İlahî vahy anlamında kullanılan vahy kelimesinin 71 tanesi Hz. Peygamber (s.a.s)'e yapılan vahy ile ilgilidir. Geriye kalanları ise cansız olan "arz"a yapılan vahy[1], semaya yapılan vahy[2], bal arısına yapılan vahy[3], meleklere yapılan vahy[4], Hz. İsa'nın Havarîlerine yapılan vahy[5], Hz. Musa'nın anasına yapılan vahy [6]'dir. [7]
İlahi vahiy, Allah tarafından gelen vahiydir. Kur’an’da 5 çeşidine rastlamaktayız:
a) Yere ve göğe hitaben gelen vahiyler. Allah’ın emretmesi anlamındadır.
“O gün haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.” (Zilzal: 99/4-5) “Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti.” (Fussilet: 41/12)
b) Hayvanlardan bal arısına gelen vahiy. İç güdü, ilham anlamındadır.
“Rabbin arıya: “Dağlardan, ağaçlardan ve çardaklardan evler edin.” diye vahyetti.” (Nahl: 16/68)
c) Meleklere hitaben gelen vahiy. Allah’ın emretmesi anlamındadır.
“Rabbin meleklere: “Ben sizinle beraberim.” diye vahyediyor.” (Enfal: 8/12)
d) İnsanlardan İsa’nın (a.s.) havarilerine ve Musa’nın (a.s.) annesine hitaben gelen vahiyler. İma, emir, rüya ve ilham manasındadır.
“Hani Havarilere: “Bana ve rasullerime iman edin.” diye vahyetmiştim.” (Maide: 5/111) “Musa’nın annesine: “Onu emzir.” diye vahyettik.” (Kasas: 28/7)
e) Hakiki Vahiy: Allah tarafından nebi ve rasullerine özellikle Muhammed’e (s.a.v.) ulaştırılan vahiydir. Vahyin dini terim olarak da anlamı budur. Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerde ilahi vahye mazhar olan nebi ve rasullerden ve Rasulullah’ın vahye mazhar oluşundan bahsedilmektedir.
“Nuh’a ve ondan sonraki nebilere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur’u verdik.” (Nisa: 4/163) “Biz de Musa’ya: “Asanı fırlatıver.” diye vahyettik.” (A’raf: 7/117)
“Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya: “Asan’la taşa vur.” diye vahyettik.” (A’raf: 7/160) “Andolsun biz Musa’ya vahyetmiştik.” (Taha: 20/77)
“Musa’ya: “Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz.” diye vahyettik.” (Şuara: 26/52)
“Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap’tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir.” (Fatır: 35/31)
“Sana ve senden öncekilere vahyolundu ki...” (Zümer: 39/65)
“Ve sizi onunla korkutup-uyarmam için bu Kur’an bana vahyolundu.” (En’am: 6/19)
“O hevasından konuşmaz. Onun söylediği kendisine vahyedilenden başkası değildir.” (Necm: 53/3-4)
“Ben ancak bana vahyolunana tabi olurum.” (Yunus: 10/15)
“Rabbinin Kitab’ından sana vahyolunanı oku!” (Kehf: 18/27)