MÜDDESSİR
SURESİ
Tefsir
Ayet: 56
56-Bununla
beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Korkulacak da O'dur,
bağışlayacak da.
Allah
(cc) onların hidayete ermelerini dilemedikçe ondan öğüt almazlar.
Allah dilemeyince düşünmezler.
Bu ayette Peygamber (sav) teselli edilmekte ve mübarek kalbi, onu rahatsız
eden, kafirlerin yüz çevirmeleri ve yalanlamalarından rahata kavuşturulmaktadır.
Allah
dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Öğütlerden
ders almak, yüce Allah'ın lütfettiği bir başarıdır;
o bu başarıyı ancak onu hakkeden iyi niyetli kullarına
nasip eder. "Kalpler, yüce Allah'ın parmakları arasındadır",
onları dilediği tarafa çevirir. Eğer kulunun iyi niyetli olduğunu
belirlerse kendisini ibadet etmeye, iyi işler yapmaya yöneltir. Kul, yüce
Allah'ın kendisine yönelik dileğinin ne yönde olduğunu
bilemez. Bu bilgisi kullara kapalı bir "gayb" sırrıdır.
Fakat herkes, Allah'ın kendisinden ne istediğini bilir. Bu konu
kullara açıklanmıştır. Eğer kul, iyi niyetle yükümlülüklerine
sarılırsa yüce Allah onun yardımına koşarak, onu özgür
dileği uyarınca iyiliğe yöneltir.
Bir
kimsenin hidayeti yalnız onun kendi iradesine bağlı değildir.
Ancak Allah (cc) eğer ona bunu nasib ederse olur. Diğer bir ifade
ile burada şu gerçek vurgulanmaktadır: kulun hiçbir eylemi yalnız
onun kendi iradesi ile meydana gelmez. Ancak o fiil Allah (cc)ın
iradesi ile tevafuk ederse gerçekleşir. Kulların diledikleri, yüce
Allah'ın dilediği ile çatışamaz. Onlar yüce Allah'ın
iradesi olmaksızın herhangi bir yönde hareket edemezler. Onlara yönelme
ve hareket gücünü verecek olan O'dur.
Kur'an'ın
Müslümanın zihnine işlemek istediği şey, Allah'ın
dileğinin özgürlüğü ve bütün kulların dileklerini kapsamına
aldığıdır. Amaç kulun bu dileğe içtenlikle yönelmesi,
ona kayıtsız şartsız teslim olmasıdır. Bu islamın
her kalbe yerleştirmek istediği bir gerçektir.
Korkulacak
da O'dur, bağışlayacak da. Yüce allah (cc) azabından
sakınılmaya ve itaat edilmeye layıktır.kendisine inanan ve
itaat eden kimseleri bağışlamaya da layıktır. Ondan
korkmayan ne ahirette ne dünyada hiçbir şeyden korkmaz, korunmaz; ondan
başkası da ne günahları bağışlayabilir, ne
koruyabilir. Onun için her hikmetin başı Allah korkusu, Allah
sevgisidir. Enes İbn Mâlikten rivayet edildiğine göre; Rasûlullah
(s.a.) bu âyeti okuduktan sonra şöyle demiş: Rabbımız
buyuruyor: Ben korkulmaya en çok lâyık olanım.Binâlenaleyh
Benimle beraber bir başka ilâh edinilmesin. Kim, Benimle beraber bir ilâh
kabul etmekten korkarsa; Benim onu bağışlamama lâyık olur.
Bir kimse ne kadar isyankarlıkta bulunmuş ve ne kadar günah işlemiş
olursa olsun, bunlardan vazgeçerek Allahın rahmetine sığındığı
an, Allah (cc) onu bağışlar. Bu günahları hiç bir şekilde
affetmeyerek onu cezalandırma gibi bir intikam duygusu taşımaması
ancak ve ancak büyük şan sahibi Allaha yakışır.
Hz.
Hasen'den rivayet edilen bir hadiste, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Yüce Allah buyuruyor ki, kulum bana iki elini kaldırır dua
ederse ben o elleri bağışlamadan geri çevirmekten utanırım.
Melekler: "Ey bizim ilâhımız! O, bağışlanacak
kişilerden değil dediler. Yüce Allah, "fakat korkulacak olan
da, bağışlayacak olan da benim. Şahit olun, ben onu bağışladım."
buyurdu.
Ey
Rabbim; Biz kullarını da o koruduğun, bağışlamana
erdirdiğin kulların arasına kat. Sensin koruyacak, sensin bağışlayacak.
(amin).
|