Bu İsimleri Bilmenin Faydaları

Her müslüman, Allah’ın kendisini yarattığını bildiği gibi, merhameti ile hidayete erdirenin veya adaleti ile saptıranın da Allah olduğunu bilmesi gere­kir. Bu bilgiden sonra daima Allah’tan kendisine hidayet etmesini ve İslâm üzere öldürmesini talep etmeli ve bunun için dua etmelidir. Zira Allah’ın, kul ile kalbi arasına girdiğini unutmamalıdır. Yüce Allah bu gerçeği bize şöyle haber vermektedir: “Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resûlüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer.[1] Bu gerçek, onu bilen kimseleri korkutan ve ürküten büyük bir konudur. Bu yüzden Hz. Peygamber daima şu duayı tekrarlardı: “Ey kalpleri evirip çeviren! Kalbimi Senin dinin (bir rivayete göre, Senin itaa­tin) üzere sabit kıl.”[2]

Müslüman, peygamberlerin, âlimlerin ve Allah dostlarının insanları hida­yete çağırdıklarını, onlara doğru ve iyilik yolunu gösterdiklerini, onların birer hidayet rehberi olduklarını bilmelidir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Her milletin bir yol göstereni (rehberi, önderi) vardır.[3], “Semûd’a da gelince; biz onlara doğru yolu gösterdik.[4] Yani kendilerine peygamber gönderip, hidayet yolunu onlara açıkladık. Şu âyetler bu anlamı pekiştirmektedir: “Sen sadece bir uyarıcısın.[5], “Allah her şeye şahit olandır.[6], “Sana düşen yalnızca tebliğ etmektir.[7]

Allah, imanı kimin kalbinde yaratırsa anca o hidayet bulur. Ne peygam­ber ne de bir başkası, hiç kimse buna müdahale edemez. Öyle ki Yüce Allah, Ebû Talip hakkında Hz. Peygamber’e şöyle buyurmuştur: “Gerçek şu ki, sen, sevdiğini hidayete eriştiremezsin, ancak Allah, dilediğini hidayete eriştirir; O, hidayete erecek olanları daha iyi bilendir.[8]

Ehlisünnetin kabul ettiği görüş budur. Bunu iyi bil.

De ki: “Bizim Rabb’imiz, her şeye yapılışını veren, sonra da doğru yo­lunu (hidâyetini) gösterendir[9] âyetinde geçen hidayet ile bütün canlıları kapsayan genel hidayet kastedilmektedir. Eğer bu hidayet olmasaydı, erkek­ler dişilere yönelmez, hayvanlar otlaklara gitmez, bal arıları altıgen peteklerini yapmaz, örümcekler ağlarını örmezlerdi. Bu konuda örnekler sayılamayacak kadar çoktur. Ancak konumuzun dışına çıkmamak için sadece bu kadarla yetineceğiz.[10]

 

* * *


 


 

[1]      Enfal, 24.

[2]      Sahih bir hadis olup, tahrici daha önce yapılmıştı.

[3]      Ra’d, 7.

[4]      Saffat, 17.

[5]      Hud, 12.

[6]      Mücadele, 6.

[7]      Şûrâ, 48.

[8]      Kasas, 56.

[9]      Tâ-Hâ, 50.

[10]     Kurtubî, a.g.e., 1/ 380-383.