Darvinizm:

 

“19. yy. da yaşamış İngiliz düşünürü Darvin'in kurduğu bir naza­rıye, görüş. "Evrim teorisi: Tekâmül nazariyesi" adıyle de anılan bu gö­rüşe göre insan dahil bütün canlıların başlangıçta tek hücreli canlı ola­rak mey­dana geldiklerini, sonra tesadüfen nesilden nesile farklılaşıp başkalaştı­ğını, bu te­sadadüfi değişikliklerden çevre şartlarına uygun olanlara sahip canlıların yaşadığını, diğerlerinin yok olduğunu, böylece canlıların git­tikçe mükem­melleşerek bugünkü şekle girdiğini, insanın da maymun soyun­dan geldi­ğini iddia eder. Bu iddianın ortaya atıldığı zamanlarda canlı hüc­renin kim­yasal ve genetik yapısı bilinmiyordu. Hücre, canlının bir yapı taşı zannedili­yordu. Bugün elektromikroskop­lar sayesinde canlı­nın kim­yasal ve genetik yapısıyla ilgili büyük ve önemli keşifler yapıldı. Canlıların sahip oldukları vasıfların hücre çe­kirdeğinde yer alan ve gen­le­rin yapısını meydana getiren DNA denilen protein moleküllerinde na­sıl muhafaza edildiği ve bunların nasıl baba­dan oğula geçtiği açıklanmış­tır. Gerek genlerin, gerek hücrenin yapı­sında yer alan çeşitli protein mo­lekül­leri 20 çeşit aminoasit adı verilen daha küçük parçacıkların çeşitli şekilde birleşmesinden meydana gel­miştir. Amino asitlerin meydana ge­lişi bir yana DNA moleküllerinin ve diğer pro­tein moleküllerinin her bi­rinin te­sadüfen meydana gelip gelemeyeceği ma­tematik olarak hesap­lanmıştır. Bir hücredeki tek bir molekülün meydana gelişi ihtimali l sayı­sının önüne 240 tane sıfır ko­yarak elde edilen sayı kadar molekül mey­dana gelse bunlardan yalnız biri işe yarayan bir molekül olabi­lirdi. Tesadüfen bu ka­dar çok sayıda kimyasal birleşim olabilmesi için kaina­tın ömrünün tril­yonlarca defa daha fazla zamanın geçmesi gerekir. Daha doğrusu imkan­sızdır. Canlı hücrenin bütün moleküllerinin bu şekilde te­sadüfen bir araya gelip hücreyi meydana getirmelerini hayal etmek bile im­kan dahilinde de­ğildir.

Tesadüfen bir hücrenin meydana gelişini açıklamak imkansız olunca yeryüzündeki bunca canlının tesadüfen meydana geldiğini iddia etmek ise ilim ve akıl dışı bir vehimden başka bir şey değildir. İlim adamlarının laboratuarda yaptıkları çalışmalar sonunda bir canlının değişip başka bir canlı haline gelemeyeceği de ispatlanmıştır. Sirke si­neği üzerinde yapılan deney­ler sonunda sinekten daha mükemmel bir canlı meydana gelme­miş, aksine kesik kanatlı, hastalıklı, sakat bir yavru sinek doğmuştur. Canlılar "mütas­yon" denilen bir kazaya uğra­dıkları zaman ancak sakat bir yavru meydana geliyor. Kazaya uğrayan bir araba, jet uçağına dönüşmez, sadece kazalı bir araba meydana gelir. Tek hücreyi yaratan da insanı yara­tan da birdir. O da atomdan yıldızlara kadar her varlığın yaratıcısı olan Allah'dır.” [1]

Evet işte bu sözlerin özetlediği ve eleştirdiği Darvinizm ilim otori­te­leri tarafından da tutucu ve tutarsız olarak nitelenmişitir. Çünkü Darvin, teori­sinde beslenme ve çevre şartlarının canlı hücreleri üze­rinde kökten değişikliklere neden olduğunu ve bu suretle de aynı kök­ten gelen canlıla­rın, son­raki kuşaklarının çok farklı türler şeklinde or­taya çıktıklarını ileri sürmüş­tür.

Yine işbu Darvin, canlılar arasındaki zayıf-güçlü mücadelesinde ge­nel olarak güçlünün, yaşama şansına sahip olduğunu, bu nedenle tabi­atta güçlü lehinde sürekli bir ayıklanma olayının cereyan ettiğini ileri sürerek ayıklanmayı tabiatın bir çeşit kendi kendini yaratması şeklinde açıklamış­tır.

Charles Darvin'in, 1859 da yayımladığı “Doğal Ayıklanma yoluyla Türlerin Oluşumu”[2] adlı eserinde ileri sürülen tez, içerik bakımın­dan Allah(cc)'ı ve O'nun kâinât üzerindeki mutlak egemenliğini tanı­ma­makta, O'nun kendine özgü yaratma sistemini yalanlamaya dönük bir açıklama or­taya koymaktadır.  Bu nedenle Darvinizm kâfirâne bir anla­yış­tır. Bu düşün­ceyi doğrulayan ve benimseyen kimse aynı za­manda Kur'ân gerçeklerini kabul edemeyeceğinden kafirdir. [3] 


 

[1] Osmanlıca-Türkçe Büyük Ansiklopedik Lügat, "Darvincilik" Maddesi. Türdav, İstanbul-1993

[2] Eserin özgün adı : “On the Origin of Species by means of Natural Selection” dır

[3] Ferit Aydın, İslam’da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 66-68.