Meleklerin bir vazifesi de; insanların ruhen yükselmelerine yardım etmek ve onları, iyi, güzel ve hayırlı işlere yöneltmektir. İnsanlar ancak meleklerin indirdiği ilâhî vahiy ve telkin ettikleri ilâhî ilham ile ruhî hayatın ne olduğunu anlayabilir ve ruhî melekelerini geliştirerek ruhen yükselebilirler. Melekler, müminlere manevî kuvvet vererek ruhen yükselme düşüncesinin dünyada yerleşmesini sağlarlar. Meleklerin müminler, hatta kâfirler için dua etmeleri, bütün insanları ruhen yükselme yoluna sokmak içindir. Müminleri Allah'ın izniyle hidayete sevkederek onları aydınlığa çıkarmaları, hep bu ruhî yükselmeyi sağlamak içindir. Meleklerin insanlarla ilgili olan bu görevleri; onların ruhen yükselmelerine yardım etmek, böylece onları ruhî olgunluğa eriştirmek gayesi taşır. Genel olarak her türlü iyi, güzel ve hayırlı işler, bu ilham meleklerinin iyi telkinleri ve bizi o işlere yönlendirmelerinin sonucudur. [1]
Ayrıca melekler, şeytanların aksine insanları iyi işlere sevkederler. Her insanın biri melek, biri de şeytan olmak üzere iki arkadaşı bulunmakta olup, Kur'an, birincisine "şâhid", ikincisine "sâik" (sevkeden) demektedir.[2] Hadiste ise insana refakat eden bir melek ve bir de şeytanın olduğu ve her ikisinin de insana telkinde bulunduğu[3] beyan edilmektedir. [4]
İbn-i Mesud’un ivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki şeytanın Ademoğlu için kalbe inmesi ve meleğin de kalbe inmesi vardır. Şeytanın kalbe inmesi şerri vadetmek, hakkı yalanlamaktır. Meleğin kalbe girmesi ise hayrı vaadetmek ve hakkı tasdik etmektir. Her kim bundan (meleğin kalbe girmesinden) bir şey sezerse bilsin ki o Allah’tandır, ona hamdetsin. Her kim diğerini sezerse şeytandan (Allah’a) sığınsın.” Rasulullah (s.a.v.) sonra şu ayeti okudu: “Şeytan siz fakirlikle tehdit eder ve sizin cimri olmanızı emreder. Allah ise size katından mağfiret ve lütuf vadeder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” (Bakara: 2/263)
Şeytanın kalbe girmesi vesvese ile, meleğin kalbe girmesi ise ilham ile olur.[5]