﴿ اَلنَّصِيرُ ﴾
NASÎR
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.”[1]
Nasîr birçok anlama gelmektedir. Bu anlamların bir tanesi de yardım etmektir. Nasîr, “Nasara” kök fiilinden türemekte ve mübalağa ifade etmektedir. Anlamı, “Çokça yardım eden”dir. Araplar “Allah, düşmanına karşı ona yardım etti” ifadesini sıklıkla kullanırlar. Nasîr’in çoğulu “Ensâr” (Yardım edenler)dir. Şerîf ve Eşraf gibi. Aynı kökten gelen “İstinsar” kelimesi yardım istemek, “Tenasere” ise, birbirine yardım etmek, yardımlaşmak demektir. Yine aynı kökten türetilen “İntisar” kelimesi, taraf olmak, taraf tutmak, zulmedene galip gelmek, ona karşı zafer kazanmak ve ondan intikam almak gibi anlamlara gelir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimselerin aleyhine artık bir yol yoktur.”[2]
Nasr, korumak ve savunmak anlamına da gelir. Kur’an, bu anlama şöyle işaret eder: “Eğer O’na isyan edecek olursam Allah’a karşı kim beni savunur (korur?)”[3] Şu mısralar da bu anlamı pekiştirmektedir:
Haram aylar girdiği zaman, terk et Temim topraklarını
Amir topraklarını savun (Koru)
Nasîr ismi, Mevlâ (destekleyen), Muğîs (yardım eden, imdada yetişen), Mücîb (çağrıya cevap veren) gibi isimlerle aynı manaya delalet eder. aralarındaki fark şudur: Nasr, daha çok birbirine denk veya denklikten üstün olan durumlarda kullanılır. Kelime aynı zamanda, hazırlık yapmak, başarılı olmaya çalışmak, gayret etmek, dayanmak ve direnmek gibi bazı gizli anlamlar da içerir. İmdada yetişmek, daha çok sıkıntı anlarında kullanılan bir kelimedir. Hz. Peygamber bir hadislerinde şöyle buyurur: “Bil ki, dayanmakla (sabretmekle) birlikte zafer, sıkıntıyla birlikte kurtuluş, zorlukla birlikte kolaylık vardır.”[4]
Yüce Allah, sabırla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Sabredin! Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.”[5] Yani zafer ve yardımı ile onlarla beraberdir.
Soru: Nasr, yardım etmek anlamında olduğuna göre, “Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder…”[6] âyetini nasıl açıklayacaksınız? Zira ne sözlerle ne de fillerle O’na yardım etmek caiz değildir. O’nun hakkında böyle bir şey nasıl düşünülebilir?
Cevap: Bu soruya birkaç yönden cevap verilebilir. Şöyle ki:
Âyette Nasr sözcüğü Allah’a izafe edilmiştir. Bu, Allah’ın kendi dinine, peygamberine ve dostlarına verdiği önemi vurgulamakta ve böylece onları yüceltmektedir. Aşağıdaki âyette de, yoksulların gönlünü almak için borç almayı kendisine izafe etmiştir: “Allah’a güzel bir borç verecek olan kimdir?”[7]
Nasîr isminin kök kelimesi olan “Nasr” sözcüğü, Kur’an’ın birçok yerinde fiil yapısıyla ve genellikle Allah’ın kendileriyle yardım gönderdiği meleklere ve mü’minlere izafet şeklinde geçer. Bu isim, Allah’ın fiilî sıfatları arasında yer alır. Zafer anlamına da gelen Nasr sözcüğü, gerçekte, dostluk ve sevgiden kaynaklanan yardımlaşmaları ve mü’minlerin düşmanlarına karşı elde ettikleri üstünlüğü ifade etmek için kullanılır. Fenalıklar hususunda yapılan yardımlaşmaları veya inkarcıların üstünlüklerini ifade etmek için bu sözcük kullanılmaz. Bu yüzden kafirler mü’minleri yendiklerinde “Zafer kazandılar” denmez, “Galip geldiler” denilir. Bu ince anlam, Kur’an ve hadislerde de vurgulanmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Allah dileseydi, onları size galip kılardı.”[8] Hz. Peygamber, âhir zamanda zorba imamlardan söz ettiğinde, onların inkarcılara karşı “zafer kazanacak”larını haber vermiştir. Bu dönemde gelen Allah’ın yardımı, dinini yüceltmek ve kelamını baki kılmak içindir. Zira Allah, günahkar kimselerle dinini güçlendirebilir. Hz. Peygamber, bir hadislerinde bu gerçeği şöyle ifade eder: “Elbette Allah, bu dini, facir (günahkar) kimselerle de güçlendirir.”[9]
Dolaysıyla “nasr” sözcüğü inkarcılar için kullanıldığında bu, zafer anlamında değil galibiyet anlamındadır. Gerçekte bu sözcük bu anlamıyla yalnız mü’minler için kullanılır. Hz. Peygamber’in zorba imamlar için kullandığı “Zafer kazanacaklardır” sözü, “kendilerine dünyalık mal ve mülk verilecektir” anlamında olabilir. Çünkü Nasr sözcüğü bazen, vermek anlamında da kullanılır. Araplar “Unsurûnâ nasarakumullah” (Bana veriniz, Allah da size versin) derler.[10]
el-Halîmî der ki: “Nasîr, dostunu teslim etmeyeceğine ve onu yardımsız bırakmayacağına güvenilendir.”[11]