İbn Kayyim’in Allah’ın “Samed” İsmi Hakkındaki Anlamlı Söz­leri

Allah’ın karşı konulamaz büyük orduları vardır. Bu ordular ancak O’nun emri ile inerler. Öndekilerin, arkadakilerin ve arada bulunanların maliki O’dur. O’nu güç ve kuvveti sonsuzdur. Otoritesi, iktidarı ve mülkü her şeyi kuşatmıştır. O, her şeyi bilir, asla hiçbir şeyi unutmaz. Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları yönetip idare eden O’dur. O, bütün bu varlıkların yara­tıcısı olduğu gibi bu varlıkların Rabb’i ve Mâliki’dir de. İşte böyle olan bir Rabb’in benzeri asla olmaz. Çünkü O, bütün sıfat ve fiillerinde eşsizdir. Hiçbir sıfatı, fiili veya isimlerinin gerçeği olmayan varlıklar, anlamı olmayan boş isimlerden ibarettir. Bu yüzden yok sayılmışlardır. Yüce Allah’ın şu sözü, bu gerçeği açıkça ispat etmektedir: “O’nun benzeri olan hiç bir şey yoktur.[1]

Yüce Allah bu sözü, kendi eksiksiz ve mükemmel, üstün sıfat ve nitelikle­rini açıklayan şu âyetlerden sonra söylemektedir: “Hâ, Mîm. Ayn, Sîn, Kâf. O, Azîz ve Hâkim olan Allah, sana ve senden öncekilere böyle vahyetmektedir. Göklerde ve yerde olanlar O’nundur. O, yücedir, büyüktür. Gökler, neredeyse üstlerinden çatlayıp-parçalanacaklar; melekler de Rable­rini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlara mağfiret dilerler. Haberiniz olsun; gerçekten Allah, bağışlayan ve esirgeyendir. Allah’ın dışında birtakım veliler edinenler ise, Allah, onların üzerinde gözetleyicidir. Sen onların üze­rinde bir vekil değilsin. İşte biz sana, böyle Arapça bir Kur’an vahyettik; şe­hirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve çevresinde olanları uyarıp-korkutman ve kendisinden şüphe olmayan toplanma gününü (haber verip onları) uyarıp-korkutman için. (O gün onların) Bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgınca yanan ateşin içerisindedirler. Eğer Allah dileseydi, onları herhalde tek bir ümmet kılmış olurdu. Ancak O, dilediğini kendi rahmetine sokar. Zalimlere gelince; onlar için ne bir veli vardır, ne de bir yardımcı. Yoksa O’nun dışında birtakım veliler mi edindiler? İşte Allah; veli olan O’dur, ölü olanları da diril­ten O’dur. O, her şeye güç yetirendir. Hakkında ihtilâfa düştüğünüz herhangi bir şey; artık O’nun hükmü Allah’ındır. İşte benim Rabb’im olan Allah. Ben O’na tevekkül ettim ve yalnızca O’na dönüp-yönelirim. O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size kendi nefislerinizden eşler, davarlardan da çiftler var etti. Sizleri bu tarzda türetip-yayıyor. O’nun benzeri gibi olan hiç bir şey yoktur. O, işitendir, görendir.[2]

Yücelik, üstünlük, ululuk, büyüklük, güç ve kuvvet, hikmet, mülk, hamd, mağfiret, merhamet, konuşma, dileme, ölüyü diriltme, geniş ve mükemmel kudret, kulların arasında hükmetme, gökleri ve yeri yaratma, işitme ve görme gibi bütün üstün ve mükemmel sıfatlarla nitelenen bu varlığın bir benzeri ve eşi yoktur. Zira O, hiç kimsede bulunmayan sıfatlara, isimlere ve fiillere sahip bir varlıktır. O’nda bulunun bütün bu özelliklerin hiçbirinde bir eksiklik ve kusur yoktur. O’nun özellikleri hiçbir varlığınkine benzemez. Bu yönüyle “O’­nun benzeri olan hiç bir şey yoktur[3] denilmiştir.”[4]

 


 

[1]     Şûrâ, 11.

[2]     Şûrâ, 1-11.

[3]     Şûrâ, 11.

[4]     İbn Kayyim, “es-Savâiku’l-mürsele”, s.1023.