İslama Göre Hedy’nin Çeşitleri

 

1- Vacip olan Hedy (Kurban):

 

Temettü veya Kıran haccına niyet etmiş olan birinin kurban kesmesi kendisine vacip olduğu hususunda alimler arasında icma vardır. Allah, (c.c.) Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır: “Başladığınız hac ve umreyi Allah için tamamlayın. Alıkonursanız, kolayınıza gelen bir kurban gönderin, Kurban yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin.[1]

Haccı temettü veya haccı kırana niyet edenler, Kurban bayramının birinci günü, güneş doğduktan sonra, birinci cemreyi (büyük şeytanı) taşladıktan sonra, kurbanını keser ve sonra tıraş olur, artık o kişi ihramdan çıkabilir. Kurban kesmedikçe ihramdan çıkamaz şayet çıkarsa ayrıca ceza kurbanı kesmesi kişiye vacip olur.

Cenabı Hak şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’ın nişanelerine, hürmet edilen ay’a, (Kabe’ye) hediye olan kurbanlığa , gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rab’lerinden bol nimet ve rıza talebederek Beytu’l-Harama gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin.[2]

Bu hedy’nin kesilme yeri; Mina ’dır, Bazı alimlere göre Mekke’ye çıkan yolların ve civarı her yerde kesilebileceği görüşüdür. Cenabı Hak şöyle buyurmaktadır: “Bu nişanelerde sizin için belli bir süreye kadar faydalar vardır. Sonra bunlar Beyti’l-Atik’te (Kabe’de) son bulurlar.[3]

Hz. Peygamber Mina ’da şöyle dedi: “Burası Kurban kesme yeridir. Mina’nın tümü kurban kesme yeridir.” Umrede ise şöyle dedi: “Burası kurban kesme yeridir-Merve’yi kastediyor- Mekke’nin her sokağı, her yolu kurban kesme yeridir.[4]

Zamanı ise; Kur’an ve sünnet bunun zamanını ta’yin etmemiştir ancak, bazı mezheplere göre; Temettu ve kıran haccına niyet edenlerin hedylerini Kurban bayramının birinci günü güneş doğduktan üçüncü günü güneş batımına kadar kesmesi gerekir demişlerdir. Bu zaman zarfında, özellikle Hanefi ve Şafiilere göre kesmesi vaciptir.[5]

Vacip olan diğer bir Hedy çeşidi ise; hac menasiklerinden biri veya birden fazla vazifelerini yerine getirememiş olmak, ihramın yasaklarından birini, işleme gibi durumlardan dolayı cezalı hale düşmektir. Bu durumda olanlar, hedy’lerini (kurbanlarını) Haremde kesmeleri vaciptir. Ancak; ne zaman kesmeleri gerekir sorusuna cevaben, temettu ve kıran haccı gibi teşrik günlerinde kesmeleri şart değildir. İstedikleri zaman kesebilirler, önemli olan bu hedy’in harem’de kesilmesidir. Kesilen bu ceza kurbanının etinden yiyemez, tümünü fakirlere vermesi gerekir.

Kurbanlığın nereden satın alınıp getirilmesi fazlaca önemli değildir, kurbanlığın Mina ’dan satın alınması veya Mekke’nin dışından satın alınıp getirilmesi durumlarında, her ikisi de  caizdir.

Temettu ve kıran haccına niyet edilerek kesilen hedy’nin, etinden kesen kişi yiyebilir veya tamamını harem’de bulunan fakirlere dağıtabilir.

Haccın (veya hacıların) dışında, Kurban bayramında kesilen kurbana hedy değilde, udhiye denilmiştir. Hükmü konusunda ise mezhepler arasında ihtilaf olmuştur.

Hanefilere göre; hali vakti yerinde (zengin) olanlar, udhiye (kurban) kesmeleri vaciptir. Günleri ise teşrik günleri olan, Kurban bayramının birinci gününden itibaren üçüncü günü, güneş batımına kadar olan zaman içinde kesilebilir.

Şafiilere göre ise Kurban bayramında kesilen udhiye sünnet-i müekkededir, yani vacip değildir.[6] Kesilen udhiyede üçe bölünerek bir kısmı kesen kişi kendisine, bir kısmını akraba ve komşularına ve diğer bir kısmını da fakirlere dağıtması sünettir. Ancak tümünü de fakirlere dağıtabilir. Kestiği kurban etinden yemesi de sünnettir.

Ancak çoğu insanımızın, kurban anlayışları diğer ibadetlerdeki anlayışlarında olduğu gibi, çok fazlaca yozlaşmış durumdadır. Kendisini İmam Hanefi veya İmam Şaffi mukallidi kabul eden, her iki kesimde de, ifrad ve tefrite düşecek kadar ileri gidenler olmaktadır. Bazı kimseler, Hanefi oldukları için, çevrenin baskısıyla fakir ve alamayacak durumda olmalarına rağmen, borç ederek veya büyük bir yükün altına girerek kurban kesmek zorunda kalıyorlar, Şafiilerden bazıları da, nasılsa bu ibadet sünnettir denilerek, çoğu zaman bu ibadete verilmesi gereken önem verilmiyor ve kurban kesilmiyor. Bu her iki örnekte ifrad ve tefrit vardır. Allah haddini aşmayanları sever. Uzerimize düşen İslam’ın emrettiği gibi İslam’ı yaşamaktır.Yoksa kendi mantığımıza göre yeni bir din ihdas etmek değildir.

Vacip olan kurbandan birisi de, adak olarak nezir edilmiş olan kurbanlıktır. Adak eden kişi, kurbanı kesmedikçe uhdesinde bulunur ve adadığı zaman, bunu yerine getirmesi gerekir.


 

[1] Bakara, 2/196

[2] Maide, 5/2

[3] Hacc, 22/33

[4] Ebu Davud, Sünen, 1937; İbn Mace, Sünen, 3048; İmam Malik, Muvatta’, Hac, 178, 393

[5] İmam Nevevi, el-İdah, s.337

[6] a.e.,a.e.