﴿ اَلسَّيِّدُ ﴾

SEYYİD

Bu isim Kur’an-ı Kerîm’de geçmez, Hz. Peygamber’den rivayet edilen ha­dislerde geçer. Abdullah b. eş-Şıhhîr anlatıyor. Babam dedi ki: Beni Amir’den bir heyetle birlikte Hz. Peygamber’in yanına geldim. Ona: “Sen seyyidi(efendi)mizsin” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Seyyid (Efendi) Allah’tır” buyurdu. Biz: “Sen en üstünümüz ve en büyüğümüzsün” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Sözlerinizden sadece bir bölümünü söyleyin. Şeytan sizi taşkınlığa sevk etmesin” buyurdu.[1]

el-Halîmî der ki: “Seyyid, mutlak olarak kendisine muhtaç olunan demektir. İnsanların seyyidi (efendisi), onların başı, kendisine başvurdukları, emirlerini uyguladıkları, görüşleriyle hareket ettikleri ve sözlerini dinledikleri kimse anlamına gelir. Melekler, insanlar ve cinler Yüce Allah’ın yarattığı var­lıklardır. Bu varlıklar O’nsuz var olmamışlardır. Çünkü her varlık sonradan yaratılmıştır. Allah ise hiçbir varlık yokken vardı. Eğer Allah onları yaratma­saydı bu varlıklar var olmayacaklardı. Aynı şekilde var olduktan sonra eğer Allah, onlara yaşama fırsatı vermeseydi yine var olamayacaklardı. Gerçek bu olduğuna göre Yüce Allah, bütün varlıkların Seyyidi (efendisi) olmaya daha fazla layıktır. Varlıkların bu isimle O’na dua etmeleri Allah’ın onlar üzerindeki bir hakkıdır.[2]

 

* * *


 

[1]     İbn Sa’d, “Kenzu’l-ummâl”, 3/8334. el-Muttaki el-Hindî, bu rivâyeti destekler ve sahih olduğunu söyler. 

[2]     Beyhakî, a.g.e., s.  22.