Cenâb-ı Hakk'ın peygamberleri ve kitapları vasıtasıyla kullarının uymak zorunda olduğunu bildirdiği İlâhî emir ve yasaklar demektir. İlâhî kanunlara, ayrıca şer'î kanun, Şerîat da denir. Kur’an ve Sünnet'te, İlâhî kanun anlamında "Sünnetullah" tabiri de kullanılmaktadır. Meselâ, şu âyette olduğu gibi:
"(Biz bunu) Senden evvel gönderdiğimiz peygamberler için de sünnet (kanun) yapmışızdır. Sen bizim sünnetimizde hiç bir değişiklik bulamazsın." (İsrâ: 17/77).
Kadı Beydâvî bu âyetteki sünnet kelimesinin, âdet ve kanun anlamına geldiğini söylemektedir.[1]
Bir başka âyette şöyle buyurulur:
"Allah'ın bundan önce geçenler hakkındaki kanunu ki, Allah'ın kanununu değiştiremezsin." (Ahzâb: 33/62)
Elmalılı Hamdi Yazır, bu âyetteki "Sünnetullah" tâbirinin İlâhî kanun anlamına kullanıldığını yazmaktadır.[2] Diğer bir âyette Sünnetullah, kanun anlamında şu şekilde kullanılmıştır:
"...Ya onlar daha evvelki (ümmetler hakkında geçerli olan) kanundan başkasını mı bekliyorlar? (Hayır) sen Allah'ın kanununda (sünnetinde) asla bu değişiklik bulamazsın" (Fâtır: 35/43).
Nesefî, bu âyeti tefsir ederken "tebdil" zâta, "tahvil" vakte aittir; (yani Allah'ın emirlerine isyan edenlere, İlâhî kanun gereğince, azaptan başka bir şey terettüp etmez. Azâba herhangi bir şey bedel olmaz. Azâbın vakti de başka vakitlere çevrilmez) demektedir.[3]
"Allah'ın öteden beri süregelen kanunudur bu; Allah'ın kanununda bir değişme bulamazsın." (Feth: 48/23).
Beydâvî ve Nesefî bu âyeti şöyle açıklıyorlar: "Yani, Allah Teâlâ geçmiş ümmetlere gönderdiği peygamberlerinin behemehal gâlip gelmelerini eski bir kaide ve kanun olarak koymuştur."[4]
Elmalılı, beşerî kanunla İlâhî kanunu şöyle mukayese ediyor: "İlâhî kanunun, kanun koyucusu Allah olduğundan, sağlamdır, doğrudur. Beşerî kanunlar, yani insanların yaptığı kanunlar, ne ilim ne de din açısında hiç biri sağlıklı olamazlar. Bunlar ilim yönünden bâtıl, din yönünden şer teşkil ederler ve doğru değildirler. Bunun için beşerin hakkı gerek ilimde gerek dinde kanun koymak değil, Allah'ın kanunlarını arayıp bulmak ve keşfedip ortaya çıkarmaktır. ‘Arşimet, denge kanununu; Newton, câzibe kanununu; Aristo, tenâkuz kanununu koydu’ demek doğru olmadığı gibi, ‘Ebû Hanife hazretleri de fıkhî kıyas kanununu koydu’ demek doğru değildir. Bunlar onların koyucusu olsaydı, eğri ve yalan olurlardı; doğru olmaları, İlâhî kanunu keşfetmeye mazhar olmalarından dolayıdır. Bunun için âlimler, mûcit değil, kâşiftirler. Çünkü İlâhî kanunun gizli olanları da vardır"[5]
İlâhî Kanuna, fıtrî kanun de denir.[6] "Sünnetullah" ifâdesinin; "Allah'ın Rasûlüyle savaşan kâfirleri Allah rezil ve perişan eder; bu Allah'ın değişmez kanunudur" şeklinde izah edildiği de görülmektedir.[7] İlâhî Kanun, Yüce Allah'ın yolu, metodu ve âdetidir. Birçok âyette bu yolun en doğru yol olduğu dile getirilmektedir. Meselâ En'âm: 6/145-153. âyetleri incelendiğinde, İlâhi kanunla, insan yapısı kanunlar arasındaki farklılık açığa çıkmaktadır. Aynı sûrenin 146-148. âyetlerinde de Yahûdiler ve Müşrikler helâl ve haramlarla ilgili yaptıkları kanunlar nedeniyle terslenmekte ve bundan sonraki âyetlerde ise, iki hukuk arasındaki farklılığı göstermek için İlâhı kanun ortaya konmaktadır. Sonra, 154. âyette Hz. Peygamber (s.a.s.)'e verilen aynı kanunun Hz. Mûsâ'ya da verildiği belirtilerek, "...Öyleyse bu kanuna uyun..." denilmektedir. "Sümme" kelimesi, daima zaman bakımından bir sonralık ifâde etmez. Bu kelime zaman zaman 154. âyette olduğu gibi, bir anlatımı pekiştirmek için de kullanılır ve özellikle konuşulan Arapça'da "buna dikkat edin ki.." anlamına gelir. Bu âyette, "Yine dikkat edin ki, İlâhî kanun Mûsâ'ya da gönderildi..." denmektedir.[8]
[1] Kadı Beydâvî, Envâru't-Tenzîl ve Esrârü't-Te'vîl Mecmau't-Tefâsîr, IV, 59.
[2] Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, V, 3926-3930.
[3] en-Nesefî, Medârikü't-Tenzîl ve Hakaiku't-Te'vil Mecmau't-Tefâsîr. V, 193.
[4] Beydâvî, a.g.e, a.y.; Nesefî, a.g.e, VI, 22.
[5] Elmalılı, a.g.e, I, 126-127.
[6] Krş. Elmalılı a.g.e, I, 197.
[7] Mevdudi; Tefhimu'l-Kur'an, terc. M. Han Kayani ve arkadaşları, V, 391.
[8] Ahmet Yaşar, Şamil İslâm Ansiklopedisi: 3/129-130.