Tarihten Günümüze; Efsâne ve Destanlara Kadar Mesh’in Yansıması

 

Yarı insan yarı balık, insan başlı at, insan başlı yılan, insan başlı boğa... resim ve figürleri mesh’in toplumları etkilemesini belgeler. Kerâmet hikâyeleri ve taş kesilen, hayvana dönüşen efsâneler de aynı olayın yansımasıdır. Dünyanın birçok yerinde meydana gelen efsâneler, masallar ve mankıbelerde yer alan şekil değiştirme motifi, “mesh”in derin etkisini gösterir. Pek çok efsâne ve masalda, bazı hayvanların insan gibi konuştuğuna ve hayvan olan insanlara rastlanır. (Bu konuda geniş bilgi almak isteyenler, Saim Sakaoğlu, Anadolu Türk Efsanelerinde Taş Kesilme Motifi, Ankara, 1980 adlı kitaba bakabilir.)

Yunan tanrılarının çoğu, çeşitli serüvenlerinde değişik türde hayvan kılıklarına girerler. Meselâ, Zeus kuğu kuşu kılığına girerek Leda’yı, boğa kılığına girerek Europa’yı kaçırır; İo inek kılığına girerek dünyayı dolaşır. Hint tanrıları ve Buda, çeşitli avatar’larında çeşitli hayvan kılıklarına bürünürler. Mısır inançlarında tanrı Ra, bir yumurtadan kaz biçiminde çıkar ve uçmaya başlar, onun uçuşuyla göğün karanlığı aydınlanır ve yeryüzü canlanır. Slav inançlarında Vseslaviç kimi yerde kurt, kimi yerde kartal kılığına girer; bir savaşta da sansar kılığına girip düşmanın silâhlarını kemirir, bütün ordusunu karınca kılığına sokup düşmana saldırtır.

Dünya halkları arasında kültür olarak yaygın kabul gören şekil değiştirme, genellikle üstün bir güç (yerine göre Allah, sihirbaz, cadı, evliyâ) tarafından, ya yapılan bir iyiliğe karşılık mükâfat veya kötülüğe bir ceza olarak gerçekleştirilmektedir. Çoğu defa bu motifle, bir ağacın, hayvanın yahut cansız bir nesnenin şimdiki haline nasıl geldiği açıklanmaya çalışılır. Bu motifi işleyen pek çok Türk efsâne ve masalı mevcuttur. Şahmeran (şâh-ı merân), deniz kızı motifleri gibi.

Oğuz Kağan destanlarının önemli bir bölümünü “köpek başlı insanlar”ın ülkelerine yapılan akınlar teşkil eder. Destana göre Oğuz Han bu “it barak”lara karşı ilk akınında mağlûp olmuş, on yedi yıl sonra ise intikamını almış, onları yenmiştir. “Köpek başlı insanlar”a Avrupa, Çin ve Hint mitolojilerinde de rastlanır. Avrupalılar bu köpek başlı kavme “Borus” adını verirler. Borusların bugünkü Finlandiya ile Rusya’nın kuzey kısımlarında yaşadıkları söylenir. Köpek, Hint mitolojisinde önemli bir hayvan olduğundan, Hindistan’daki köpek başlı insanlar, soylu Hintlileri temsil ediyordu. Doğu Göktürk devletinin önemli bir bölümünü meydana getiren Tarduş Türklerinin ataları da, “başı kurt ve vücudu insan” olan bir kimse idi.        

Daha çok kerâmet kıssalarında geçen şekil değiştirmeye eski dilde “...donuna girmek” denir. “Don”, elbise, kıyafet, şekil anlamına gelen Türkçe bir sözdür. Şekle bürünmek anlamına donmak, donanmak, şekle bürünüş, büründürüş anlamına donatmak, donanma gibi sözlerin kökü budur. Tasavvufçulara göre evliyânın/erenin farklı bir şekilde, meselâ güvercin gibi görünmesi, “güvercin donuna girdi; geyik donunda göründü” diye ifade edilir. “Her dondan baş göstermek” her şekilde görünmeye denir. Abdal Musa, Hacı Bektaş-ı Veli’nin Anadolu’ya gelişini şöyle anlatır: “Güvercin donuyla Urum’a uçan, İmamlar evinün kapısın açan...”  Yine başka bir şiirinde şöyle der: “Ali oldum, Âdem oldum bahane, Güvercin donunda, geldim cihâne...” Tasavvufi anlayıştaki başkalaşım, mesh gibi bir ceza ve olumsuz örnek teşkil etmediğinden, bu olumlu başkalaşım, İslâm öncesi eski Türk ve doğu dinlerinden kaynaklanmıştır. Hacı Bektaş Veli ve benzeri evliya kabul edilen kişilerle ilgili geyik, kuş, yahut başka herhangi bir hayvanın şekline girmeğe dair inançlar, bir kısmı Şamanizmle intikal etmiş görünmekle beraber, daha çok tipik budist inançlarıdır. Orta Asyadan Budizm’in Türkler tarafından kabulü esnasında Şamanizme geçmiş bulunmaktadır.        

Metamorfoz/başkalaşım, kelebeğin tırtıl denilen bir larvadan değişim geçirerek kelebeğe dönüşmesi gibi doğal hayatta çokça görebileceğimiz bilimsel bir olaydır. İnsanın ana karnında geçirdiği evreler, değişiklikler bile bu konuda değerlendirilebilir. Kurbağa yavrusu tetarı su yaşamı sürer ve solungaçlarla solunum yapar; sonra başkalaşma geçirerek kara yaşamı süren ve akciğer ve deriyle solunum yapan bir hayvana dönüşür. Başkalaşımda larva başkalaşım geçirerek erişkin bir hayvana dönüşür; larvasal organların yerini yeni organlar alır. Bazı karıncanların sonradan kanatlanması örneği de verilebilir.

Çeşitli ülkelerde ortak halk anlayış ve inanışlarına göre, bazı hayvanlar meshe/ başkalaşıma uğramış varlıklardı. Buna göre ölenlerin ruhu baykuş olarak geri gelirdi; fare ve kertenkeleler de kötü insanların ölümlerinden sonra yeniden bedenlenmiş hali idi.