Kadın tavafı bitirdikten sonra ay hali olursa bu durumda sa’yini de yapar. Çünkü sa’y için taharet şartı yoktur. Muğni’de[1] şöyle demektedir: “İlim ehlinin çoğunluğunun görüşüne göre Safa ile Merve arasında sa’y için taharet şart değildir. Bu görüşü belirtenler arasında Ata, Malik, Şafii, Ebu Sevr ve rey ashabı da vardır…” daha sonra şunları söylemektedir: “ Ebu Davud dedi ki: Kadın Beyti tavaf ettikten sonra ay hali olursa Safa ile Merve arasında sa’y eder. Sonra da ayrılır gider. Âişe ile Umm Seleme’den de şöyle dedikleri rivayet edilmektedir: “Kadın Beyti tavaf edip tavafın iki rekat namazını kıldıktan sonra ay hali olursa, Safa ile Merve arasında da sa’y etsin.”[2]
12- Kadınların ayın batımından sonra Müzdelife’den küçük çocuklarla birlikte ayrılmaları caizdir. Akabe cemresinde de Mina’ya vardıkları vakit –kalabalık olur korkusuyla- taş atarlar.
İbn Kudame, Muğni’de[3] şöyle demektedir: “Güçsüz kimseler ile kadınların önceden gitmesinde bir sakınca yoktur. Güçsüz yakınlarını önceden gönderenler arasında Abdurrahman b. Avf ve Âişe de vardır; hatta Sevrî, Şafii, Ebu Sevr ve re’y ashabı da böyle demişlerdir. Bu hususta farklı kanaat belirten kimse olduğunu bilmiyoruz. Çünkü böyle bir uygulamada bunlara şefkat ve onların kalabalığın sıkıntısından kurtarılmaları söz konusudur. Peygamberlerinin uygulamasına uymak söz konusudur…”
İmam Şevkani Neylu’l-evtar’da[4] şunları söylemektedir: “Deliller şunu göstermektedir: Cemreye taş atma vaktinin güneşin doğuşundan sonra oluşu bu hususta kendileri için ruhsat bulunmayanlar içindir. Kadınlar ve onların dışındaki güçsüzler gibi ruhsatı bulunanların bundan önce taş atmaları caizdir…”
İmam Nevevi, Mecmû’da[5] şunları söylemektedir: “Şafii ve mezhebimize mensup ilim adamları şunları söylemişlerdir: Gücü yetmeyen hanımlar ile diğerlerinin Müzdelife’den gece yarısından sonra ve tan yeri ağarmadan önce Mina’ya insanların kalabalığından önce Akabe cemresine taş atmak için erkenden gönderilmeleri sünnettir…” Daha sonra bu hususa delâlet eden hadisleri kaydetmektedir.
13- Kadın, hac ve umre sebebiyle saçlarının uçlarından parmak ucu kadar kısaltır. Muğni’de[6] şöyle demektedir: “Kadın için meşru olan traş olmak değil saçlarını kısaltmaktır. Bu hususta görüş ayrılığı yoktur. İbnu’l-Munzir dedi ki: Bu hususta ilim adamları icma etmişlerdir. Çünkü kadınlar için saçları traş etmek bir müsle (cezalandırmak için suretlerini değiştirmek) dir. İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Kadınların traş yükümlülükleri yoktur. Kadınlara düşen saçlarını kısaltmaktır.”[7] Ali radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resulullah sallallahu aleyhi vesellem kadının, başını traş etmesini yasaklamıştır.”[8] Ahmed şöyle derdi: Her örüğünden bir parmak ucu kadar keser. Bu İbn Amr, Şafii, İshak ve Ebu Sevr’in görüşüdür. Ebu Davud dedi ki: Ahmed’e başının her tarafından mı kadın saçını kısaltır diye soru sorulduğunu dinledim, o da şu cevabı verdi: Evet saçını başının ön tarafına doğru toplar sonra saçının uçlarından parmak ucu kadar keser.”
İmam Nevevi Mecmû’da[9] şunları söylemektedir: “İlim adamları icma ile şunu belirtmişlerdir: Kadının saçlarını traş etmesi emrolunmaz; onun görevi saçlarını kısaltmaktır. Çünkü traş kadınlar için bid’attir ve bir müsledir.”
14- Ay hali olan kadın Akabe cemresine taş atıp saçlarını kısalttığı takdirde ihramdan çıkar ve ona ihram sebebiyle haram kılınmış şeyler helal olur. Şu kadar var ki ay halinden temizlendiği taktirde kocasının ona yaklaşması helal değildir. Beyti ifada tavafı için tavaf edinceye kadar kocasını kendisine yaklaştırmaz. Eğer bu esnada kocası ona yaklaşacak olursa fidye vermesi icab eder. Bu ise Mekke’de bir koyun kesip onu Harem bölgesi fakirlerine dağıtmasından ibarettir. Çünkü böyle bir iş, birinci tahallülden sonra gerçekleşmiştir.
15- Kadın ifada tavafından sonra ay hali olursa ne zaman isterse yoluna koyulabilir. O’nun Veda tavafı yapma hükümlülüğü kalkar. Çünkü Âişe radıyallahu anha şöyle demiştir: “Huyey kızı Safiyye ifada tavafından sonra ay hali oldu. Ben bunu Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’e söyledim. Şöyle buyurdu:
“O bizi yoksa yolumuzdan alıkoyacak mı?” Ben:
“Ey Allah’ın resulu o ifada tavafını yaptıktan sonra ay hali oldu”, deyince Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “O halde o da yola koyulsun” diye buyurdu.[10]
İbn Abbas’tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “İnsanlara, en son yapacakları işin Beytullahı tavaf etmek olduğu emrolundu. Şu kadar var ki, ay hali olan kadından bu yükümlülük kaldırılmıştır.” (Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmiştir). Yine İbn Abbas’tan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ay hali olan kadının eğer ifada tavafını yapmış ise Beytullahı Veda tavafı etmeden yola koyulmasına izin vermiştir.” (Hadisi, Ahmed rivayet etmiştir).
İmam Nevevi Mecmû’da[11] şunları söylemektedir: “İbnu’l-Munzir dedi ki: “Genel olarak ilim ehli böyle demişlerdir. Malik, Evzai, Sevri, İshak, Ebu Sevr ve başkaları bunlardandır.”
Muğnî’de[12] de şunları söylemektedir: “Bütün bölge fakihlerinin görüşü budur.” Ayrıca şunları söylemektedir: “Loğusa kadının hükmü ay hali olan kadının hükmü gibidir. Çünkü loğusalık hükümleri yapılması gerekenler ile düşen mükellefiyetler bakımından ay hali hükümleri gibidir…”
16- Kadının (mahremiyle birlikte) orada namaz kılmak gayesiyle Peygamber sallallahu aleyhi vesellem mescidini ziyaret etmesi müstehabdır. Ancak Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kabrini ziyaret etmesi caiz değildir. Çünkü ona kabirleri ziyaret etmesi yasaklanmıştır. Hicaz Müftüsü Şeyh Muhammed b. İbrahim, Fetvalarında[13] şunları söylemektedir: “Bu meselede sahih olan kadınların şu sebepler dolayısıyla Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in kabrini ziyaret etmelerinin engelleneceğidir:
Genel deliller ve yasaklama eğer umumi ifade ile gelmiş ise, bir delil olmadıkça hiç kimse bunları tahsis edemez. Diğer taraftan illet (yasağın sebebi) zaten mevcuttur…”[14] Şeyh Abdulaziz b. Bâz da “Mensek” adlı eserinde Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’ın kabrini ziyaretten söz ederken Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in mescidini ziyaret eden kimse ile ilgili olarak şunları söylemektedir: “Bu ziyaret özel olarak erkekler hakkında meşrudur. Kadınların ise hiç bir şekilde herhangi bir kabri ziyaret etmeleri söz konusu değildir. Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’den sabit olduğuna göre: “Kabirleri ziyaret eden, kabirler üzerinde mescitler edinip kandiller yakan kadınlara lanet etmiştir.”
Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’in mescidinde namaz kılmak ve orada dua etmek ve buna benzer sair mescidlerde yapılması meşru olan işleri yapmaya gelince; bu herkes hakkında meşru bir davranıştır…”
[1] V, 246.
[2] Hadisi el-Eslem rivayet etmiştir.
[3] V, 286.
[4] V, 70.
[5] VIII, 125.
[6] V, 313.
[7] Hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir.
[8] Hadisi Tirmizi rivayet etmiştir.
[9] VIII, 150, 154.
[10] Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.
[11] VIII, 281.
[12] III, 461.
[13] III, 239.
[14] Bununla kadınlara kabir ziyaretinin yasaklanmasına sebep teşkil eden illeti kasdetmektedir.