Cemaate namaz kıldıran kişiye imam denir. Bazı bölgelerde halîfeden ayırmak için imama “sahibü’s-salât” denilmekteydi. İlk dönemlerde merkezde devlet başkanı, eyâletlerde valiler, şehirdeki en büyük câminin imamlığını yapmışlardır. “İmam”ın kelime anlamı önde olan, kendisine uyulan, önder, lider demektir. İmam, geniş anlamda ümmetin önderidir. Bir kök durumundadır ve arkasında bir cemaat vardır.
İmam, etrafında bir topluluk (ümmet) toplayan, onları peşinden götüren, onlara yol gösteren insandır. İmam makamında olan önderler, insanları hidâyete ve kurtuluşa götürdükleri gibi, peşinden gelenleri ateşe sürükleyenleri de vardır (9/Tevbe, 12; 28/Kasas, 41) Namaz kıldırmak için önde olanlara da, “namaz imamı, namazda önder” denmiştir. Çünkü o da namazda önde bulunmaktadır ve arkasında bir cemaat namaz için toplanmaktadır. Namazda ümmet durumunda olan cemaat, ümm (ana, kök -asıl- önder) durumundaki imama yani cemaatin liderine uymaktadırlar. Günümüz Türkiyesinde, imam kavramının diğer bütün anlamları kaybolmuş ve yalnızca camii imamlığı mânâsı kalmıştır. O da, bazılarının kafasında basit karşılığı olan, önemsiz bir içerik taşır. Bugün paramparça olan İslâm ümmetini ilimde, siyasette ve toplumsal hayatta bir araya toplayacak müslüman imamlara -önderlere- ihtiyaç vardır. (5)