﴿ اَلْمَلِكُ - اَلْمَلِيكُ ﴾

MELİK - MELÎK

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

Hak Melik olan Allah pek yücedir. Ondan başka ilâh yoktur; Kerîm olan Arş’ın Rabb’idir.[1]

Oldukça kudretli, mülkünün sonu olmayan (Allah)ın yanında doğruluk makamındadırlar.[2]

De ki: “Ey mülkün sahibi Allah’ım, dilediğine mülkü verirsin ve diledi­ğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır senin elindedir. Gerçekten sen, her şeye güç yetirensin.[3]

Allah, gerçek mülk sahibidir. O’nun bu sıfatı, yücelik, büyüklülük ve üs­tünlük sıfatlarındandır. Her şeye egemen olan, bütün işleri bir düzen içinde yürütüp idare eden O’dur. Kulları üzerinde mutlak tasarruf sahibidir. Emir ve yasaklar koymak, sonra da bunlara uyanları ödüllendirmek, uymayanları da cezalandırmak O’nun hakkıdır. Yer ve gökler O’nundur. Bütün her şey O’nun mülküdür. İnsanlar O’nun kölesidirler ve daima O’na muhtaçtırlar.[4]

Melik ismi, gerçek anlamda her yönüyle yalnız Allah içindir. Bu sıfat, Allah’ın diğer bütün kemâl sıfatlarının var olmasını zorunlu kılar. Çünkü ger­çek bir melik olan varlığın hayat, kudret, irade, görme, işitme ve konuşma gibi sıfatlara sahip olmaması düşünülemez. Emretmeyen ve yasaklamayan, ödüllendirmeyen ve cezalandırmayan, veren veya vermeyen, aziz veya zelil kılmayan, ikram ve ihsanda bulunmayan, intikam alan veya affeden, alçaltan veya yükselten, emir ve yasaklarını kullarına tebliğ edecek peygamberler göndermeyen bir varlık nasıl melik olarak nitelenebilir ki? Gerçek melik olan bir varlıkta, bu sıfatlardan hangisi bulunmaz ki?

Görünen o ki, Allah’ın isim ve sıfatlarını inkar edenler, kendi meliklikle­rini Allah’ın melikliğinden daha mükemmel ve üstün görmektedirler. Bunlar kendileri için kabul ettiklerini Allah için kabul etmemektedirler. Oysa gerçek meliklik sıfatı, emrinde bulunan şeyler üzerinde tasarruf edebilmeyi zorunlu kılar. Bu varlıkta olan her şey Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yüzden O’nun eksiksiz ve mükemmel melikliği başkasına dayanmaz. Buna karşılık her varlık O’na dayanır. Var olmaları, O’nun yaratması ve dilemesine bağlıdır.

Allah’ın gerçek mülk sahibi olması, O’nu övmekle yakından ilgilidir. Bu yüzden “Mülk de O’nun, hamd de O’nun” denilmiştir. Allah’ın hamd ve mülk sahibi olması konusunda insanlar üç kısma ayrılmışlardır. Peygamberler ve onların izinden gidenler, mülk ve hamdin yalnız Allah’a ait olduğunu kabul ettiler. Bunlar, Allah’ın mutlak Kâdir olduğunu, hüküm ve hikmet sahibi ol­duğunu ve bütün kemâl sıfatların O’nda bulunduğunu kabul etmişler, O’nu her türlü eksiklikten ve varlıklara benzemekten tenzih etmişlerdir. Ehlisünnet ve’l-cemaatin görüşü budur. Bunun dışındaki mezhep ve gurupların iddiaları geçerli değildir, peşlerinden gidilmez.

Allah, gerçek Rab, gerçek melik ve gerçek ilâhtır. O, Rab oluşu ile bütün varlıkları yaratmış, Melik oluşu ile hepsine üstün gelmiş, ilâh oluşu ile de on­lara kendisine ibadet etmelerini emretmiştir. Bu üç sözcüğün içerdiği derin anlamları, yücelik ve ululuğu iyi düşün. Allah bu üç sözcüğü en güzel bir ifade ve üslup ile Nas sûresinde birlikte zikretmiştir: “İnsanların Rabb’i, İnsan­ların Mâliki ve İnsanların İlâhı”. Bu üç tamlama, imanın bütün temellerini ve Allah’ın güzel isim ve sıfatlarının anlamlarını kapsamaktadır. Bu üç tamlama, el-Esmâü’l-hüsnâ’nın anlamlarını şöyle kapsar:

İnsanların Rabb’i tamlaması Allah’ın şu isim ve sıfatlarını kapsamaktadır: Kâdir, Hâlik, Bâri’, Musavvir, Hay, Kayyûm, Alîm, Semî’, Basîr, Hasen, Mün’im, Cevâd, Mu’tî, Mâni’, Dâr, Nâfi’, Mukaddim, Muahhir, Mudil ve Hâdî. Allah bu ve benzeri birçok isim ve sıfatı hakkıyla hak edendir.

İnsanların Maliki tamlaması, Allah’ın emreden, yasaklayan, aziz veya zelil kılan gibi kulları üzerinde dilediği şekilde tasarruf sahibi olduğunu belirten isim ve sıfatları kapsar. Allah’ın gerçek Mâlik olduğunu belirten isim ve sıfatlar şunlardır: Azîz, Cebbâr, Mütekebbir, Hakem, Adl, Hâfıd, Râfi’, Muiz, Mudil, Azîm, Celîl, Kebîr, Hasîb, Mecîd, Velî, Müteâlî, Mâliku’l-mülk ve Muksit. Tüm bu isim ve sıfatlar, Allah’ın mülk sahibi oluşuna ve dilediği şekilde tasarruf yetkisine sahip olduğuna işa­ret etmektedir.

İnsanların İlâhı tamlaması ise, Allah’ın bütün celâl ve kemâl sıfatlarını kapsar. Güzel ve yüce isim ve sıfatların tamamı bu tamlamanın kapsamına girer. Böyle bu üç isim (Rab, Mâlik, İlâh) esmâ-i hüsnânın bütün anlamla­rını kapsamış olmaktadır. Allah’ın bu isimlerle kendisine sığınanları koruması, himayesine alması, insan ve cinlerin musallat olmasına ve vesvese vermesine mani olması haktır.[5]


 

[1]      Mü’minûn, 116.

[2]      Kamer, 55.

[3]      Âl-i İmrân, 26.

[4]      Teysiru’l-kerîmi’r-rahmân, 5/620.

[5]      İbn Kayyim, “el-Fevâid”, 2/249.