“Allah” Adının Bütün İsim ve Sıfatları Kapsaması

“Allah” adı bütün güzel isimleri ve üstün sıfatları içine alır. Bu ad, Yüce Yara­tıcının zâtî, sübûtî, fiilî bütün sıfatlarına delalet eder.[1]

Allah’ın zâtî sıfatları, kemâl sıfatlarıdır. Herhangi bir eksiklik ve kusuru yok­tur. Hiçbir varlığa benzemez. Allah’ın diğer isim ve sıfatları bu yüce ada izafe edilir. Âyette belirtildiği gibi “En güzel isimler Allah’ındır. [2] Rahmân, Ra­hîm, Kuddûs, Selâm, Azîz, Hakîm, Allah’ın adlarındandır deriz. Ama “Al­lah”, ne Rahmân’ın ne de Azîz’in veya bir başkasının isimlerindendir deme­yiz.

Bu da gösteriyor ki, “Allah” adı el-Esmâ-ü’l hüsnânın bütün anlamlarını özetle içine almaktadır. Diğer ilâhî isim ve sıfatlar bu adın ayrıntıları ve açık­lamala­rıdır. Bu, “Allah” adının tapınılan ve kulluk edilen olduğunu gösterir. Bü­tün varlıklar O’na sevgi, saygı, ümit ve korku ile tapmaktadır. İhtiyaç ve fela­ket anlarında O’na yönelmekte, O’ndan kurtuluş beklemektedirler.

Bu durum O’nun iktidarını, ilâhlık ve merhametini gerekli kılmaktadır. Al­lah’ın ilahlığı, Rabliği, merhametliliği ve iktidarı bütün kemâl sıfatların varlı­ğını zorunlu kılmaktadır. Çünkü diri ve canlı olmayan (Hay), işitmeyen, görme­yen, gücü yetmeyen, konuşmayan, dilediğini yapamayan, ne yaptığını ve nasıl yapması gerektiğini bilmeyen bir kimsede kemâl sıfatlarının bulun­ması mümkün değildir. Yüce ve güzel (celâl ve cemâl) sıfatların hepsi “Allah” ismine has sıfatlardır.

Fiilî ve kudret sıfatları, fayda veya zarar verme, bol veya az verme, dile­ğini gerçekleştirme, güçlü olma ve varlıkları yönetme ise “Rab” ismine has sıfatlar­dır.

İhsan sıfatları, iyilik, cömertlik, sevgi ve şefkat, merhamet ve lütuf, yumu­şak­lık gibi sıfatlar da “Rahmân” ismine has sıfatlardır.

Rahmân adının özelliği merhamet/esirgemedir. Rahîm ise kullarına mer­ha­met eden, onları esirgeyendir. Bu yüzden Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyu­rur: “O, mü’minleri çok esirgeyicidir. [3], “O, onlara (karşı) çok şefkatli­dir, çok esirgeyicidir. [4] Âyetlerin orijinalinde, daha geniş anlamlı ve nitele­nen bütün sıfatları kendinde toplayan “Rahmân” kelimesi yerine “Rahîm” keli­mesi geçmektedir. Çünkü Rahîm, Rahmân’dan daha öte ve özel bir an­lam ifade etmektedir.[5]


 

[1]     İbn Kesir “Allah” lafzını şöyle tefsir eder: “Allah, Yüce Yaratıcının özel ismidir. O’nun ism-i âzam (Allah’ın en büyük ism-i) olduğu söylenir. Çünkü bütün sıfatlarla sadece bu isim nitelenir. Allah Kur’an’da şöyle buyurur: “O Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. Melik’tir (bütün mülkün sahibidir). Kuddûs’tür, Selâm’dır, Mü’min’dir, Müheymin’dir, Azîz’dir Cebbâr’dır Mütekebbir’dir. Allah, (müşriklerin) şirk koşmakta olduklarından çok yücedir. O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, şekil ve suret verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Azîz, Hakîm’dir.” Haşr, 23,24. Allah’ın dışında hiç kimse bu adla adlandırılamaz. Bkz. Tefsiru İbn kesir, 1/52.

[2]     A’raf, 180.

[3]    Ahzab, 43.

[4]    Tevbe, 117.

[5]    İbn Kayyim, “Medâricu’s-sâlikîn”, 1/32. İmam Gazâlî, “el-Maksad”, s. 37 adlı eserlerinde derler ki: “Bil ki, bu isim (Allah) doksan dokuz ismin en büyüğüdür. Çünkü bizzat zata delalet etmekte ve bütün ilâhî sıfat ve isimleri kapsamaktadır. Öyle ki hiçbir isim ve sıfat bu adın dışında değildir. İlim, kudret, fiil gibi diğer isimler sadece bir anlama işaret etmektedir. Bu ad, isimlerin en özelidir. Çünkü ne gerçek ne de mecazî anlamda hiç kimseye bu ad verilmez. Kâdîr, Alîm, Rahîm gibi diğer isimler başkalarına verilebilir. Belirttiğimiz bu iki nedenden dolayı “Allah” adı, bu isimlerin en büyüğü (ism-i âzam) olabilir.