SAHABE DEVRİNDE TEFSİR.. 2

a) Abdullah b. Mes'ûd ve Tefsirdeki Yeri 2

b) Abdullah b. Abbas ve Tefsirdeki Yeri 2


SAHABE DEVRİNDE TEFSİR

 

Hz. Peygamber'den sonra tefsir sahasında en büyük rolü Saha­be almıştır. Çünkü Sahabe sarsılmaz imânları, hadisleri izlemeleri ve sebeb-i nüzule vakıf olmaları sebebiyle Kur'ân'ı en iyi anlayan topluluk kabul edilmiştir. Yalnız hepsinin Kur'ân'ı anlamada eşit seviyede olmadıkları da gözlenmiştir. Sahabenin bilgi ve kültür yapısıyla Arap dil ve edebiyatına vâkıf olma hususundaki yetişkinlik dereceleri, ayrıca Hz. Peygamber'in yanında devamlı bulunma veya bulunmama durumları böyle bir anlayış farklılığını zorunlu kılmıştır.

Sahabe, Kur'ân âyetlerinin izahını ya Hz. peygamber'den işitmek suretiyle ya da içtihatlarıyla yapmışlardır. Bu arada diğer ilâhî kitap­lara ye Ehl-i Kitâb'a da müracaat etmişlerdir. Çoğunlukla âyetlerin sebeb-i nüzullerini anlatmak suretiyle tefsir yapmışlardır. İçtihatla yaptıkları tefsirde dil ve din yönü ağırlık kazanmıştır. Âyetteki müşkili halletmek için farklı metodlar takib .ederek farklı görüşleri ortaya koymuşlardır.[1]

Sahabe arasında tefsir alanında ün kazanan şu kişileri sayabi­liriz:

a- Ali b. Ebî Tâlib (40/660)

b- Abdullah b. Mes'ûd (32/652)

c- Ubeyb. Ka'b (19/640)

d- Abdullah b. Abbas (68/687)

e- Ebû Musa'l-Eş'arî (44/664)

f- Zeyd b. Sabit (45/665)

g- Abdullah b. Zübeyr (73/692)

Şimdi bunlardan Abdullah b. Mes'ûd ve Abdullah b. Abbas'm tefsirdeki yerini kısaca belirlememizde fayda vardır:

 

a) Abdullah b. Mes'ûd ve Tefsirdeki Yeri

 

Ebû Abdirrahmân Abdullah b. Mes'ûd'un doğumu ve İslâm'dan önceki hayatı hakkında fazla bilgiye sahip değiliz. Hz. Peygamber'in gece gündüz yanından ayrılmamaya gayret eden îbn Mes'ûd tefsirde İbnAbbas'tan sonra ilk akla gelen sahâbîdir. Hz. Peygamber'in yanına izinsiz olarak girebilme müsaadesi olan tek sahâbî olması hasebiyle bir çok âyetlerin tefsirini Peygamber'den işitmiştir. Peygamber'den işitmediği âyetleri de kendi görüşü ile izah etmeye çalışmıştır. Ufak tefek bir bünyeye sahip olan îbn Mes'ûd İslâm dininin yayılması için bütün savaşlara katılmıştır. Hz. Ömer'in hilâfeti sırasında Küfe şehrine tayin edilmiş, orada kadılık ve Beytü'I-Mâl Memurluğu yap­mıştır. Hz. Osman devrinde ise yine Kûfe'de Kur'ân-ı Kerîm okutucu-luğu yaparak, ilim-irfan dağıtmış, Medine'de vefat etmiştir (32/652).[2]

İbn Mes'ûd, dirayete önem veren Irak Tefsir Ekolünün temellerini atmıştır. Sahabe arasında Kur'ân hafızlarının en önde gelenlerinden biridir. Kendine izafe edilen bir mushafı vardır. Bu mushafın sûrelerinin tertibi, İmâm Mushaftaki tertipten biraz farklıdır. Ayrıca bazı kelimelerin yazılışlarında da özellikler görülür. Yine bu nüshada tefsir kabilinden bazı ilâveler de bulunmaktadır.

Sıhhatine itimad edebilecekleri bir hadis bulamadıkları zaman re'y ve kıyas'a müracaat eden sahâbîlerin öncüsü durumunda olan îbn Mes'ûd, Irak Tefsir Okulunu kurarken, aralarında Alkame, Mesruk, eş-Şa'bî, el-Hasenü'1-Basrî, Katâde ve Said b. Cübeyr'in de bulunduğu kişiler bu ekolün takipçisi olmuşlardır.

îbn Mes'ûd'un tefsir Kaynaklarını, metodunu ve tefsir örneklerini Taberî'de bol miktarda bulabilmek mümkündür.

 

b) Abdullah b. Abbas ve Tefsirdeki Yeri

 

İlk Müfessir, muhaddis ve fakîhlerden olan îbn Abbas, Hz. Pey­gamber'in amcasının oğludur. Peygamber'in yanında yetişmiş, O'nun söz ve davranışlarına yakından tanık olmuştur. 1660 hadis rivayet etmiştir. Devrinin siyâsî olayları içinde de önemli rol almış, Tâifte vefat etmiştir. Cenaze namazım kıldıran Muhammed b. el-Hanefiyye namazdan sonra yaptığı konuşmada "İşte şimdi İlmin binası göçtü." diyerek gözleri yaşarmış, halkı derin hüzne boğmuştur. îbn Abbas, siyâsî faaliyetlerinden çok, ilmî sahadaki derinliğiyle ün yapmıştır. Ona "Ümmetin âlimi (Hibrü'1-Ümme)" ünvânı verilmiştir. Hz. Peygam­ber onunla yalandan ilgilenmiş ve bir gün kucağına alarak "Allah'ım, ona Ki t ab'ı ve tefsirini öğret." diye duâ etmiştir. Tefsirdeki üstün başarısından dolayı kendisine "Tercümânü'l-Kur’an" unvanı da verilmiştir. Tefsir hakkında İbn Abbas'tan rivayet edilen en eski metin "SahifetüAli b. Ebî Talhd' adıyla anılan nüshadır. Bu nüshanın tam metni zamanımıza kadar korunamamıştır. Fakat çeşitli hadis ve tefsir kitaplarında kayrıak rivayet olarak yer almıştır. Ayrıca Kamus sahibi Firüzâbâdî (816/1413), îbn Abbas'a dayandırılan rivayetlerden bir bölümünü "Tenvîrul-Mikbâs min Tefsiri İbn Abbasi* adıyla topla­mıştır. Tefsirin çeşitli yerlerde basımı gerçekleşmiştir.

Bu arada hadis kitaplarında tefsirle ilgili İbn Abbas'a nisbet edilen rivayetleri içine alan "Tefsiru İbn Abbasi1 adlı eser Abdülaziz b. Abdillah Hamîdî tarafından telif edilerek iki cild halinde neşredil­miştir.

îbn Abbas, hadis ve tefsirdeki derinliği kadar, fıkıhta da büyük bilgin sayılmıştır. Bir çok fıkhı mes'leleri çözmüştür. Öyle ki Hz. Ömer, karşılaştığı zor fıkıh mes'elelerinin çözümü için onu çağırma ihtiyacını duyar, başkalarını çağırmazdı. Bir çok Sahâbînin başvuru kaynağı olan İbn Abbas, ilmî hüviyetinden dolayı kendisine verilen unvanlara lâyık olmuş, gerçek bir İlim Denizi idi.[3]

 



[1] Sahabe ve tefsirdeki metodlanyle ilgili ayrıntı için bkz. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve'l-Müfessinın, 1/57-59; Cerrahoglu, Tefsir Usûlü, 234-236 ; Tefsir Tarihi, 1/69-75, 86-90.

[2] îbn Mes'ûd'un hayatı ve Tefsiriyle İlgili geniş bilgi için bkz. îbn Sa'd, Tabakât, 3/150 ; el-İsâbe, 2/360-362 ; Ûsdü'l-Ğabe, 3/256 ; îbn Kuteybe, el-Maarif, Mısır, 1353/1935, 109-110 ; Gaye, 1/458-459 ; Alam, 4/280; Hüseyin Küçükkalay, Abdullah b. Mes'ut ve Tefsir Ilmin'deki Yeri, Konya, 1971 ; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 236-239 ; Tefsir Tarihi, 1/90-103.

[3] Abdullah b. Abbas ve hayatıyla ilgili ayrıntı için bkz. Ibn Sa'd, Tabakât, 2/365/372 ; Buhâri, Sahih, ilim, 17 ; Vudû, 10 ; Mes'ûdi, Ebu'l-Hascn Ali b. Huseyn, Murûcu'z-Zeheb, Beyrut, 1384-1385/1964-1965, 2/364 ; 3/60-62 ; İbn Kayyım, îlamü'l-Muvakkıîn, Kahire, 1374/1955, 1/12 ; Üsdû'l-Ğabe, 3/290-294 ; el-Bidâye, 7/323 ; 8/295-307 ; Tezkiretü'l-Hujfâz, 1/40 ; Miftâhu's-Seade, 2/64-66 ; Keşfuzzunûn, 1/429 ; Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve'l-Müfessirûn, 1/65-83; İslâm Ansiklopedisi, 1/76-79 ; Ali Turgut, K. Kerîm Ansiklopedisi, 2/155.