﴿ اَلْمُحْيِي - اَلْمُمِيتُ ﴾
MUHYÎ
- MÜMÎT
Her iki ismin anlamı pek açıktır. Mümît isim olarak Kur’an’da ismi geçmez, fiil olarak geçer. Muhyî ismi ise hem isim hem de fiil olarak Kur’an’da geçer. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“De ki: “Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra da kendisinde hiç bir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi bir araya getirip-toplayacaktır.”[1]
“Gerçek şu ki, dirilten ve öldüren biziz, biz. Ve dönüş de bizedir.”[2]
“Hiç şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir.”[3]
Her iki isim, Tirmizî’nin rivayet ettiği hadiste birlikte geçmekte olup, Allah’ın fiilî sıfatları arasında yer alırlar. Zira yaşatmak ve öldürmek Allah’ın bir fiilidir.
el-Hattâbî bu isimleri şöyle açıklar: “Muhyî, ölü spermayı diriltip ondan canlı bir varlık çıkarandır. Öldükten sonra ruhları tekrar iade ederek çürümüş bedenleri yeniden diriltendir O’dur. Kalpleri marifet nuru ile aydınlatıp dirilten, ölümünden sonra üzerine yağmur yağdırarak toprağı yeniden dirilten ve ondan bitkiler çıkaran da O’dur.
Mümît ise, canlı varlıkları öldürendir. Allah ölüm ile sağlıklı ve güçlü olanların gücünü yok eder. O, her şeyi yaşatan ve öldüren, her şeye kadir olandır. Allah, yaşatma sıfatı ile övündüğü gibi, öldürme sıfatı ile de övünür. Bu, hayır ve şerrin, yarar ve zararın yalnız O’ndan geldiğini, mülkünde hiçbir ortağı bulunmadığını, yalnız kendisinin bâki ve ebedi olduğunu, kendisinin dışındaki bütün varlıkların fani olduğunu bilmemiz içindir. Kalpler, ilimle, marifetle, iyi ve erdemli insanlarla oturmakla aydınlanıp hayat bulduğu gibi, cehalet ve bilgisizlikle, iyi ve erdemli insanlardan uzak durmakla, arzularının peşinden gitmekle, oyun ve eğlencelere dalmakla, dünya metaı elde etmeye çalışmakla ve Allah’tan gafil olmakla da katılaşır ve karanlığa bürünüp hayatiyetini kaybeder.”[4]