Kur'ân-ı Kerim'in altı ayrı yerinde nefs kelimesi Allah Teâlâ'ya ıtlak olunmuştur. "Nefs"in Allah için kullanıldığı âyetlerin açıklanması, özellikle tefsirciler arasında değişik görüşlerin ileri sürülerek farklı yorumlar yapılmasına sebep olmuştur. Bunun sebebi, "nefs" kelimesinin hem Allah'a ve hem de başta insan olmak üzere bazı diğer varlıklara ıtlak olunmasıdır. Kur'an'da "nefs"in Allah'a ıtlak olunduğu âyetleri müfessirler te'vil yoluna gitmişlerdir.
"Nefs"in Allah'a ıtlak olunduğu âyetler, ya bizzat Allah Teâlâ'nın kendi sözleriyle veya başka birinin ağzından dile getirilmiştir. Bu âyetler hep "Allah'ın zâtı" mânâsını ifâde etmektedir. Örneğin Allah Teâlâ, Hz. Mûsâ'ya hitâben: "Seni kendim (nefsim) için seçtim." (20/Tâhâ, 41) buyuruyor. Başka bir âyet-i kerîmede de, bu defa Hz. İsa'nın ağzından "nefs" sözcüğü Allah Teâlâ için kullanılmaktadır: "(Ey Rabbim!) Sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben Senin nefsinde olanı bilmem." (5/Mâide, 116). Fahreddin Râzî'ye göre, bu âyetten kasıt; "Sen benim bildiklerimi biliyorsun, ben Senin bildiklerini bilmiyorum" demektir. Bu âyette Allah için kullanılan "nefs" kelimesi "Allah'ın zâtı" ve "hakikati" mânâsına gelmekle birlikte, buradaki "Senin nefsinde" deyimi, "Senin yanında, Senin katında" olarak da anlaşılmıştır.
Kur'ân-ı Kerim'in başka yerlerinde Allah Teâlâ, "nefs" kelimesini kendisi için kullanıyor: "O (Allah) rahmet etmeyi Kendi nefsine (üstüne) yazdı." (6/En'âm, 12); "Rabbiniz rahmet etmeyi Kendi nefsine (üstüne) yazdı." (6/En'âm, 54); "Allah sizi nefsinden (Kendisinden) sakındırır." (3/Âl-i İmrân, 28 ve 30). Zikredilen bu âyetlerde geçen "nefs" kelimesi hep "Allah'ın zâtı ve hakikati, zâtullah" mânâsına gelmekle birlikte, son olarak kaydedilen ve Âl-i İmrân sûresinin iki ayrı âyetinde aynı şekilde geçen "nefs" sözünün "işkence" ve "cezâlandırma" olduğunu söyleyen tefsirciler de vardır.