1- İsim ve sıfatlarda basîret:

Bu derecede kulun imanının, Allah’ın kendisini nitelediği veya Re­sûlü’nün belirttiği herhangi bir sıfatla çelişen bir şüpheden etkilenmemesi gere­kir. Hatta böyle bir şüpheyi, Allah’ın varlığından şüphe etmekle eşit tutmalı­dır. Çünkü basîret ehline göre; her iki şüphe türü de aynıdır.

Buna göre; kalbin, Yüce Allah’ın arşına yerleştiğini, emir ve yasaklar verdi­ğini, yüksek-alçak bütün varlıkların hareketlerini, kişi ve şahısları gördü­ğünü, seslerini işittiğini, sırlarını ve sinelerinde sakladıklarını bildiğini, onları gö­zetlediğini, herkesin O’nun yönetimi ve emri altında olduğunu, her şeyin O’ndan geldiğini ve O’na çıktığını, meleklerin önünde dizildiğini, emirlerini uygu­lamak için hazır beklediklerini müşahede etmelidir. Bütün kemâl ve yü­celik sıfatlarının O’nda bulunduğunu, her türlü kusur, ayıp ve noksanlıklardan uzak olduğunu, hiçbir benzerinin ve eşinin olmadığını bilmeli ve O’nu daima müşahede etmelisin.

Allah, kendisini Kitabında nitelediği şekildedir. Varlıkların O’nu nitelediği şe­killerin üstündedir. Allah, ölmeyecek tek canlı (Hay)’dır. Bir an bile uyu­maz, daima uyanıktır. Göklerde ve yerde bir zerre bile O’ndan gizli değildir. O, her şeyi bilendir, her şeyi görendir. Kapkaranlık gecede simsiyah kayanın üzerindeki siyah karıncanın hareketini dahi bilir. Yüksek-alçak ve farklı diller­deki bütün sesleri işitendir. Her varlığın ihtiyaçlarını ayrıntısıyla bilendir. Söz­leri tam bir doğruluk ve adaletle tamamlanmış ve gerçekleşmiştir. Sahip ol­duğu sıfatlar, kulların sıfatlarıyla kıyaslanamaz. Çünkü sıfatları kullarınkine kesin­likle benzemez. Allah’ın zatı da kulların zatlarına benzetilemez. O, böyle bir benzerlikten tamamen uzaktır. O’nun varlıklar arasındaki fiil ve eylemleri tartışmasız adildir. Hikmeti, ihsanı, merhamet ve iyilikleri bütün varlıkları ku­şatmıştır. Dilediğini yaratma ve emretme hakkı yalnız O’na aittir. Dilediğine bol nimet verir, dilediğine kısar. Mülk O’nun, hamd yalnız O’nadır. Her türlü övgüye ve yüceliğe layıktır. O, kendisinden önce bir şey olmayan Evvel, kendi­sin­den sonra bir şey olmayacak Âhirdir. O, Zâhir’dir, O’nun üstünde hiç­bir varlık yoktur; Bâtın’dır, Onsuz bir şey yoktur. O’nun bütün isimleri övgü, medih, yücelik ve üstünlük ifade eder. Bu yüzden en güzel isimler O’nundur. Bütün sıfatları, kemâl sıfatlar olup hiçbir eksiği yoktur, mükem­mel­dir. Sıfatlarının üzerinde bir sıfat yoktur. Bütün fiillerinde hikmet, rahmet, masla­hat ve adalet bulunur.

Yaratılan her şey O’nun varlığına delalet eder. Basîret gözüyle bakanlar, her şeyin O’nu gösterdiğini görürler. Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan­ları, gereksiz yere yaratmadı. İnsanları da başıboş bırakmadı. Bütün varlıkları, kendisini anması, ibadet etmesi ve birlemesi için yarattı. Onlara bol nimetler verdi ki, bunlara şükrederek daha fazla ihsanına ve keremine kavuşsunlar.

İnsanların bu tür basîreti idrak etmeleri, Kur’an ve hadisleri tanıma ve an­lama, bu metinlerin gerçeklerine aykırı şüpheleri bilme ve reddetme dere­cele­rine göre değişiklik gösterir.

İnsanlar arasında basîreti en az olanların, selef-i salihin tarafından yerilen Ke­lam ilmiyle uğraşan kimseler olduğunu görürsün. Çünkü bu kimseler, âyet ve hadislerin gerçek anlamlarını bilmemektedirler; bu yüzden kalplerine ger­çek olmayan hayali şüpheler yerleşmiştir. Bunların çoğuna göre mü’min bile ol­mayan sıradan halkın durumuna baktığında, bu insanların onlardan daha fazla basîret sahibi olduklarını, imanlarının daha güçlü olduğunu, vahye daha çok teslim olduklarını ve hakkı kabul edip boyun eğdiklerini görürsün.