﴿ اَلْخَالِقُ - اَلْخَلاَّقُ ﴾

HÂLİK - HALLÂK

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

Allah’ın dışında bir başka yaratıcı mı var?[1]

O, her şeyin yaratıcısıdır, öyleyse O’na kulluk edin.[2]

el-Halîmî, Hâlik ismi hakkında der ki: “Hâlik, varlıkları sınıflandıran, her sınıfa bir ölçü koyan ve buna göre büyük küçük, uzun-kısa, insan-hayvan, yerde sürünen-gökte uçan herşeyi, ölümü ve hayatı, özetle bütün varlıkları var eden­dir. Şüphesiz yoktan ve örneksiz var etmeyi kabul etmek, yaratmayı kabul etmektir. Çünkü yaratma, örneksiz var etmenin bir şeklidir. Bu yüzden birbi­rinden ayrılmazlar.”[3]

Allah Teâlâ yaratan, O’nun dışındaki her şey yaratılandır. Her şey O’nun emrinde ve hizmetindedir. O’ndan başka bir yaratıcı yoktur. Bütün her şey, gökler, yer, ikisi arasında ve içinde bulunanlar, bunların hareketleri, kımıltı­ları, rızıkları, ecelleri, sözleri ve fiilleri yaratılmıştır. Bütün bunların tek yaratı­cısı Hz. Allah’tır. Bütün varlıklar sonradan yaratılmış ve yoktan var edilmiş­lerdir. O, bütün bunların yaratıcısı, var edicisi ve yapıcısıdır. Her şey O’ndan başladı ve yine O’nda son bulacaktır.[4]

Hallâk ismi ise şu âyetlerde geçer.

Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini de yaratmağa kadir değil mi? Hiç tartışmasız (öyledir); O, yaratandır, bilendir.[5]

İbn Kayyim şu âyetlerin de bu anlamda olduğunu söyler.

Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb’inize kulluk ediniz.[6]

Kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakı­nın.[7]

Bu âyetler dinin temelini oluşturan yaratıcının varlığını, güç, kuvvet, ilim, irade ve hayat gibi üstün sıfatlara sahip oluşunu, her fiilinin bir hikmeti bu­lunduğunu ve evrenin sonradan yaratıldığını ispat etmektedir. Bu âyetler aynı zamanda tevhidin, rubûbiyet ve ulûhiyet olmak üzere ikiye ayrıldığını da ispat etmektedir. Rubûbiyet tevhidi, varlıkları tek başına yoktan var edenin Allah olduğunu kabul etmek; Ulûhiyet tevhidi ise, ibadet edilmeye, sevilmeye ve itaat edilmeye layık tek varlığın, tek ilâh ve mabudun Allah olduğunu kabul etmektir. Allah’ın varlığı ve birliği bu şekilde ispat edildikten sonra Hz. Peygamber’in peygamberliği, çelişkilerden uzak ve en güzel bir şekilde eksiksiz ispat edilmiştir. Böylece Hz. Peygamber’in verdiği her haberin ve söylediği her sözün doğru olduğu kanıtlanmıştır. Hz. Peygamber de bize âhiret hayatından, cennet ve cehennemden söz etmiştir.


 

[1]     Fatır, 3.

[2]     En’am, 102.

[3]     Beyhakî, a.g.e., s.  25.

[4]     Meâricü’l-kabûl, 1/82.

[5]     Yasin, 81.

[6]     Bakara, 21.

[7]     Bakara, 24.