“Onlardan öncekiler de (peygamberlerine) mekr/tuzak kurmuşlardı. Halbuki bütün mekrler Allah’a âittir. Çünkü O, herkesin ne kazanacağını bilir. (Dolayısıyla istediğinin tuzağını bozar). Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olduğunu yakında kâfirler bileceklerdir.” (13/Ra’d, 42). Allah, önce onların yaptıklarını “mekr/tuzak” kelimesi ile niteledi; sonra da, kendi mekrine oranla onların tuzağını yok sayarak “fakat bütün mekrler Allah’ındır” buyurdu. Sonra bunu da şu sözüyle açıkladı: “O, herkesin ne kazanacağını bilir. (Dolayısıyla istediğinin tuzağını bozar). Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olduğunu yakında kâfirler bileceklerdir.” Çünkü her nefsin kazandığını bilen ve ona göre cezâlarını hazırlayanındır bütün mekrler. Zira, o cezâ, bilmedikleri yönden, hem de başlarına geleceklerden gâfil olarak onlara gelir. Kâfirler de böylece âkıbetin, yani dünyanın cezâ ve sevâbının veya âhiretin sevap ve ıkâbının kimler için olacağını bileceklerdir.