31. LOKMAN SÛRESİ

 


Kur'ân-ı Kerîm'in otuz birinci süresi olup 34 âyetten müteşekkildir. Saffât sûresinden sonra Mekke'de nazil olmuştur.27, 28 ve 29 uncu âyetleri Medenîdir. Hazreti Peygamber Medine ye hicret ettiği zaman, bazı Yahudi hahamları ona, "size ilimden pek az şey verildi" (İsra sûresi, 85) diyormuşsun. Bu sözünle bizi mı kastediyorsun, yoksa kendi kavmini mi? diye sormuşlar, Hazreti Peygamberde, "hepinizi kastediyorum" cevabım vermişti. Yahudilerin, "sen de çok iyi biliyorsun ki, bize Tevrat verildi. Onun içinde her şeyin beyanı var" demeleri üzerine de. Hazreti Peygamber, "bu, Allah'ın ilmine göre çok azdır" buyurmuş, bundan sonra da, yukarıda işaret ettiğimiz Lokman sûresinin Medenî ayetleri kendisine indirilmiştir. Lokman sûresi ise, Mekke'de Kureyş'in Hazreti Peygambere Lokman ve oğlunun kıssasını sormaları üzerine nazil olmuştur.


Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

 

1-        Elif. Lâm. Mîm.
2-4- Bunlar, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve âhirete de yakînen inanan iyi davranışlı kimseler için hidayet ve rahmet olan hikmetli kitabın âyetleridir.
5-         Bu kimseler, Rablarından gelen bir hidayet üzerindedirler; kurtuluşa erecek olanlar da onlardır.
6-         İnsanlar arasında, başkalarını bilgisizce Allahın yolundan saptırmak ve onu alaya almak için boş sözleri satın alanlar bulunmaktadır. İşte bunlar için alçaltıcı bir azâb vardır.
7-         Âyetlerimiz ona okunduğu zaman, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış da okunanı hiç işitmemiş gibi büyüklenerek sırt çevirir, işle ona da acı azabı haber ver.
8-         iman edenler ve sâlih amel işleyenler için nimet cennetleri vardır.
9-         Allah'ın hak va'di olarak orada daimîdirler. Allah, dâima gâlibtir; hikmet sahibidir.
10-       Gördüğünüz gibi, gökleri direksiz yaratmış, sizi sarsmasın diye de, yeryüzüne sabit dağlar atmış ve orada her çeşit hayvanı yaymıştır. Gökten bir su indirip. orada her güzel çifti bitirmişizdir.
11-       Bu, Allah'ın yarattıklarıdır. Şimdi (ilâh deyip şirk koştuğu-nuz) Allah'tan başkasının neler yarattığını bana gösterin. Fakat hayır, gösteremezler. Zâlimler, apaçık bir sapıklık içindedirler.
12-       Allah'a şükret diye Lokman'a hikmet vermiştik. Zira kim şükrederse, kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse, elbette Allah onun şükründen müstağnidir; hamdolunmaya layıktır.
13-       Lokman, oğluna nasihat ederek demişti ki: "Ey oğulcuğum! Allah'a sakın şirk koşma; zira şirk en büyük zulümdür."
14-       Biz insana, ana ve babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Anası onu kamında, giderek artan bir güçlükle taşımıştır. Memeden ayrılması iki yılda olur. Bu itibarla insana, "bana ve ana-babana şükret. Dönüş banadır" diye tavsiye etmişizdir.
15-       Eğer ana-baba, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dünya işlerinde onlara iyilik üzere muamele et. Bana yönelen kimsenin yoluna uy; sonra dönüşünüz yine banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
16-       "Ey oğulcuğum! Yaptığın şey, bir hardal tanesi ağırlığında da olsa, ister bir kaya içinde bulunsun, ister göklerde veya yerin içinde olsun, Allah onu getirir. Şüphesiz Allah, Latîf'tir: her şeyden haberdârdır."
17-       "Ey oğulcuğum! Namazı dosdoğru kıl; iyiliği emret; kötülükten menet; başına gelene de sabret. Bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir."
18-       "Büyüklenerek yüzünü insanlardan çevirme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Muhakkak ki Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez."
19-       "Yürüyüşünde mutedil ,pl; sesini de kıs; zira seslerin en çirkini muhakkak ki eşeklerin sesidir."
20-       Hiç görmüyor musunuz, Allah, göklerde ve yerde olan her şeyi sizin emrinize vermiş, açık ve gizli bütün nimetlerini size ihsan etmiş? Buna rağmen insanlar arasında Allah'a karşı bilgisiz, delilsiz ve aydınlatıcı kitapsız mücadele eûen kimseler vardır.
21-       Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı onlara uyacaklar?
22-       Kim itaatkâr davranarak işini Allah'a bırakırsa, en sağlam kulpa yapışmış olur. Zaten işlerin akıbeti de, Allah'a varır.
23-       (Ey Muhammed !) Kim de inkâr ederse, onun inkârı, sakın seni üzmesin; zira onların dönüşü bizedir. İşte o zaman, yaptıklarını onlara haber vereceğiz. Şüphesiz Allah, kalblerde olanı hakkıyla bilendir.
24-      Dünyada onları az bir süre faydalandırırız; sonra da ağır bir azaba onları mecbur bırakırız.
25-       Eğer onlara, gökleri ve yeri kimin yarattığını sorarsanız, muhakkak ki "Allah" diyeceklerdir. (Ey Muhammed!) De ki: "Hamd Allah'a mahsustur"; fakat onların çoğu bilmez.
26-       Göklerde ve yerde olan her şey Allah'a aittir. Allah, her şeyden müstağnidir; hamd olunmaya lâyıktır.
27-       Yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa, yedi denizin yardım ettiği denizle' de mürekkep olup onunla yazılsa, Allah'ın kelimeleri yine de tükenmez. Şüphesiz Allah dâima gâlibtir; hikmet sahibidir.
28-       Sizin yaratılmanız ve yeniden diriltilmeniz, ancak tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. Şüphe yoktur ki Allah, her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
29-       Hiç görmüyor musun, Allah, geceyi gündüze katıyor, gündüzü de geceye katıyor. Güneşi ve ayı emre âmâde kılmış. Her biri belirli bir vakte doğru akıp gidiyor. Allah, şüphesiz yaptıklarınızdan haberdârdır.
30-       Bu, şüphesiz Allah'ın hak, O'ndan başka yalvardıkları şeylerin ise, bâtıl olması sebebiyledir. Allah; çok yüce olan, çok büyük olan işte O'dur.
31-       Size delillerini göstermek için, gemilerin denizde Allah'ın nimetiyle gittiğini hiç görmüyor musun? Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden kimseler için ibretler vardır.
32-       Onları dağlar gibi dalgalar örttüğü zaman, dîni Allah'a hâs kılarak O'na yalvarırlar. Onları karaya çıkarıp kurtarınca, içlerinden bir kısmı doğru yolu tutar. Zaten ayetlerimizi gaddar ve nankör olanlardan başkası inkâr etmez.
33-       Ey insanlar! Rabbınızdan sakının ve babanın çocuğu, çocuğun da babası adına hiçbir şey ödeyemeyeceği o günden korkun. Şurası muhakkaktır ki, Allah'ın va'di haktır. Bu itibarla, dünya hayatı sizi aldatmasın. Şeytan da Allah'a 'güvendirerek sizi kandırmasın.
34-       Kıyamet gününün vakti hakkındaki bilgi, şüphesiz Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır; rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse, hangi yerde öleceğini bilmez Allah, şüphesiz her şeyi hakkıyla bilendir; her şeyden haberdârdır.