Loğusalığın hükümleri aşağıda görüldüğü gibi ay hali hükümlerine benzer:
1- Ay hali olan kadın ile ilişki kurmak haram olduğu gibi loğusa kadın ile de ilişki kurmak haramdır; ancak bunun dışında ondan faydalanmak mübahtır.
2- Loğusa kadının oruç tutması, namaz kılması yahut Beytullahı tavaf etmesi –ay hali olan kadında olduğu gibi- haramdır.
3- Loğusa kadının Kur’an’a el değdirmesi ve -unutmaktan korkması hali dışında- Kuran okuması –ay hali olan kadın gibi- haramdır.
4- Loğusa kadının loğusalık süresi ile tutamadığı oruçları –ay hali olan kadın gibi- kaza etmesi icab eder.
5- Loğusa kadının loğusalığının sona ermesi halinde -ay hali olan kadına farz olduğu gibi- gusletmek farzdır. Buna dair delillere gelince:
Ümm Seleme radıyallahu anha dedi ki: Loğusa kadın Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’ın döneminde kırk gün oruç tutmadan, namaz kılmadan otururdu.”[1]
Mecduddîn İbn Teymiyye el-Münteka’da[2] şöyle demektedir: “Derim ki: Hadiste kırk güne kadar oturması emredilirdi, demektir. Böylece bu hususta varid olmuş haberin yalan olması önlenmiş olmaktadır. Zira herhangi bir çağda bütün hanımların loğusalık ya da ay halindeki adetlerinin birbiri ile aynı olması imkânsızdır.”
Ümm Seleme radıyallahu anha’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in hanımlarından herhangi bir hanım loğusalık halinde kırk gün beklerdi de ona loğusalık döneminde kılmadığı namazları kılmasını emretmezdi.”[3]
Loğusanın kanı kırk gün bitmeden kesilir, sonra bu süre içerisinde tekrar gelirse:
Loğusa kadının kanı kırk günden önce kesilir kadın da gusledip namaz kılar oruç tutar sonra da kırk gün dolmadan tekrar kan görmeye başlarsa sahih olan bunun da loğusalık kanı olarak değerlendirileceğidir. Bu durumda kadın bu süreyi bekler ve aradaki temizlik halinde tuttuğu orucu sahih kabul edilir, onu kaza etmez. Bunun için Şeyh Muhammed b. İbrahim’in Fetvalarına (II, 102)[4] ve Şeyh Abdülaziz b. Baz’ın Mecelletü’d-da’ve tarafından basılan fetvaları (I, 44) ile İbn Kasım’ın Şerhü’z-zad’e yaptığı haşiyesi (I, 405) ile Kadınlardan Akan Tabii Kanlar[5] (s. 55-56 ) ve el-Fetava es-Sa’diye (s. 137)’ye bakınız.
[1] Hadisi Nesai dışında kütüb-i sitte sahipleri rivayet etmiştir.
[2] I, 184
[3] Hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir.
[4] Fakat şunları söylemektedir: “Orucu kaza eder ancak namazı kaza etmez.” Bu ise genel bir ifade olup aradaki temizlik dönemlerinde tuttuğu oruçları mı kaza edecektir, tekrar kan görmeye başladıktan sonra tutmadığı oruçları mı kaza edecektir, açıklamamıştır. Muhtemelen maksat bu son husustur.
[5] Bu eserin yazarı Şeyh Muhammed b. Salih el-Useymîn’dir