3- Haccı Kıran:

               

Aynı hac mevsimi içinde umre yaptıktan sonra ihramdan çıkmadan yapılan hacca, kıran haccı, bu haccı yapana kaarin denir. Kişi, umre ile haccı beraber yapmak üzere ihrama girer; umreyi tamamlar, ihramdan çıkmaz; ihramın gereklerine riâyet ederek hac fiillerine başlar, kudüm tavafını yapar, Arafat’ta durur, bayramın birinci günü Akabe cemresini attıktan sonra kurbanı kesip tıraş olur, ihramdan çıkar.

Temettû ve kıran haccı yapanlara şükür kurbanı kesmek vâciptir. İfrat haccı yapanın böyle yükümlülüğü yoktur; dilerse nâfile kurban kesebilir. Kıran haccı yapan hacı, şükür kurbanı kesemezse, bayramdan önce üç gün, evine döndükten sonra yedi gün olmak üzere on gün oruç tutar. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Güvene kavuştuğunuz zaman hac zamanına kadar umre ile faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser, kurban bulamayan, üç gün hacda, yedi gün de döndüğünüz zaman olmak üzere tam on gün oruç tutar. Bu, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir.” (Bakara: 2/196)

Temettû veya kıran haccı yapan kimsenin şükür kurbanı kesmeye gücü yetmez ve kurban bayramından önceki üç gün orucu da tutmamış bulunursa, sonra yedi günü de tutması gerekmez. Bunun yerine kurban kesmesi gerekir. Kurban kesemeyecek durumda ise ihramdan çıkar, fakat bu kez, iki kurban lâzım gelir. Birisi temettû veya kıran kurbanı, diğeri kurban kesmeden ihramdan çıktığı için ceza kurbanıdır. Mekke’lilere ve mikat sınırları dâhilinde oturanlara temettû veya kıran haccı yoktur. Onlar, yalnız ifrad haccı yaptıklarından şükür kurbanı kesmeleri gerekmez. [1]

Hac niyeti ile mikat mahallinde veya mikattan önce, hem umre ve hem de hacca tek bir niyet ve tek bir ihrama girmeye kıran haccı denir. Umre ve hacca birlikte şöyle niyet edilir: ”Allah’ım! Ben hac ve umreyi birlikte yapmaya niyet ettim. Bunu bana kolaylaştır ve kabul eyle” şeklinde der ve ardından da umre ve haccın telbiyesini birlikte getirir.

Hanefilere göre haccı kıran yapan kimse, Kabe’yi tavaf eder Safa ve Merve arasında sa’y eder ve daha sonra da, ifrad haccına niyet edenler gibi, hac vazifesini yerine getirir.

Kıran haccına niyet edenler, hem hac ve hem de umreyi birlikte yaparlar. Kurban bayramının birinci günü güneş doğduktan sonra temettü hacına niyet edenler gibi şeytanı taşlarlar ve kurbanlarını keserler, tıraş olup ihramdan çıkarlar.[2] Bu hac şekline niyet edenlere kurban bayramı günlerinde kurban kesmeleri vaciptir.

İmam Ebu Hanife ve İmam Malik, haccı kıran yapmak, diğer hac şekillerinden daha efdaldır demişlerdir.[3]

Haccı temettü ve kırana niyet edenler, kurban kesecek maddi imkanları olmadığı taktirde, Arafe gününe kadar üç gün, ailesine döndükten sonra da yedi gün oruç tutmaları gerekir.

Hac çeşitleriyle ilgili fıkıh kitaplarında daha bir takım açıklama ve izahatlar mevcuttur. Bu üç çeşit hac arasında görüldüğü gibi haccın vazifeleri açısından pek de fark yoktur. Rükün hepsinde rükün ve vacip kurbanın dışında hepsi vaciptir. Menasikler açısından fazla değişmemektedir. Bu şekilde olması da hacca niyet edenlere bir kolaylık ve bir rahmet telaki edilmesi gerekir. Burada ister umreye ister hacca niyet edilsin önemli olanın Kur’an’ın diliyle Allah için bu ibadeti yerine getirip umre ve haccı Allah Teala için tamamlamalıyız.

Allah için tamalanan hacda kavga, cidal ve tartışma hiç olmaz ve olmamalıdır, sükünet ve hareketlilik vardır. Durmak, duraklamak ve yerinde sayma hiç yoktur. Allah için tamamlanmış bir haccın karşılığı, mutlak olarak bağışlanmadır, tevbelerin makbülüdür, ecirlerin en büyüğü olan, Allah’ın rızasını kazanıp cennetine girmeye hak kazanmadır.

Allah’ın rızasını kazanmanın öncelikli şartı ihlaslı olmaktır yani, niyeti halis kılmaktır. Ateşin odunu yaktığı gibi riya ve ihlasın olmadığı amelde heba olmuş demektir.

İbadetlerde hem beden ve hem de ruh birlikte insicam etmesi gerekir, ikisinin insicamıyla ancak ihlas mümkün olur. Bu da ruhun ve bedenin birlikte Allah’a tam teslimiyet içinde olmalarını gerektirir.

Özellikle hac vazifesi yapıldığında bu uyum ve insicam sağlanmamışsa bedenin harcayacağı güç ve takat ve aşırı efor sadece kişiye aşırı yorgunluk ve ibadetten bıtkınlık verir.

Hacca giderken, gönül dünyalarını beraberinde götürmeyenler, maddi gözle görelebilecek şeylerin dışında, manevi hissiyat ve duygulardan uzakta kalmışlar demektir. Gönüllerini oraya götürenler ise, dönüşlerinde bedenlerini geri getirirken, mutlaka gönülleri güllerle kalır, kutsal ve emin beldelerde iskan ederler. [4]


 

[1] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.

[2] Zuhayli, IV/88

[3] İbn Rüşd, Bidayetu’l-Müctehid, II/178

[4] Mehmet Peker, Hacc Nedir?