Mekke'de nazil olmuştur, 11 âyettir.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adiyle[1]
1, 2, 3, 4, 5 (Kuşluk vakti hakkı için, karanlığı sükûn ve istikrar bulan gece hakkı için, Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı. Elbette Âhiret sana dünyâdan (yâhûd işlerinin sonu başlangıcından) hayırlıdır. İleride Rabbin sana ihsan edecek, sen de razı olacaksın. )
Bu âyetten muradı Âhirette, Peygamber (S.A.V)e verilecek hayır ve mükâfatlardır. Âyet-i kerime inince, Peygamberimiz (S.A.V.):
«O hâlde, ümmetimden Cehennem'de bir kişi kaldığı müddetçe, ben de razı oldum, demem.» buyurmuştur.
RiVâyet edildiğine göre, birkaç günler vahiy gecikmiş ve Re-sûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz pek üzülmüşlerdi. Sûre-i celîle bunun üzerine nâziJ oldu.
Ba'zı müfessirlere göre; bu âyetlerin inmesine sebeb Yahudilerin, Peygamber (S.A.VJ'e Zülkarneyn'i ve eshâb-ı kehf'i, bir de ruhu sormalarıdır. Güya Resûlüllah (Ş.A.V.):
«Yarın haber veririm.» demiş «İnşâallah» demeyi unutmuş. Bundan dolayı vahiy 12 veya 15 yâhûd 40 gün kesilmiş. Müşrikler, bunu görünce: «MuhammecTi, Rabbi terk etti.» demişler.
Vahyin kesilmesine bir köpek yavrusunun sebeb olduğu da söylenir. Hâne-i SeâcLetlerinde ölü bir köpek yavrusu bulunmuş. O atıldıktan sonra, vahiy tekrar başlamıştır. Vahyin kesilmesine sebeb, bu olduğunu Cebrâü Aleyhisselâm bildirmiş: «Biz, köpek bulunan eve girmeyiz!» demiştir. [2]
6, 7, 8 (Rabbin, seni yetîın bulup da barındırmadı mı? Seni, yolunu kaybetmiş bulup da, yol göstermedi mi? (Hikmet ve şeriat hükümlerini bilmezken, sana Kitab vermedi mi?) Ve seni fakir bulup da zengin kılmadı mı?) [3]
9, 10, 11 (Öyle ise, sakın yetime kahretme! Ve sakın sâ azarlayıp kovma! Ve Rabbin celle şânuhun ni'metini tahdîs eylİ! (Kur'ân hükümlerini insanlara tebliğ et.)
Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur:
«Yetim ağladığı zaman, ağlamasından Arş'ür-rahmân titrer. Allah Teâlâ, meleklerine buyurur Ey Meleklerim! Şu babası toprakta kaybedilmiş olan yetimi ağlatan kimdir? Melekler Yâ îlab! Sen a'lemsin, derler. Allah Teâlâ buyururı Şâhid olun, kim bunu susturur, hoşnûd ederse, Kıyamet Günü, Ben de onu hoşnûd etmeyi taahhüd ediyorum.»
Bu sebebledir ki Hazret-i Ömer (R.A.), bir yetimi gördüğü zaman yaşını siler ve ona birşey verirdi.
Diğer bir hadîs-i şerîfde: Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem; «Ben ve yetime tekeffül eden şu ikisi gibiyiz. Allah azze ve celleden korkarsa.» buyurmuş ve şehâdet parmağı ile orta parmağını göstermiştir.
Bir hadîs-i şerîfde:
«Sâü sözünde gerçekse, reddeden felah bulmaz.» buyurulmuştur. ibrâhîm bin Edhem kaddesallahü sirreh: «Sâiller, ne hoş kimselerdir. Azığımızı Âhiret'e onlar taşırlar.» der. ibrâhîm Nahaî (R.A.) de:
«Sâil, bizim Âhiret postacımızdır. Kapınıza gelir, Ahîret'e, ailenize bir şey gönderecek misiniz? der» demiştir.
Bir hadis-i şerîfde-.
«Ma'rûfun azma şükretmiyen, çoğuna da şükretmez. Ve nâsa şükretmiyen Allah Teâlâ'ya da şükretmez. Allah Teâlâ'mn ni'me-tini tahdîs şükürdür. Ve onu tahdîsin terki küfürdür.» buyurul-muştur.
Vedduhâ Sûresinin ve bunu takîbeden sûrelerin sonlarında tekbîr getirmek sünnettir.
Allahü ekber, demek kifayet eder. Tehlîl ile beraber, tahmîdi de ilâve ederek: «Allahü ekber, la ilahe illallâhü vallâhü ekber, ve Hllâhilharad.» de denilir. [4]
[1] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/456.
[2] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/456-457.
[3] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/457.
[4] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/457-458.