Mekke'de nâzü olmuştur, 46 âyettir.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adiyle[1]
1, 2, 3, 4, 5 (Kâfirlerin canlarını) şiddetle alan Melekler hakkı için, (mü'minlerin canlarını) kolaylıkla ve tatlılıkla çıkaran Melekler hakkı için, (havada) yüzen Melekler hakkı için, me'mûr oldukları işte birbirini geçen Melekler hakkı için (dünyânın) işi (ni) tedbîr eden Melekler hakkı için (ba's, hesâb ve ceza göreceksiniz.) [2]
6 7 8 9 (O gün, sarsan sarsacak. Ardından bir sarsıntı daha olacak.' (Korkudan) o gün yürekler yerinden oynayacak. Gözleri zilletle eğilecek. ) [3]
10, 11 (İstihza ederek) onlar derler ki: «Biz, ölümümüzden sonra eski hâle (hayâta) döndürülür müyüz? Çürümüş kemik olduktan sonra ba'solunur muyuz?) [4]
12 ( hâlde bu (sahîh ise) husrânlı bir dönüş!» dediler. ) [5]
13, 14 (Fakat o (Allah Teâlâ'ya güç değildir! O son nefha) sert bir haykırıştan ibarettir. Akabinde hepsini uyanmış, yeryüzünde görürsün. ) [6]
15 (Sana Musa'nın kıssası erişti mi? ) [7]
16, 17, 18, 19 (Hani Rabbi O'na, o mukaddes vâdîde, Tûvâ'-da nida etmişti, Fir'avn'a git! Zîrâ o, pek azdı. De ki: «(Allah Teâlâ'nin vahdâniyyetini ikrarla, şirk ve isyandan) temizlenmeye meyil (ve rağbet) in var mı? Seni, Rabbine (O'nu tanımaya) irşâd edeyim de (ikaabmdan) korkasın.» demişti. ) [8]
20,21,22,23, 24 (Mûsâ, ona o büyük mu'cizeyi (asa veya mu'cızesS) gösterdi. Fakat o, onu tekzîb ve Allah Teâlâ'ya çevirdi de işi ibtâle çalıştı. Nihayet (kavmini, en büyük Habbinizim (benim fevkimde Rab yoktur)» dedi. )
Ba'zılarma göre ma'nâ şöyledir: «Putlar da rableridir. Ama Ben, onların da sizin de Rabbinizim.» [9]
25 (Bunun üzerine, Allah Teâlâ da onu Âhirette ve dünyâda azâbiyle yakalayıverdi. ) [10]
26 (Şübhesiz ki, bunda Allah Teâlâ'dan korkacaklar için bir ibret vardır.) [11]
27, 28, 29, 30, 31, 32, 33 (Ey dirilmeyi inkâr edenler! Düşünün) yaratılışça, siz mi daha güçlüsünüz, yoksa sema mı? Allah, onu bina etti. Boyuna O, irtifa verdi. Tesviye eyledi. Gecesini O, kararttı. Gündüzünü (Güneş'in ışığı ile) aydınlattı. Sonra yeri (süknâ için) O, yayıp döşedi. Oradan suyunu ve mer'asmı çıkardı. Dağlarını sabit kıldı. Bunlar hep sizin ve davarlarınızın intifâı, yaşaması içindir, [12]
34, 35, 36 (Fakat o büyük dâhiye (tâmmetülkübrâ = Kıyamet) geldiği zaman, o gün, insan neye çalıştığını (dünyâda hayır ve şer işleyip de, gafletinin ifratından veya aradan uzun zaman geçmiş olmasından unuttuğu, amelleri tedvin edilmiş defterlerde görür) iyice anlar. Cehennem de, her görecek kimseye apaçık gösterilir. (Onu görmeyen kalmaz. Sevâb ve ikaab tahakkuk eder.) [13]
37, 38, 39 (Kim tuğyan etmiş de kâfir olmuş, (şehvetlerine uyarak) dünyâ hayâtını (Âhiret'e) tercih eylemişse, elbette onun karargâhı Cehennem'dîr. ) [14]
40, 41 (Fakat kim de Allah Teâlâ'nın huzurunda (suçlu) durmaktan korkup da, nefsini süflî heveslerden alıkoymuşsa, elbette onun da menzili, karargâhı Cennettir. ) [15]
42, 43, 44, 45, 46 (Sana Kıyâmet'i, onun ne zaman olacağını sorarlar. Sen, onlara onu zikirden ve vaktini tebyînden bir şey bilmezsin. Onun nihayet (ilm)i Rabbine âiddir. Sen ancak, ondan korku duyacakların bir uyarıcısısın. Onlar, onu (Kıyâmet'i) görecekleri gün (dünyâda, yâhûd kabirlerinde) sanki ancak bir akşam veya bir kuşluk vakti kadar kaldıklarını sanacaklar.) [16]
[1] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/411.
[2] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/411.
[3] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/411.
[4] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/412.
[5] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/412.
[6] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/412.
[7] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/412.
[8] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/412.
[9] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/413.
[10] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/413.
[11] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/413.
[12] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/413.
[13] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/414.
[14] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/414.
[15] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/414.
[16] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/415.