İSRÂFİL (a.s)

 

Kur'an'da İsrâfil adı geçmemektedir. Birçok yerde, sûra üfleneceği haber verilmektedir.[1] Kıyametin kopması ve yeniden diriliş ve mahşerde toplanılması için sûra iki defa üfleyecek olan melek olduğu hadis rivayetlerinden anlaşılmaktadır. Hadis-i şeriflerde  onun adı dört büyük melek içinde zikredilmiştir.[2] Bu dört melek, meleklerin "rasulleri"dir.[3]

Sûr'a üfleyecek olan melek; dört büyük melekten birisi olan İsrâfil kıyamet günü Sur'a üflemekle vazifeli melektir. Kıyamet günü Allah'ın emri ile iki defa Sûr'a üfleyecektir.

"Sûr'a üflenince, Allah'ın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölür. Sonra Sûr'a bir defa daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışıp dururlar." (ez-Zümer: 39/68)

İsrâfil'in birinci üflemesi ile yer ve gökteki bütün canlılar ölecek ve dünya hayatı sona erecektir. İkinci defa üflemesiyle de bütün canlılar dirilecek ve ahiret hayatı başlayacaktır. Sûr'un ilk üflenişine "nefha-i ûlâ"; ikinci üflenişine "nefha-i sâniye" denilir. İsrâfil (a.s)'a Sûr'a üfüreceği için Sûr Meleği de denilmiştir.

Peygamber (s.a.s)'e Sûr'un mahiyeti sorulunca şöyle demiştir:

"Üfürülen bir boynuzdur"[4]

Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"İsrâfil Sûr'u tutmuş hazır bir şekilde kendisine ne zaman üfürmek için emredileceğini bekliyor."[5]

Sûr'un üfürülüşü ve İsrâfil (a.s)'ın sûr'a üfürmesini anlatan uzun bir hadis Tefsîr kitaplarında konu ile ilgili ayetlerin açıklanmasında zikredilmiştir. Bu hadisin bazı cümleleri sahih hadis kitaplarında konu ile ilgili anlatıları bahislerde geçmekle beraber, bazı cümleleri ifade ve manâ bakımından peygamber sözü olmayacak derecede münker kabul edilmiştir. Bu hadisin tek râvisi olan İsmail b. Râfi' Medine'nin kıssacılarındandır. Ahmed b. Hanbel ve Ebû Hâtim er-Razî gibi hadis tenkidçileri hadislerinin münker olduğunu hatta metrûk bir râvi olduğunu söylemişlerdir.[6]

Levh-i Mahfuz’da Allah'ın yazılı iradelerini okumak ve bu iradelerin yerine getirilmesiyle görevli olan mukarreb meleğe bildirmek de İsrâfil (a.s)'ın görevlerindendir.

İsrâfil (a.s)'ın ve diğer meleklerin kadrinin yüceliğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.s) bazen onların ismi ile dua etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) gece namazına kalktığında şöyle dua ederdi;

"Ey Allah'ım, Cebrâil, Mikâîl ve İsrâfil'in Rabbi, göklerin ve yerin yaratıcısı, gaybı ve şehâdet âlemini bilen. Sen kullarının arasındaki ihtilaflar hakkında hüküm sahibisin. Beni izninle ihtilaf edilen şeylerde hakka kavuştur. Sen dilediğini sırat-ı müstakim'e kavuşturursun.”[7]

Kur'ân-ı Kerim'de yalnızca bir harfi deği­şik olan ve buna çok benzeyen "İsrâil"[8] adı, tam 43 kez geçmesine kar­şın, Allah'a en yakın oldukları söylenen dört melekten birinin bu ismi bir tek defa bile geçmemektedir. Kaynaklara göre Kıyametin kopması için ilk uya­rıyı, Allah'ın izniyle bu melek verecektir. Bu uyarı ise "Sûr'a üfle­mek" le gerçekleşecektir. Kur'ân-ı Kerim bu olaydan on kez söz etmekte[9] ve bun­lardan birinde şöyle demektedir:

“Gerçek şu ki ayırt günü belirlenmiştir;”

“O gün Sûr'a üflenecek, akın akın geleceksiniz.” (Nebe: 78/17, 18)

Sûr'a üfleyecek olan melek ise -kaynaklara göre- işbu İsrâfil'dir.

Sûr'a üflemek: Boru, ya da düdük öttürmek anlamına gelir. Bazı âyet­lerden bu uyarının dehşet verici olduğu anlaşılmaktadır. Ancak “Sûr“ deni­len aracın gerçekte ne olduğu ve nasıl öttürüleceği hakkında söylenmiş bir­çok şeyler ve çeşitli görüşler bulunmakla beraber bu ola­yın içyüzünü, bizim için takdir edilmiş bilgilerle anlamak ve kavramak pek mümkün olmasa gerektir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de buna ilişkin ay­rıntılara rastlamamak­tayız.[10] 

 


 

[1] En'âm: 6/73; Kehf: 18/99; Tâhâ: 20/102.

[2] Müslim, Müsâfirîn: 200; Ebû Dâvud, Salât: 119.

[3] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.

[4] Ahmed b. Hanbel, Müsned: 2/196.

[5] Taberî, Câmiu'l-Beyân: 7/211; İbn Kesir, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azim, Mısır, t.y. 3/276.

[6] İbn Kesîr, Tefsiru'l-Kur'âni'l-AzimB 3/274-282.

[7] Müslim, Müsafîrûn: 200; Şâmil İslam Ansiklopedisi: 3/207.

[8] İsrâil: Peygamber  Hz. Yakub (as)'un bir diğer adı olduğu söylenmektedir.

[9] En’am: 6/73, Kehf: 18/99, Taha: 20/102, Mü’minun: 23/101, Neml: 27/87, Yasin: 36/51, Zümer: 39/8, Kaf: 50/20, Hakka: 69/13, Nebe: 78/18

[10] Ferit Aydın, İslam’da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 238-239.