1- Dinî hükümler

Bu hükümlerin kabul edilmesi, tartışılmaması ve itiraz edilmemesi Yüce Al­lah’ın temel bir hakkıdır. Bu hükümler içtenlikle kabul edilip tasdik edildik­ten sonra irade, uygulama ve amelin geldiği başka bir teslimiyet türü gel­mekte­dir. Bu teslimiyette, uygulanan hükümlerde Allah’ın iradesine ters ve onunla tartışan irade ve istekler olmaz. Kalbinde iman ve ikrar ile çelişen şüphe­ler olmadığı gibi, bu hükümlerin uygulanmasında da hakka karşı çıkan ve ona itiraz eden iradeler olmaz. İman eden sağlam kalp, şüpheleri kabul etme­diği gibi sağlam irade de şüpheleri ve hakka itirazı kabul etmez. Sınırsız arzu ve isteklerinin peşinden gidenlerin bu hükümlere aykırı davranmaları gibi o da isteklerinin peşinden koşarak, Allah’ın hükümlerine aykırı davran­maz. Şüphelere uyanların bâtıl şeylere daldığı gibi o da bâtıla dalmaz. Al­lah’ın emir ve yasaklarına içtenlikle uyar, hakkı tanımakla bu sınırsız arzu ve istekleri zayıflar. Allah’ı tanımakla, O’nu sevmekle, emir ve yasaklarını bilip uy­makla huzur bulur.[1]

İbn Teymiye bu hüküm türünü şöyle ifade eder: “Bize emredilen ve Al­lah tarafından indirilen dinîgerçekler, Kitap ve sünnette belirtilen bu hüküm­ler­dir. Hiç kimse bunların dışına çıkmamalıdır. Allah’ın rızasına ve sevgisine bağlı olan hükümler bunlardır.”[2]


 

[1]     İbn Kayyim, “Tarîku’l-hicreteyn”, s. 66.

[2]     İbn Teymiye, “el-Furkân beyne evliyâillah…”, s. 117-118.