﴿ اَلْحَلِيمُ ﴾

HALÎM

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

Ve bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranan­dır.[1]

Şüphesiz Allah, bilendir, Halîmdir.[2]

Halîm kelimesinin anlamı hakkında el-Halîmî der ki: “Halîm, gü­nahları nede­niyle kullarına nimet vermeyi ve iyilik yapmayı kesmeyendir. O, kendi­sine itaat edeni rızıklandırdığı gibi isyan edeni de rızıklandırır. Kendisin­den kor­kan ve iyilik yapanlara nimet vermeye devam ettiği gibi günah işle­meye de­vam eden kullarına da nimet vermeye devam eder. Belâ ve musi­betlerden koruması için kendisine dua edeni veya ibadetle meşgul olup bu istekte buluna­mayanı koruduğu gibi, dua etmeyen ve kendisinden gafil olan kimse­leri de belâ ve musibetlerden koruyabilir.” [3]

Ebû Süleyman el-Hattâbî ise bu ismi şöyle açıklar: “Halîm, günahları bağışla­yan ve cezalandırmada acele etmeyen, öfkesine yenilmeyen, cahillerin ce­haleti ve asilerin isyanı kendisini öfkelendirmeyendir. Halîm ismi, gücü ol­duğu hâlde bağışlayana verilir; gücü olmadan bağışlayana bu isim veril­mez.”[4]

el-Aklîşî ise şunları söyler: “Allah, Halîm’dir. Yani cezaları erteleyen veya ta­mamen kaldırandır. Allah’ın cezaları ertelemesi, müşahede ile; kaldır­ması ise nakli deliller ile bilinmektedir. Bütün İslâm âlimleri bu konuda görüş birli­ğine varmışlardır.

İnkarcı ve günahkarların cezalarının ertelenmesi bu dünyada gerçekleşir. İs­yan ehlinin cezasının âhirete ertelenmesi gözlerle müşahede edilebilir. Bu kim­selerin, Allah’ı inkar etmelerine ve O’na isyan etmelerine rağmen sağlık ve afiyet içinde bulunmaları, Allah’ın nimetleriyle birlikte yaşamlarını sürdürme­leri ertelemenin açık göstergesidir.

Cezaların kaldırılması ise âhirette gerçekleşir. Bu yalnız, cezayı hak etmiş bazı müslüman günahkârlar için geçerlidir. İnkarcıların bununla bir ilgileri yok­tur. Onların bu isimle ilgili olarak âhirette hiçbir payları yoktur. Âyet ve hadis­lerle bu kesinleşmiş bir hükümdür. İslâm bilginleri bu konuda ittifak etmişler­dir. Bu yüzden her müslümanın, mutlak Halîm’in yalnız Allah ol­du­ğunu bilmesi gerekir. Bu ismin başkaları için kullanılması, gerçek anlamda de­ğil mecazî anlamdadır.

Allah’ın hilm ve yumuşaklığı, inkarcıları, günahkârları ve isyan ehlini içine alacak genişliktedir. O, cezayı hak edenleri cezalandırmakta acele et­mez, tevbe etmeleri için onlara süre verir. Eğer Allah dilese, günah işledikleri an kullarını cezalandırır. Çünkü bazı günahlar, çeşitli acil cezaların verilmesini ge­rekli kılmaktadır. Ancak O’nun hilmi, günahkârlara süre tanımayı gerekli kıl­maktadır.”[5] Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Eğer Allah, kazanmakta olduk­ları dolayısıyla insanları (azab ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) üze­rinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah kendi kulla­rını görendir.[6]


 

[1]     Bakara, 235.

[2]     Hac, 59.

[3]     Beyhakî, a.g.e., s. 53.

[4]     Kurtubî, a.g.e., 1/94.

[5]     el-Herrâs, “Şerhu’n-nûniyye”, 2/86.

[6]     Fatır, 45.