﴿ ََالْباَرِئُ ﴾

BÂRİ’

Yüce Allah’ın bu ismi Kur’an’da şöyle geçer:

O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var eden (Bârî)’dir.[1]

Bâri’, varlıkları yokluktan varlığa çıkaran, takdir ettiğini ve kararlaştırdı­ğını varlık sahasında ortaya koyan demektir. Zira bir şeyi takdir eden ve dü­zenle­yenin, bunu gerçekleştirmeye ve varlık sahasına koymaya gücü yetmeye­bi­lir. Ancak Allah böyle değildir. O, karar veren ve bu kararı uygula­yıp ha­yata geçirendir.[2]

Kurtubî, “Bâri’, yoktan var eden, ortaya çıkaran demektir” der.

el-Halîmî ise bu ismin iki manaya geldiğini söyler ve bunu şöyle açıklar:

1- Varlıkları, onlar hakkındaki bilgisine göre var etmesidir. Şu âyet bu an­lama işaret etmektedir. “Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana ge­len herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazıl­mış) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. [3] Kuşkusuz Al­lah’ın bir şeyi var etmesi ve onu itiraf edip dile getirmesi, Allah’ın o varlığı ani­den ve daha önce bilgisi olmadan yarattığı anlamına gelmez. O, herhangi bir varlığı var etmeden önce bilgi sahibidir. Yaratma anında O’na “Bedî” adı verildiği gibi “Bârî” adı da verilmektedir.

2- Bâri’den maksat, eşyaları şekle, kalıba, modele sokandır. Yani O, suyu, toprağı, ateşi ve havayı yoktan yarattı. Daha sonra bu madde­lerin karışımın­dan çeşitli cisimler yarattı. Aşağıdaki âyetler bu anlama işaret etmekte­dir.

Her canlı şeyi sudan yarattık. [4]

Sizi topraktan yaratmış bulunması, O’nun âyetlerindendir.[5]

Hani Rabb’in meleklere: “Gerçekten ben, çamurdan bir beşer yarataca­ğım” demişti.[6]

İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı. Cânn’ı (cinni) da ya­lın-dumansız bir ateşten yarattı.[7]

Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su dam­lası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damla­sını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarat­tık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka ya­ratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.[8]

Buna göre Bâri', var eden ve yaratan anlamına gelmektedir. “Be-re-e” kökünden gelen “el-Beriyye” de varlıklar, yaratılanlar anlamına gel­mekte­dir. Bu da Bâri’nin yaratma ve var etme anlamına geldiğini göster­mektedir. O halde Allah, Bâri’ / yaratandır. Çünkü O, bütün bu bedenleri, cisimleri yokluk­tan varlığa çıkarmıştır.

Ebû Süleyman el-Hattâbî, Bâri’ ismi hakkında der ki: “Bâri” adı, diğer varlık­lardan daha çok canlı varlıklar için kullanılır. Örneğin, “Bere’allahu’l-in­san / Allah insanı yarattı” denilir. Ancak “Bere ‘allahu’s-sema ve’l-ard / Allah yeri ve göğü yarattı” denilmez. Hz. Ali’nin “Taneyi yaran ve nefes alıp veren canlıları yaratan Allah’a andolsun ki” şeklinde yaptığı ünlü yemini bu anlama işa­ret etmektedir.”[9]


 

[1]    Haşr, 24.

[2]    Hafız er-Rakmî, “Meâricu’l-kabûl”, 1/82; Tefsiru İbn Kesir, 4/343.

[3]    Hadîd, 22.

[4]    Enbiya, 30.

[5]    Rum, 20.

[6]    Sâd, 71.

[7]    Rahmân, 14-15.

[8]    Mü’minûn, 12-14. Daha geniş bilgi için bkz. Beyhakî, “el-Esmâ ve’s-sıfât”, s. 24.

[9]    Râzî, a.g.e., s. 202-203.