﴿ اَلْفَاطِرُ ﴾

FÂTIR

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Hamd, gökleri ve yeri yaratan Allah’ındır.[1]

Ebû Hüreyre anlatıyor. Hz. Ebû Bekir Hz. Peygamber’e. “Ey Allah’ın Resûlü! Bana sabahladığımda ve akşamladığımda okuyacağım bir dua öğret” dedi. Hz. Peygamber: “De ki: “Ey gökleri ve yeri yaratan! Görüneni ve gö­rünmeyeni bilen! Her şeyin Rabb’i ve mâliki olan! Allah’ım! Senden başka ilâh olmadığına şahitlik ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden ve şirkinden sana sığınırım.” Bu duayı, sabahladığında, akşamladığında ve ya­tağına girdiğinde oku.”[2]

el-Halîmî, bu ismin anlamı hakkında der ki: “Fâtır, yeri ve göğü birbi­rinden ayırandır. Yüce Allah şöyle buyurur: “O küfre sapanlar görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık…[3] Fâtır, “Gök bir duman halindeydi, ona bir düzen verdik. Yer henüz yara­tılmamıştı. Biz onu yarattık ve döşedik” anlamına da gelebilir. Şu âyetler bu anlama işaret etmektedir: “Göğü (Allah) bina etti. Onun boyunu yükseltti, ona belli bir düzen verdi. Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa-çıkardı. Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi. Ondan da suyunu ve otlağını çıkardı.[4] Bu anlamı kabul edenler, ““O küfre sapanlar görmüyorlar mı ki[5] âyetine “Bil­miyorlar mı ki” anlamı vermektedirler. Ancak Fâtır, İbn Abbas’tan rivayet edilen bazı rivâyetlerde olduğu gibi “yarmak” anlamına da gelebilir: “O küfre sapanlar görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları yardık…[6] Allah gökleri yağmurla, yeri de bitkilerle yarmıştır.” el-Halîmî der ki: “Allah’ın örneksiz ve mükemmel yaratması, bütün bu anlamları kapsamakta ve gerektirmektedir.”

Ebû Süleyman da der ki: “Fâtır, varlıkları yaratandır. Yani onları yok­tan var edendir. Şu âyet bu anlama işaret etmektedir: “Bizi kim (hayata) geri çevirebilir” diyecekler. De ki: “Sizi ilk defa yaratan.[7] İbn Abbas der ki: Ben, ‘göklerin ve yerin Fâtırı’nın ne anlama geldiğini hala bilmiyordum. İki bedevi bir kuyunun başında tartışırken biri, “Ben bunun Fâtır’ıyım deyince mânasını anladım. Bedevi bu sözü ile kuyuyu kendisinin yaptığını kastediyordu.”[8]

 

* * *


 

[1]     Fatır, 1.

[2]     Sahih bir hadistir.

[3]     Enbiya, 30.

[4]     Naziat, 27-31.

[5]     Enbiya, 30.

[6]     Enbiya, 30.

[7]     İsrâ, 51.

[8]     Beyhakî, a.g.e., s. 26-27.