Kur’an ve Sünnette Tevekkül
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Eğer inanıyorsanız, yalnızca Allah’a tevekkül edin.”[1]
“Artık mü’minler, yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.”[2]
“Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter.”[3]
Allah, dostlarının şöyle dua ettiğini haber vermektedir:
“Ey Rabb’imiz, biz sana tevekkül ettik ve içten sana yöneldik. Dönüş sanadır.”[4]
Hz. Peygamber’e şöyle emretmiştir:
“De ki: “O (Allah) Rahmân (bizi esirgeyip koruyan)’dır; biz O’na iman ettik ve O’na tevekkül ettik.”[5]
“Sen, artık Allah’a tevekkül et; çünkü sen apaçık olan hak üzerindesin.”[6]
“Sen de onlardan yüz çevir ve Allah’a tevekkül et. Vekîl olarak Allah yeter.”[7]
“Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbih et.”[8]
“Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.”[9]
Yüce Allah, Peygamber ve nebilerin şöyle dediğini bize haber verir:
“Bize ne oluyor ki, Allah’a tevekkül etmeyelim? Bize doğru olan yolları O göstermişti. Ve elbette bize yapmakta olduğunuz işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah’a tevekkül etmelidirler.”[10]
Hz. Peygamber’in sahabesinin şöyle dediklerini haber verir:
“Onlar, kendilerine insanlar: “Size karşı insanlar toplandılar, artık onlardan korkun” dediklerinde bu, onların imanlarını arttırdı ve: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” dediler.”[11]
“Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, O’nun âyetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler.”[12]
Kur’an-ı Kerîm’de tevekkül ile ilgili bu ve benzeri âyetler doludur. Biz sadece bu aktardıklarımızla yetineceğiz. Hz. Peygamber’inde tevekkül ile ilgili birçok hadisi bulunmaktadır. Bunlardan birkaç tanesi şöyledir.
Buhârî ve Müslim’de geçen ve yetmiş bin kişinin hesaba çekilmeden cennete gireceğini beyan eden hadiste Hz. Peygamber, bu kişilerin özelliklerini şöyle açıklar: “Onlar, başkalarını gizli dinlemezler, uğursuz saymazlar, ateşle dağlanmazlar ve Rablerine tevekkül ederler.”[13]
Buhârî’nin naklettiğine göre İbn Abbas şöyle söylemiştir: “Hz. İbrahim ateşe atıldığı zaman “Hasbünallahü ve ni’me’l-vekîl” (Allah bize yeter. O ne güzel Vekîl’dir) sözünü söylemiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) ve ashabı da aynı sözü söylemiştir.[14] “insanlar, “Size karşı insanlar toplandılar, artık onlardan korkun” dediklerinde bu, onların imanlarını arttırdı ve: “Allah bize yeter, O ne güzel Vekîl’dir” dediler.”[15]
Buhârî ve Müslim naklediyor. Hz. Peygamber şöyle dua ederdi: “Ey Allah’ım! Sana teslim oldum ve sana inandım. Yalnız sana tevekkül ettim ve sana yöneldim. Senin için mücadele ettim. Allah’ım! Beni saptırmandan senin izzetine sığınıyorum. Senden başka ilâh yoktur. Sen daima diri olan ve ölmeyensin. İnsanlar ve cinler ise ölürler.”[16]
Tirmizî, Hz. Ömer’den merfû’ olarak naklediyor: “Eğer hakkıyla Allah’a tevekkül etseydiniz Allah, kuşları rızıklandırdığı gibi sizleri de rızıklandırırdı. Onlar aç olarak gider, tok olarak dönerler.”[17]
Yine Tirmizî, Enes’ten naklediyor. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Kim evinden çıkarken “Allah’ın adıyla, Allah’a tevekkül ettim. Allah’tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur” derse, kendisine “Hidayete erdin, korundun ve himaye edildin” denilir. Bunun üzerine şeytan diğer bir şeytana: “Hidayete eren, korunan ve himaye edilen bir adamı nasıl saptırabilirsin?” der.[18]
Allah’a tevekkül, dinin yarısı sayılır. Diğer yarısı ise Allah’a yönelmektir. Özetle din, yardım istemek ve ibadet etmektir. Tevekkül, yardım istemek; yönelmek ise ibadet etmektir.
[1]
Maide,
[2]
Âl-i İmrân,
[3]
Talak,
[4]
Mümtehine,
[5]
Mülk,
[6]
Neml,
[7]
Nisa,
[8]
Furkan,
[9]
Âl-i İmrân,
[10]
İbrahim,
[11]
Âl-i İmrân,
[12]
Enfal,
[13]
Buhârî,
[14]
Buhârî,
[15]
Âl-i İmrân,
[16]
Müslim,
[17]
Tirmizî,
[18]
Tirmizî,