Medine'de nazil olmuştur, 5 âyettir.
Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adiyle[1]
1, 2, 3, 4, 5 (De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöken gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen nefescilerin şerrinden ve hasedini izhâr ve muktezâsiyle amel eylediği zaman hasedcinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım. )
«Kul e'ûzü» emriyle başlıyan bu Felak süresiyle bundan sonraki Nâs sûresine «Mu'avvizeteyn» ve İhlâs'la birlikte üçüne «Mu1-avvizât» denilir, ki sığmdırıcı sûreler demektir.
Sinan'da Hazret-i Âişe (R. Anhâ.) 'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz bir rahatsızlık hissettikleri zaman ve her gece yatacakları sırada bu üç sûreyi okuyup ellerine üfleyerek mübarek başlarını ve yüzünden baş-lıyarak aşağıya doğru vücûdlannı mesheyler ve bunu üç defa tekrar buyururlardı.
Mu'avvizeteyn'in ikisinin birlikte indirildiği muhakkak gibi ise de Keşşaf, Beyzâvî ve Ebüssuud'a göre Mekkî mi, Medenî mi oldukları ihtilaflıdır. Râzi, Medenî olduğuna kaaüdir. Ve nüzul sebebi olarak naklettiği rivayetler şunlardır:
1) Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimize Cibril Aleyhisselâm gelmiş ve:
«Sana, cinden bir ifrit bir tuzak kurmak istiyor. Yatağına! yatarken bu İki sûreyi, Mu'avvizeteyni oku.» demiştir.
2) Nazara karşı inzal olundu denilmiştir. Saîd ibn-i Müsey-yeb'den rivayet edildiğine göre: «Kureyş gelin bir açlık riyazeti yapalım da Muhammed'e göz değdirelim, demişler ve riyazete girmişlerdir. Sonra da Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimize gelerek: Ne sağlam bâzûn, ne kuvvetli sırtın, ne güzel yüzün var diye göz değdirmek istemişlerdir. Allah Teâlâ da Mu'avvizeteyn'i inzal buyurmuştur.
3) Zeyd ibn-i Erkam (R.A.)'m rivayetine göre: Hazret-i Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimize, Yahudilerden biri sihir yapmış, bu yüzden bir kaç gün muztarib olmuşlar, şikâyette bulunmuşlardır. Derken Cibril Aleyhisselâm gelmiş ve Sana yahüdîlerden biri sihir yaptı. Falan kuyuda senin için düğümler diye haber vermiştir.
Bu Yahûdinin Lebid ibn-i A'sam olduğu mervidir. Hâdiseyi İbn-i Abbâs (R.A.) şöyle anlatmıştır:
«Peygamber (S.A.V.)'e Yahudilerden bir genç hizmet ederdi. Yahudilerin ısrarı ile Resûlüllah (S.A.V.)'ın baş tarağında kalan bir kılı Lebîd b. A'sam nâmmdaki Yahûdîye vermiş. Lebîd, o kıla onbir düğüm vurmuş. Böylece sihir yaparak onu bir kuyuya bırakmış. Üstüne de bir taş koymuş. Bu sebebten, Peygamberimiz rahatsız oldu: Ve Cebrail Aleyhisselâm iki «Kul Eûzü» sûresi ile gelerek sihrin yerini O'na haber verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (S.A.V.), Hz. Ali (R.A.)'yi oraya gönderdi. Hz. Ali, düğümlü kılı getirince, üzerine on bir âyetten müteşekkil bu iki sûreyi okudu. Her âyeti okudukça bir düğüm çözüldü. Böylece, düğümler bitince Peygamber (S.A.V.) hafifledi ve açıldı.»
Râzi'ye göre; bu rivayet, cumhûr-u müfessirinin kavlidir. [2]