Allah’ın Büyüklüğünün Anlamı

1- Allah, bütün mükemmel ve eksiksiz sıfatlara sahiptir. Bu yönüyle O’nun herhangi bir eksiği ve kusuru yoktur. O, en büyük, en mükemmel ve en geniş olandır. Her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, ululuk ve yücelik sahi­bidir. İbn Abbas ve diğer sahabelerin söylediği gibi, büyüklüğü nedeniyle gökler ve yer, O’nun avucunda bir toz zerreciği kadardır. Yüce Allah şöyle buyurur:

Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O’nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, onların şirk koşmakta olduklarından münezzeh ve yüce­dir.[1]

Gökler, neredeyse üstlerinden çatlayıp-parçalanacaklar.[2]

Hz. Peygamber kutsi bir hadiste, Yüce Allah’ın şöyle buyurduğunu söy­ler: “Büyüklük benim örtüm, ululuk da elbisemdir. Bu ikisi hakkında benimle çekişene azap ederim.”

Bu yüzden büyüklük ve ululuk yalnız Allah’a aittir. Her iki vasfın gerçeği kavranılamaz ve mahiyetine ulaşılamaz.

2- İnsanlardan hiç kimse, Allah’ın yüceltildiği gibi yüceltmeyi hak ede­mez. Kullar, Yüce Allah’ı kalpleriyle dilleriyle ve bütün azaları ile yüceltirler. Bunun için O’nu daha fazla tanımaya çalışır, O’nu sever, önünde eğilir, yü­celiğine boyun eğer, cezalandırmasından korkar, diliyle hamd ve sena eder, azalarıyla ibadet eder, verdiği nimetlere şükreder. Allah’ı yüceltmek, O’ndan gereği gibi korkmayı, itaat edip isyan etmemeyi, hatırlayıp unutmamayı, şük­redip nankörlük etmemeyi, zaman, mekan ve amel olarak haram kıldıklarını haram, helal kıldıklarını helal bilmeyi ve bunlara saygı duymayı gerektirir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

İşte böyle; kim Allah’ın şiarlarını yüceltir ve saygı duyarsa, şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır.[3]

İşte böyle; kim Allah’ın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yücel­tirse, Rabb’inin katında kendisi için hayırlıdır.[4]

Allah’ın yarattığı, emrettiği veya yasakladığı bir şeyi itiraz etmeden kabul etmek, Allah’a saygının ve O’nu yüceltmenin bir ifadesidir.[5]

Allah’ın bu ismini bilmenin faydası, işte bu anlattıklarımızdır.

 

* * *

 


 

[1]     Zümer, 67.

[2]     Şûrâ, 5.

[3]     Hac, 32.

[4]     Hac, 30.

[5]     el-Hakku’l-vâdihu’l-mübîn, s. 27-28; el-Herrâs, “Şerhu’n-nûniyye”, 2/68.