Kur’ân-ı Kerim’de Gazap

 

Kur’ân-ı Kerim’de “gazap” kelimesi, 14 yerde geçer. Ayrıca on âyette de gazap kelimesinin türevleri yer alır. Bu âyetlerin çoğunda gazap, Allah'a nisbet edilmiştir. Bazı âyetlerde gazap insanlar için de kullanılır. Meselâ Hz. Mûsâ’nın gazabı (7/A’râf, 150, 154; 20/Tâhâ, 86) ve Hz. Yûnus’un gazabından bahsedilir (21/Enbiyâ, 87).

Kur’an’da her şeye rağmen, gazaplanarak yapılan bir günah sonunda mü’minin hatasından dönmesi, tevbe etmesi emredilmekte; Allah’ın tevbe edenleri affedeceği bildirilmektedir (Meselâ, bkz. 3/Âl-i İmrân, 135).      

 “O takvâ sahipleri ki, bollukta da, darlıkta da Allah için infak ederler/harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (3/Âl-i İmrân, 134)

Kur’an ahlâkı, kötülüğe iyilikle muâmele etmeyi, bunun ancak sabredenlere mahsus bir meziyet olduğunu hükme bağlar: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir tavırla önle. O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki yakın bir dost olur. Bu (haslete), ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan) büyük pay sahibi olan kimse kavuşturulur. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce (vesvese) seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.” (41/Fussılet, 34-36). Kötülük, en güzel haslet ne ise onunla önlenmelidir. Meselâ gazaba sabır, kötülüğe af ile karşılık verilmelidir.

Kur’an, fevrî ve fanatik hareketleri hoş karşılamaz: “Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (49/Hucurât, 5).

Sabredip suç bağışlamanın işlerin en hayırlısı olduğu vurgulanır: “Eğer ceza verecekseniz, size yapılan işkencenin misliyle ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır. Sabret! Senin sabrın da ancak Allah’ın yardımıyladır. Onlara üzülme, kurmakta oldukları tuzaktan dolayı sıkıntıya düşme.” (16/Nahl, 126-127)

“Kim sabreder ve affederse, şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir (Mert ve azimli insanların yaptığı işi yapmıştır).” (42/Şûrâ, 43) 

Bir kötülüğün aynen benzeriyle mukabele edilerek önlenmesi değil; en güzel şekilde, olgun mü’mine yakışacak tarzda önlenmesini Kur’an tavsiye eder. Meselâ. Gazaba sabır, câhilce davranışa, bilgisizliğe hilim, kötülüğe af ile karşılık, kötülüğün önlenmesi için tavsiye edilir. “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (41/Fussılet, 34)

Kur’an, herkese karşı hoşgörülü ve yumuşak olmayı onaylamaz. Kur’an’ın ölçüsü, müslümanlara karşı merhametli, kâfirlere karşı onurlu, sert ve şiddetli olmaktır. “Muhammed Allah’ın rasûlü/elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı şiddetli/çetin, kendi aralarında merhametlidirler.” (48/Fetih, 29)  

İslâm’ı çevreye yayıp hâkim kılma gayreti demek olan cihad için gazap, olmazsa olmaz özelliktir. O yüzden cihadı emreden Kur’an, İslâm’a savaş açan kâfirlere karşı sert davranmayı da emreder. “Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş ânında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah takvâ sahipleriyle beraberdir.” (9/Tevbe, 123)

“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münâfıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O, gidilecek yer ne de kötüdür!” (66/Tahrîm, 9)

“...Onlar, sizinle karşılaştıklarında ‘iman ettik’ derler; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: ‘Kininizden (kahrolup) ölün! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir.” (3/Âl-i İmrân, 119)