Allah’ın Kullara Verdiği Rızık
Allah’ın, kullarına verdiği rızık genel ve özel olmak üzere iki türlüdür:
a- Kalplerin rızkı: Kalplerin rızkı, ilim, iman ve bunlara bağlı gerçeklerdir. Her kalp gerçeği bilmek ister ve buna son derece muhtaçtır. Bunun için yalnız Allah’ı ilâh olarak kabul eder ve sadece O’na ibadet eder. Böylece gönül zenginliğine kavuşur ve ihtiyaçları giderilir.[1]
Kuşeyrî, bu tür rızık hakkında der ki: “Kalplerin rızkı işte budur: İlâhî marifet ve bilgiler. Bu bilgiler, temiz ve kirli olmak üzere iki türlüdür. Temiz bilgiler, melekler vasıtasıyla kalplere giren bilgilerdir. Kirli bilgiler ise, şeytanlar vasıtasıyla kalbe giren bilgilerdir. Yüce Allah zâhirî rızıkları dilediği kimselere az veya çok verir, sonra da bunu tamamen keserek, onları öldürür. İşte kalplerin rızkı da aynen böyledir. Allah kimilerine öyle bol ilim verir ki, bu ilmin nuru yeryüzüne dağıtılacak olsa bütün yeryüzünü aydınlatır. Kimisine sadece kendisine yetecek kadar ilim verir, kimse onun ilminden yararlanamaz. Kimisine de hiç ilim vermez ve öylece yaşayıp ölür. Hayvanlarla arasında hiçbir fark olmaz.[2]
b- Bedenlerin rızkı: Sahibine bir sorumluluk ve günah yüklemeyen helal rızıktır. Mü’minlerin Allah’tan istedikleri ve sadece kendilerine has olan rızık, bu iki rızık türünü de kapsar. Bu yüzden mü’min kul, kendisine rızık vermesi için Rabb’ine dua ettiğinde bu iki tür rızkı kastetmelidir. “Ey Allah’ım! Beni rızıklandır” dediğinde bunun anlamı şudur: “Ey Allah’ım! Kalbimi ilim, hidayet, marifet, bütün salih amelleri kapsayan iman ve güzel ahlâkla; bedenimi de, zorluk, sıkıntı ve yorucu olmayan rahat helâl rızıkla rızıklandır.”[3]