﴿ اَلْجَباَّرُ ﴾
CEBBÂR
Cebbâr isminin türediği kök kelime olan cebr, sözlükte üç anlama gelmektedir. Bu anlamlar şunlardır:
Kur’an-ı Kerîm’de bu isim “Ey Musa, orda cebbâr (zorba/iri yapılı) bir kavim vardır.”[1] şeklinde geçer. Ünlü dilbilimci el-Ahfeş, âyette geçen “cebbâr” sözcüğüyle, o şehirde bulunanların uzun boylu, güçlü ve iri yapılı olmaları kastedildiğini söyler. Ona göre burada, şehirdeki adamlar, ellerin uzanamadığı yüksek hurma ağaçlarına benzetilmektedirler. Çünkü “Raculun cebbâr” denildiğinde uzun boylu, güçlü ve iri cüssesiyle büyük hurma ağacına benzeyen adam kastedimektedir.
Katâde ise, âyette geçen “cebbâr” sözcüğü hakkında: “Bu kimseler, başka kimselerin sahip olmadıkları güçlü ve iri bedenlere sahiptiler.” der.
Kimisi de âyette geçen “cebbâr” sözcüğünün bir şeye zorlayan, zorba anlamında olduğunu söyler. el-Ezherî: “Bu, hicazlıların kullandığı bilinen bir sözcüktür” der.
İmam Şafiî cebbârı, iktidar sahibi zorba olarak tanımlar.
el-Ferrâ ve ez-Züccâci-î cebbâr sözcüğünü şöyle açıklarlar: “İnsanlardan cebbâr olan, insanları kendi isteğine zorlayan, azgın ve zorba kimsedir. Allah’ın ismi olan Cebbâr ise, kırıkları iyileştiren, yoksulları zenginleştiren demektir.”
Fakat bu, Mütekebbir ismine daha yakın bir anlamdır. Bu nedenle Cebbâr isminin değil; Ceberût isminin karşılığıdır.
Hz. Peygamber şöyle dua ederdi: “Güç ve kuvvet sahibi, bütün varlıkların yaratıcısı ve hükümdarı, ulu ve yüce Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır.”[2]
Cebbâr ismi, Allah’ın Mütekebbir, Melik, Azîm ve Kahhâr isimleri gibi ululuk ve yücelik bildiren bir isimdir.
İbn Abbas der ki: “Cebbâr, ulu ve yüce demektir. Ceberûtullah; Allah’ın azameti ve yüceliği demektir.”
Bu isim zorba krallar için de kullanılmaktadır. es-Süddî, “Cebbâr, insanları isteği doğrultusunda zorlayan ve onlara baskı uygulayandır” der. Burada Cebbâr, Kahhâr anlamında kullanılmıştır.
Muhammed b. Ka’b ise şöyle söyler: “Cebbâr, insanları kendi istediği şeylere zorladığı için böyle isimlendirilmiştir. Allah’ın dilemesi olmadan insanlar bir an bile Rablerine isyan edemezler.”
el-Enbârî, “Allah’ın bir ismi olarak Cebbâr, ulaşılamayan, erişilemeyen, el uzatılamayan, ulu ve yüce demektir” der.
Allah’ın Cebbâr sıfatı üç temel manaya dayanır: Hükümranlık, üstünlük ve yücelik.[3] Hurma ağacı boyu uzayıp yükselince, eller yetişemez olunca “cebbare” olarak adlandırılır. Bu yüzden Allah Teâlâ da ulu (Mütekebbir) ve yüce-üstün (Azîz), anlamlarına yakın olan Cebbâr adıyla isimlendirilmiştir. Bu üç ismin her biri diğer ikisinin anlamını kapsar.
Bu üç isim (Azîz, Mütekebbir ve Cebbâr), şu üç ismin (Hâlik, Bâri’, Musavvir) benzeridir. Cebbâr ve Mütekebbir isimleri Azîz isminin açıklaması olduğu gibi, Bâri’ ve Musavvir isimleri de Hâlik isminin birer açıklaması ve ayrıntısıdır. Buna göre Cebbâr, güç ve kuvvetin, izzet ve üstünlüğün, hükümranlığın kemâlidir. Bu yüzden Yüce Allah’ın en güzel isimleri arasında yer almıştır.[4]
[1]
Maide,
[2]
Ebû Davud,
[3] Buna göre, bu üç anlamı aşağıdaki şekilde detaylandırabiliriz:
Konuyla ilgili
daha geniş bilgi için bkz. “Haku’l-vadihu’l-mübîn”, s
[4]
İbn Kayyim, “Şifâu’l-alîl”, s.