseniz daha iyidir ve bu bazı günahlarınızı örter. ALLAH yaptığınızı haber alır.
272. Onları doğruya iletmek sana düşmez. Ancak ALLAH dilediğini doğruya iletir.*[70] Muhtaçlara ettiğiniz her iyilik kendi yararınızadır. Yardımlarınız yalnız ALLAH için olmalı. Yaptığınız her iyiliğin karşılığı size eksiksiz ödenecektir. Haksızlığa uğratılmayacaksınız.
[70]*
Bak 57:22-23.
273. ALLAH yolundaki
çalışmasından ötürü özgürlükleri kısıtlanarak göç etme imkanından yoksun
bırakılmış ihtiyaç sahiplerine verin. Onları tanımayanlar, onurlu
tavırlarından ötürü onları zengin sanır. Onları yüzlerinden tanırsın.
Halktan yardım dilenmezler. Ettiğiniz her iyiliği ALLAH bilir.
274. Paralarını gece ve gündüz gizli ve açık yardım için verenlerin ödülü Rab'lerinin yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmezler.
Tefecilik Yapmayın*[71]
[71]
* 2:275-281 "Yüksek" faizin ekonomi için sağlıksız
olduğu bilinen bir gerçektir. Kuran'ın yasakladığı faiz, daha doğrusu
tefecilik, iş yapma ve geliştirme amacıyla serbest piyasada alınan borçlar
konusunda olmayıp zaruri ihtiyaçlara harcanmak amacıyla bireyler tarafından
alınan borçlarla ilişkilidir. Daha önceki ve sonraki ayetlerle birlikte
değerlendirildiğinde burada kınanan tefeciliğin banka faiziyle bir ilişkisi
olmadığı anlaşılır. Serbest piyasa ekonomisi paranın değerini belirler.
Kuran ayetleri bu konuyu ticaret ve kar bağlamında değil zekat ve sadaka
bağlamında işler. Bireylerin zaruri ihtiyaçlarını sömürenler, tefeciliği
ticaret diye savunur. Bak 3:130; 4:161.
275. Tefecilikle para
yiyenler, şeytanın çarptığı kimse gibi ayağa kalkarlar. Bu, onların,
"Tefecilik alışveriş gibidir," demelerinden ötürüdür. Halbuki ALLAH
alışverişi helal, tefeciliği ise haram kıldı. Kime Rabbinden bir öğüt gelir
de vazgeçerse, geçmişte kazandıklarını tutabilir; işi de ALLAH'a
kalmıştır. Devam edenler ise cehennem halkıdır ve orada sürekli kalırlar.
276. ALLAH tefeciliği mahkum eder, karşılıksız yardımı destekler. ALLAH hiçbir günahkar nankörü sevmez.
277. İnanıp erdemli bir hayat sürerek namazı gözetenlerin ve zekatı verenlerin ödülleri Rab'leri katındadır. Onlar için korku yoktur ve onlar üzülmezler.
278. Ey inananlar, gerçekten inanıyorsanız ALLAH'ı dinleyin ve her çeşit tefecilik kalıntısını terkedin.
279. Böyle yapmazsanız ALLAH'tan ve elçisinden bir savaş bekleyin. Tevbe ederseniz anaparanız yine sizindir. Ne haksızlık edin ne de haksızlığa uğrayın.
280. (Borçlu) darlık içinde ise, bir kolaylığa çıkıncaya kadar beklemek gerekir. Borcu karşılıksız yardım olarak bağışlarsanız sizin için daha iyidir, bir bilseniz.
281. ALLAH'a döndürüleceğiniz günden sakının. Herkese kazandığının karşılığı haksızlık edilmeden ödenecek.
Finansal İşlemlerinizi Kaydediniz
282. İnananlar! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın. Sizden bir yazıcı onu adaletle yazsın. Yazıcı, ALLAH'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borçlanan kişi de dikte ettirsin. Rabbi olan ALLAH'tan korksun, onda sahtekarlık yapmasın. Borçlanan kişi aklı ermez, veya çaresiz, ya da dikte etmekten aciz ise velisi adaletle yazdırmalı. Erkeklerinizden iki şahit te tanıklık etsin. İki erkek şahit bulamazsanız dilediğiniz şahitlerden bir erkek ve iki kadın seçiniz ki kadınlardan biri yanıldığında diğeri ona hatırlatsın.*16[72] Şahitler, çağrıldıkları vakit çekinmesin. Az olsun, çok olsun, ödeme tarihi ile birlikte onu yazmaktan üşenmeyin. Bu, ALLAH katında daha adaletli, tanıklık açısından daha sağlam ve kuşkulanmamanız için daha uygundur. Yalnız, ticaret peşin olursa onu yazmamanızda bir sakınca yok. Alışveriş yaptığınızda tanıklarınız bulunsun. Yazana da tanığa da zarar verilmesin. Aksi halde kendinize kötülük edersiniz. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH size öğretiyor. ALLAH herşeyi bilir.
[72]
* 2:282 Bu tanıklık uygulaması sadece alışveriştedir. Bu
ayetten, kadının zeka, hafıza veya güvenilirlik açısından erkeklerden aşağı
olduğu çıkarılamaz (24:6-9; 3:195).
Hadislere dayanan bu yorum diğer ayetlerle çelişir. Bir erkek yerine iki
kadının tanıklığı, erkek ve kadının İslam toplumu içinde genelde öğütlenen
rollerinin istatistiksel yansımasından ibarettir. Kadınların erkeklerden
daha çok çocuk yetiştirme ve ev işleriyle meşgul olması ister istemez
istatistiksel olarak onları finansal işlemler konusunda erkeklerden daha az
bir deneyime sahip olmalarına yol açar. Günümüzün ileri kayit ve belgeleme
teknolojisi ve çokdetaylı yazılmış kontratlar yazılı belgelere ek olarak
sözlü tanıklığa olan gereksinimi alabildiğine azaltmış bulunuyor.
283. Yolculukta olup bir
yazıcı bulamasanız, ödemeyi garantileyecek bir senet veya makbuz gönderin.
Birbirinize bu şekilde güvenirseniz, senedin sahibi ödemeyi zamanında yapsın
ve Rabbi olan ALLAH'ı saysın. Tanıklığı gizlemeyin. Kim gizlerse
kalbi günahkardır. ALLAH tüm yaptıklarınızı bilir.
284. Yerde ve göklerde olanlar ALLAH'ındır. İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de ALLAH sizi ondan sorumlu tutar. Dilediğini bağışlar, dilediğini cezalandırır. ALLAH herşeye gücü yetendir.
Tanrı'nın Elçileri Arasında Ayırım Yapmayınız
285. Elçi, Rabbinden kendisine indirilene inandı, inananlar da... Hepsi, ALLAH'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanırlar: "Elçilerinin hiçbirisi arasında ayırım yapmayız."*17[73] Derler ki: "İşittik ve uyduk. Rabbimiz bizi bağışla; dönüş sanadır."
[73]
* 2:285 Hıristiyanlar gibi müslümanlar da elçilerini diğer
elçilerle üstünlük yarışına sokarak Kuran ile çelişen iddialarda
bulunmuşlardır. Peygamber Muhammed'in diğer peygamberlerden üstün olduğunu
desteklemek için yüzlerce hadis ve mucize uydurulmuştur. Örneğin tüm evrenin
Muhammed için yaratıldığı palavrası (levlake levlake lema khalaktul eflake)
"hadis-i kudsi" diye Tanrı'ya yakıştırılmıştır. Muhammed peygambere iftira
edilen "cinsel mucizeler" ise onu sex manyağı olarak tanıtmaktadır. Buhari
başta olmak üzere "sahih hadis kitapları" Muhammed peygamberin sex hayatıyla
ilgili iğrenç abartmalarla doludur. Kendi sex fantazilerini peygambere
yakıştırdıkları yalanlarla kutsallaştıran dinadamları yaptıklarınnı hesabını
verecektir (6:112).
Biricik Mevlamız (Mevlana)
286. ALLAH kişiye ancak kapasitesi kadar yükler. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına, kazandığı kötülükse kendi zararınadır. "Rabbimiz, unutur yahut yanılırsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize ağır sorumluluk yükleme! Rabbimiz, gücümüzün yetmeyeceği şeyleri bize yükletme! Bizi hoşgör, bizi bağışla ve bize acı! Sensin bizim mevlamız (efendimiz ve egemenimiz).*[74] İnkarcılar topluluğuna karşı bize yardım et!
[74] * 2:286 "Mevla" (egemen / koruyucu / efendi) kelimesi Kuran'da 18 kez geçmekte ve bunlardan 13 tanesi Tanrı için kullanılır (2:286; 3:150; 6:62; 8:40; 9:51; 10:30; 22:78; 47:11; 66:2, 4; ); geri kalan 5 tanesi de Tanrı'dan başkaları için putperestlerin bir yakıştırması olarak veya olumsuz anlamda kullanılır (16:76; 22:13; 44:41; 57:15). Kuran'da sadece Tanrı için kullanılan "Mevlana (Bizim dostumuz / egemenimiz / koruyucumuz)" ifadesi, halk tarafından din adamlarına yakıştırılmıştır. Hatta Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde din adamları, bu ayete rağmen kendilerini, dinsel amaçla, "Mevlana" ünvanıyla anmayı adet haline getirmişlerdir. Bak 6:62; 8:40; 9:31; 9:51; 10:30; 22:13, 78; 34:41; 42:21; 47:11; 66:2, 4. "Veli" (dost / yakın arkadaş) kelimesi ise hem Tanrı için ve hem insanlar için kullanılır. Tanrı müminlerin velisidir ve müminler de birbirlerinin velisidir.