Bu İsmi Bilmenin Faydaları

1- Her müslüman mutlak manada Allah’tan başka lütuf ve ihsanda bulu­nan olmadığını bilmelidir. O, kul henüz istekte bulunmadan lütufta bulunan­dır. Bu yüzden kul, gerçek lütuf sahibinin O olduğunu kabul etmeli ve bunu itiraf etmelidir. Hz. Peygamber ensârı toplamış ve onlara şöyle söylemişti: “Sizler dağınık halde iken, Allah benimle sizi bir araya getirip toplamadı mı? sizler fakir iken, Allah benimle sizi zenginleştirmedi mi? sizler ülkenizde kor­kuyorken, Allah benimle sizi huzur ve güvene kavuşturmadı mı?” Hz. Peygamber’in bu sorusuna ensâr: “Evet, Allah ve Resûlü bizi huzur ve güvene kavuşturdu” şeklinde cevap veriyorlardı.”[1] Ensar böyle cevap vermekle Allah’ın ve Hz. Peygamber’in üzerlerindeki lütuf ve ihsanlarını itiraf ediyor, kendilerine verilen nimetleri gerçek nimet sahibinin ve Resûlünün yolunda harcıyorlardı.

Bu ismi bilen müslüman, Allah’ın kendisine verdiği nimetlerle herhangi bir kimseye iyilik yaptığında, bu iyiliğini asla başa kakmamalı, iyiliğini küçük görüp onu unutmalıdır. Üstünlüğü kendinde değil, bu iyiliği kabul edende görmelidir.

2- Minnet ve lütuf sıfatının nuru kalbe ulaştığı zaman kalp, Mennân isminin anlamını müşahede etmeye başlar. Allah, bu isimle birlikte kulun kalbine ilâhî tecelliler verir. Kalp ve ruh artık bu isimle kendinden geçer. Kul, Mevlâ’sının bu ihsan ve lütfünden dolayı O’na ne kadar muhtaç olduğunu daha iyi anlar. Artık hiçbir şeyi kendisinin yapmadığına, bütün şeylerin ger­çekte Allah tarafından yapıldığına bütün kalbiyle inanır. Kendisini ve diğer varlıkları görmez, yalnız O’nu görür. Zira varlıkları gördüğü zaman bunların, kendisini Mevlâ’sından uzaklaştırdığını ve O’nun üstün sıfatlarını müşahede etmeye mani olduklarını bilir.

İlahi müşahede sahipleri, Allah dışında her şeyle ilişkileri kesilmiştir. On­lar sadece Rablerini ve kendilerine bağışladığı lütuf ve ihsanları düşünürler. O’nun sebepleri var eden olduğunu bildikleri için olaylarla ilgilenip kendile­rini boş yere meşgul etmezler. Mevlâ’sını müşahede etmesi, başka varlıkları görmesine mani olur. Bu durum, bütün içtenliğiyle Allah’a muhtaç olduğuna inanan bu kulun, tüm hayatına yansır. Her şeyde Mevlâ’sının izzet ve üstünlü­ğünü, lütuf ve ihsanını görür. İzzet ve onuru başka yerde aramaz.[2]

 

* * *


 

[1]      Buhârî, 4330; Müslim, 1061.

[2]      İbn Kayyim, “Tarîku’l-hicreteyn, s. 50; Kurtubî, a.g.e., 1/ 229-261.