Lemem

 

‘Lemem’ kelimesinin aslı olan ‘lemme’ fiili; toplamak, biriktirmek, bir şeyi ısrarlı ve devamlı olmamak şartıyla yapmak ve düzeltmek mânâsına gelir. Dağınık olan saçı düzeltme eylemi bu fiille ifâde edilir. Aynı kökten gelen ‘elemme’, az miktarda, hafif tesir ve bir şeyin yanında az bir zaman durma demektir. Mesela, ‘elemme bi’t-taâmi-az bir şey yedi’, ‘elemme bi’l emr-bir işde fazla derinleşmedi’, ‘elemme’l ğulâm-çocuk ergenlik çağına yaklaştı’, ‘elemme bi’l mekân-o bir yerde birazcık durdu’ anlamlarına gelir.

Dolaysıyla bu sözcük , bir kişinin bir işi yapmamakla birlikte yapacak noktaya kadar gelmesini ifade eder. Ferrâí isimli tefsirci bedevilerden şöyle bir cümle duydum diyor: “Darabe mâ lememe’l katlu-öyle vurdu ki az kalsın ölecekti ” yani o kişi bu eylemi az kalsın yapacaktı. Bir başka seferinde ise: “elemme yef’alu -neredeyse yapacaktı-” şeklinde dediklerini işittim diye anlatıyor (İbn Ziyâd el-Ferrâî, Meâni’l Kur’an, 3/100). ‘Elemme’, aynı zamanda günaha yaklaşmak, günah işlere yakın olmak demektir. Bu anlamdan hareketle küçük günahlara, ya da kişinin yapmaya niyet ettiği fakat yapmadığı hatalara ‘lemem’ adı verilir. Râğıb el-İsfehânî ‘lemem’i günah işlemeye yakın olmak şeklinde açıklıyor ve bununla küçük günahların tanımlandığını ilâve ediyor (Müfredât, s. 686).

‘Lemem’in tanımı konusunda müfessirler arasında görüş birliği yoktur. Ancak onların çoğuna göre ‘lemem’ küçük günahlardır (Beydavî, 3/441; Muh. İbn Kesîr, 3/402; Ebu’s Suûd, 5/648; Tabatabâî, el-Mizan, 19/45; Elmalılı, 7/318; Fî-Zılâli’l Kur’an, 6/3412). Bazıları, bir kişinin büyük günahı işleyecek noktaya gelmesine rağmen bir cürüm işlememesi, ya da günahta son safhayı gerçekleştirmemesi şeklinde açıklarlar. Bazıları onu, az bir zaman günah işledikten sonra terketme diye anladılar. Bazıları ise, günah işlemeyi düşünüp, onu yapmak isteyen kişinin bu hatayı fiilen yapmaması diye tanımlamışlardır (Mevdûdi, Tefhimu’l Kur’an, 6/30).