Allah’ın cezâsı, hiç ummadıkları, geleceğini zannetmedikleri bir anda, ehl-i mekri çepeçevre kuşatacaktır. Bu, Allah’ın onlara mekridir, hilelerinin cezâsıdır. “Onlardan öncekiler de (peygamberlere) mekr/hile yapmışlardı, sonunda Allah, onların binalarının temellerinden geldi de üstlerindeki tavan üzerlerine çöküverdi. Bu azap, onlara, fark edemedikleri bir yerden gelmişti.” (16/Nahl, 26). Bu bir temsildir, sembolik anlatımdır. Buna göre anlam şöyledir: Evleri, üzerlerine yıkılmışçasına helâk olup gittiler. Denildi ki, onların hile ve düzenleri boşa çıkartılıp üstlerinden üzerlerine çatılar düşmüşçesine helâke mâruz kaldılar. Azap onlara ummadıkları yerden gelmişti, yani, kendilerini güven içinde zannettikleri bir zamanda (Kurtubî, 10/98). Kötülüğü organize edenlere inen bu azap şöyle dile getiriliyor: “Sonra kıyâmet gününde (Allah), onları rezil ve rüsvay eder...” (16/Nahl, 27). Yani, Allah onları hakîr ve perişan eder. Bundan önceki nesiller de mekr/tuzak planladılar. Allah, dünyada onları azaplandırdı. Daha sonra âhirette de azaplandıracaktır.