CEBRÂİL (a.s.)

 

Vahiy meleğinin özel adıdır. Kur'an-ı Kerim'de üç yerde Cibrîl şeklinde geçmektedir.[1] Ayrıca Cibrîl kast edilmek üzere er-Rûh[2], Rûhunâ[3], Rasûlun kerîm[4], Rasûlu rabbik[5], er-Rûhu'l-emîn[6] ve Rûhu’l-kuds[7] isimleri de zikredilmektedir. Hadiste ise Cebrâil, bunlara ilaveten "en-Nâmus" diye isimlendirilmektedir.[8]

Bu meleğe seyyidü’l-melaike de denir. Hak Teala ile peygamberleri arasında elçilik vazifesi ile mükellef kılınmış, bütün kitaplar ve vahiyler Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla indirilmiştir.[9]

Dört büyük melekten biri. Buna Cibril de denir. Bu tabirle Kur'an-ı Kerîm'de üç yerde geçmektedir.[10] Cibril, "cibr" ve "il" kelimelerinden meydana gelmiş İbrânice bir kelimedir. Cibr kul, il ise Allah anlamına olup ikisi beraber Allah'ın kulu demektir.[11] Cebrâil, Kur'an-ı Kerîm'de "Ruh", "Ruhu'l-Kudüs" ve "Ruhu'l-Emin" isimleriyle de anılmaktadır.

Cebrâil (a.s.)'in görevi Allah ile peygamberleri arasında elçiliktir. Allah'tan aldığı emir ve hükümleri peygamberlere bildirir. Bütün kitap ve vahiyler Cebrâil vasıtasıyla indirilmiştir. Kur'an-ı Kerîm de Hz. Muhammed (s.a.s.)'e onun vasıtasıyla indirilmiştir. Kur'an-ı Kerîm'de bu hususta şöyle buyurulur:

"(Ey Muhammed!) Uyaranlardan olman için Kur'an'ı senin kalbine apaçık Arapça diliyle Ruhu'l-Eınin (Cebrâil) indirmiştir." (eş-Şuâra: 26/192-195)

Cebrâil (a.s.) her şekle girebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) onu biri vahyin başlangıcında Hıra'dan Mekke'ye gelirken, diğeri Mirâc'dan dönüşte Sidretü'l-Münteha'da olmak üzere iki defa kendi aslî şekliyle görmüştür.[12] Cebrâil (a.s.) bazan da insan kılığına girerek Rasülullah (s.a.s.)'a vahiy getirirdi. Bu durumda çoğu kez yakışıklı ve genç bir sahabî olan Dıhye el-Kelbî'nin sûretinde görünürdü.[13] Cebrâil (a.s.) İsrâ ve Mirâc hadîsesinde Rasûlullah (s.a.s.)'a Mekke'den Kudüs'e ve oradan Sidretü'l-Münteha'ya kadar eşlik etmiştir.[14]

Allah Teala Cibril hakkında şöyle buyuruyor:

"Ona (Peygamber'e, bu Kur'an'ı) üstün bir güç ve hikmet sahibi (Cebrail) öğretmiştir, (ki (o) görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. (O) hemen doğruldu. O en yüksek bir ufuktaydı. Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi. Nitekim ikisi arasındaki uzaklık iki yay kadar oldu, yahut daha da yakınlaştı. Böylece Allah'ın kuluna vahyettiğini vahyetti."  (Necm: 53/5-10)

"…Ve eğer ona karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) onun dostu ve yardımcısı Allah, Cibril ve müminlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de ona arkadır." (et-Tahrim: 66/4)

Medine döneminde Yahudi bilginleri, kitaplarındaki bilgilere dayanarak Peygamber efendimizi imtihan etmek için birkaç soru sormuşlar, hepsine doğru cevap alınca bu defa kendisine vahiy getiren meleğin ismini sormuşlar, Rasûlullah (s.a.s.) "Cibril" cevabını verince; "O, bizim düşmanımızdır, harp ve şiddet getirir. Bizim vahiy meleğimiz Mikâil'dir. Mikâil müjde, ucuzluk ve bolluk getirir. Sana gelen o olsa idi, iman ederdik"[15] demişler, bunun üzerine: "De ki Cebrâil'e düşman olan kimse Allah'a düşmandır. Çünkü o, Kur'an'ı Allah'ın izniyle kendinden öncekini tasdik ederek, yol gösterici ve inananlara müjdeci olarak senin kalbine indirmiştir. Allah’a, meleklerine, Cebrâil’e ve Mikâil’e düşman olan kimse inkâr etmiş olur. Şüphesiz Allah inkâr edenlerin düşmanıdır." (el-Bakara, 2/97-98) ayetleri inmiştir.

Allah'u Teâlâ Cebrâil'i kuvvet ve emanet sıfatı ile tavsif etmiştir:

"Bu Kur'an, Arş'ın sahibi katından değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen Şerefli bir elçinin getirdiği sözdür." (et-Tekvir: 81/19-21)[16]

 


 

[1] Bakara: 2/97, 98; Tahrim: 66/4.

[2] Meâric: 70/4; Nebe': 78/38; Kadr: 97/4.

[3] Meryem: 19/17.

[4] Tekvir: 81/19.

[5] Meryem: 19/19.

[6] Şuarâ: 26/193.

[7] Bakara: 2/87, 253; Mâide: 5/110; Nahl: 16/102.

[8] Buhâri, Bed'ü'l-vahy 3; Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.

[9] A. Lütfü Kazancı, İslam Akaidi, Marifet Yayınları: 96.

[10] el-Bakara: 2/97-98; et-Tahrim: 64/4.

[11] Muhamed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur' an Dili: 1/431.

[12] es-Saâtî, el-Fethu'r-Rabbânî: 8/5.

[13] Tecrid-i Sarîh Tercümesi: 9/35. Dıhya b. Halife el-Kelbhi (ra):  Hz. Peygamber (sav)'in elçilerindendir. Bizans İmparatoru Herakleios'a gönderdiği mesajı ileten elçisi olarak kaynaklarda geçmektedir. Genç, güzel giyinen, güzel konuşan, cesur ve yakışıklı olduğu nakledilmektedir.

[14] Buhârî, Bed'u'l-Halk: 6; Salât: 1.

[15] Muhamed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur' an Dili: 1/429.

[16] Durak Pusmaz, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/278-279. Ferit Aydın, İslam’da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 237-238.