RIYAZET VE NEFSANI ŞEHVET
Ulu Allah (C.C) Hz.Musa,ya (A.S) bildirdi ki:
"Ya Musa! Eger benim sana sözümün, diline, icinden gecenlere ruhunun bedenine,
görme gücünün gözüne ve isitme gücünün kulagina olan yakinligindan daha yakin
olmami istiyorsan Muhammed´e (A.S.A) cok selat-ü selam getir"
Nitekim ulu Allah (C.C) söyle buyurur:
"Herkez yarin ne gönderdigine (Kiyamet günü icin ne amel isledigine) baksin" "
Kur´an-i Kerim / Hasr Suresi 18
Ey insan! Bilmelisin ki, kötülügü israrla emreden nefis, sana Iblis´den daha
düsmandir. Seytan, ancak nefsin heva ve azgin istekleri yolu ile senin üzerinde
baski kurabilir. Nefsin seni asiri amellere ve dayanaksiz kuruntularla
aldatmasin.
Cünkü gamsizlik, gafler, vurdumduymazlik, rehavet düskünlügü, tembellik ve
miskinlik nefsin karakteristik özelliklerindendir. Her zaman egri hedefleri
ileri sürer, onun her seyi kof ve dayaniksizdir.
Ondan hosnut olup dedigine uyarsan mahvolursun, onu bir an kontrol ve hesabindan
kacirirsan batarsin, ona karsi gelmeyi basaramayip arzularina boyun egersen seni
cehenneme götürür. Hayra yöneltilemez belalarin basi, rezilliklerin kaynagi,
seytanin hazinesi, her türlü kötülügün siginagidir. Onu ancak yaraticisi bilir.
Allah (C.C) söyle buyurur:
"Allah´dan korkunuz. Cünkü O, (iyi-kötü) yaptiginiz her seyden haberdardir"
Kur´an-i Kerim / Hasr Suresi 18
Kul, Ahiret hazirligi yolunda kullanip kullanmadigi nokta nazarindan ömrünün
geride kalan kismini degerlendirse, bu düsünme ametiyesi kalb hesabina bir
temizlenme firsati olur.
Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
— "Bir saat düsünmek, bir yillik nafile ve cahilane olarak yapilan) ibadetten
daha hayirlidir"
(Ebu'l - Leys'in Tefsirinden böyle beyan edilmistir.)
Akli basinda olanin geçmis günahlarina tevbe etmesi, Ahirette kendisini kurtarip
saadete ulastiracak seyler üzerine düsünmesi, asiri emelleri gemlemesi, zaman
geçirmeden tevbe etmesi. Allah'i zikretmesi, yasaklardan kaçinmasi, nefsine
kürsi direnme; ve onun azgin arzularina boyun egmememesi gerekir.
Nefis bir puttur, nefsine boyun egen puta tapmis olur. Allah'a ihlasla kul
olanlar. sirf O'na kulluk etmeyi basaranlar, nefislerini yenen kimselerdir.
Rivayet edilir ki. Malik Ibni Dinar (rahimullahu) bir gün Basra çarsisinda
gezinirken gözü incire takisir, cani çeker. Yaninda parasi olmadigi için
ayagindaki terligi çikararak bakkala verir, "karsiliginda bana incir ver* diye
teklif eder. Terligi gözden geçiren bakkal "bu hiç bir sey etmez" der. Malik de
geçer, gider.
Bakkala "bu adami taniyormusun" diye sorarlar, bakkal "hayir" der, ona "bu adam
Malik Ibni Dinar'dir" derler.
Bunun üzerine bakkal bir tabaga incir doldurarak kölesinin basi üzerine
yerlestirir ve "su ilerde yürüyen edam bu incir tabagini senin elinden almayi
kabul ederse seni azad edecegim" der.
Köle Malik'in pesinden kosar, yetisince ona bu incir dolu tabagi benim elimden
almayi kabul buyur der, Malik reddeder. Bunun üzerine köle "Kabul etmen benim
azad edilmemi saglayacakti" der. Malik köleye "senin azad edilmeni saglayacak
ama benim de azaba carpilmamin sebebi olacak"
Kölenin israr etmesi üzerine, Malik ona "incir karsiliginda dinimi satmamaya ve
kiyamet gününe kadar incir yememege yemin ettim" diye karsilik verir.
Yine anlatildigina göre Malik ibni Dinar (rahimullahu) ölümü ile nihayetlenen
son hastaligi sirasinda cani, icine sicak cörek dogranmis bir bardak balli süt
ister, hizmetciistediginiona bulup getirir.
Malik sütü eline alir, bir müddet ona bakar ve "Ey nefs! Otuz sene sabrettin,
simdi bir saat ömrün kaldi" diyerek bardagi yere atar. Böylece nefsinin istegine
karsi direnerek karsi verir.
iste Peygamberlerin, velilerin, dogrularin, halk asiklarinin ve dünyaya
aldanmayanlarin halleri budur.
Süleyman ibni Davud (A.S) "nefisne hakim olan kimse, tek basina bir sehir
fetheden bir komutandan daha kahramandir" der.
Hz.Ali (Kerremellahu vechehu) der ki:"Nefsimle ben, koyun sürüsü ile cobana
benzeriz. Coban sürüyü hangi taraftan birlestirse diger taraftan dagilir.
Nefsini öldüren kimse rahmet kefenine sarilarak seref ve mükafat topragina
gömülür. Bunun tersine kalbini öldüren kimse lanet kefenine sarilarak azab
tapragina gömülür."
Yahya ibni Muaz Er Razi (rahimullahu) der ki, "Allah (C.C)´in emirlerine uyarak
ve nefsinin azgin arzularina karsi koyarak nefsinle cihad eyle." Riyazet, az
uyumak, az konusmak, canlilari incitmemek ve az yemektir.
Cünkü az uyku, irada kararligi saglar, az konusmak, bir cok belalari önler,
canlilari incitmemek insanin amacina ulasmasini kolaylastirir, az uyku nefsin
azgin arzularini öldürür.
Cok yemek kalbi katilastirir, nurunu giderir, hikmetin nuru aclikla bagdasir.
Oburluk, ulu Allah (C.C)´dan uzaklastirir.
Nitekim Peygamberimiz (S.A.V) söyle buyurur:
"Kalblerinizi aclikla aydinlatiniz. Aclik ve susuzlukla nefsinizin azgin
isteklerine karsi koyunuz.
Yine aclikla cennetin kapisina israrla caliniz. Bütün mükafati, Allah (C.C)
yolunda cihad denin mükafatina denktir. Allah (C.C) katinda aclik ve susuzluk
cekmekten daha sevimli bir ibadet yoktur. Karnini tika-basa doldurarak ibadet
lezzetini kaybeden kimse göklerdeki meleküt alemine giremez."
Hz. Ebubekir (R.A.) söyle buyurur. "Allah (C.C)'a ibadet etmenin tadina varayim
diye müslüman oldugumdan beri doyasiya yemedim. Allah'a kavusmak sevki ile
kanasiya içmedim. Çünkü, çok yemek, az ibadete sebep olur, insan çok yiyince
vücudu agirlasir, gözkapaklarina agirlik çöker, azalar gevser. Böyle bir
kimsenin elinden, kendini ne kadar zorlarsa zorlasin, uykudan baska bir sey
gelmez, cöplüge atilmis bir les gibi olur"
Minhacil - Abidin´de böyle denilmistir.
Lokman-i Hakim demisti: "Oglum! Uykuda ve yemekte ölçüyü kaçirma. Çünkü çok
yiyip çok uyuyanlar; Kiyamet gününe, salih amel yönünden eli bos varirlar".
Münyetil - Müthi'de böyle denilmistir.
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
— "Çok yeyip içerek kalbi öldürmeyin. Çünkü çok sulanmis bitkinin kurumasi gibi
oburluk da kalbi öldürür."
Salihlerden biri mideyi, kalbin altinda kaynayan ve buhar kalbi saran bir kazana
benzetir, buharin çoklugu kalbi lekeler, hatta karartir.
Oburluk, anlayis ve bilgi azligina yol acar mide siskinligi, zekâ keskinligini
giderir.
Anlatildigina göre bir gün Yahya Ibni Zekeriyya (A.S.) seytan ile karsilasir.
Iblisin kucaginda bir tomar yular vardir. Hz. Yahya (A.S.) ona "bunlar nedir"
diye sorar. Seytan "bunlar insanogullarini avlamama yarayan azgin nefsî
arzulardin" diye cevap verir.
Hz. Yahya (A.S.) "aralarinda bana alt bir sey var mi" diye sorar. Seytan "hayir
yok, yalniz sen bir gece yemegi fazla kaçirmistin da seni namazdan alakoyduk"
karsiligini verir.
Bunun üzerine Hz. Yahya (A.S.) "öyleyse bundan sonra hiç bir zaman doyasiya
yememeye kesinlikle karar veriyorum" der. Seytan da "o halde ben de bundan sonra
hiç kimseye nasihat vememeye kesin karar veriyorum" karsiligini verir.
Bu durum ömründe bir gece yemeginin ötçüsünü kaçiran içindir, buna karsilik
ömründe bir gece bile acikdigini hissetmeyen ve buna ragmen kendini ibadet
heveslisi sayan kimsenin haline ne dersiniz?!
Yine anlatildigina göre Yahya Bin Hz. Zekeriyya (A.S.) bir keresinde karnini
arpa ekmegi ile fazlaca doyurur, o gece her zamanki zikrini yapamadan uykuya
dalar. Allah (C.C) O'nu vahiy yolu ile söyle azarlar, "ey Yahya! Benim evimden
daha hayirli bir ev mi buldun, yoksa bana yakin olmakton sana daha faydali bir
muhit mi buldun? izzet ve celâlim hakki için, eger Firdevs ile cehennemin her
ikisini yakindan görüp mukayese etsen gözyasi yerine irin aglar ve dikisli
elbise yerine demir giyerdin."