Keyd

 

Keyd; aldatmak, kötülük etmek, hile yapmak, bir başkasına gizlice zarar vermeyi istemek anlamı taşımaktadır. Bu kelime de, Kur’ân-ı Kerim’de 35 yerde geçmektedir. “Esâsen şeytanın keydi (hilesi) zayıftır.” (4/Nisâ, 76). “Şüphesiz Allah kâfirlerin tuzaklarını yıpratıcıdır.” (8/Enfâl, 18). “Yusuf, ‘maksadım, vezire gıyâbında ihânet etmediğimi, hâinlerin tuzaklarını Allah’ın başarıya erdirmediğini bilmesini sağlamaktı’ dedi.” (12/Yûsuf, 52). “İnkârcıların hilesi elbette boşa gider.” (40/Mü’min, 25). “Firavun’un hilesi elbette boşa gidecekti.” (40/Mü’min, 37). “Gerçekten onlar düzen kuruyorlar. Ben de bir düzen kurmaktayım.” (86/Târık, 15-16). “Kocası gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, karısına hitâben ‘doğrusu bu sizin hilenizdir; siz kadınların fendi pek büyüktür’ dedi.” (12/Yûsuf, 28). “Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı?” (105/Fîl, 2). “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana tuzak kurarlar.” (12/Yûsuf, 5) şeklinde âyetlerde düzenbazlık, aldatma, kandırma mânâlarında kullanılmaktadır. Allah’ın, keydi zâtına nisbet etmesi ise, bu hileleri boşa çıkarma anlamındadır. Keyd, gizli bir sûikast tertip etmek, başkasına bir zarar vermek için gizli bir şekilde düzen kurmaktır. Türkçe’de keydin karşılığı olarak hile, hiyânet, gadr, desîse, fenâlık, hud’a, mekr, düzen, fend, oyun, dolap, tuzak da kullanılmaktadır