Kur'ân-ı Kerim'de, "nefs"in, ana başlıklar altında toplamaya çalıştıklarımızdan başka kullanılış şekilleri de vardır. Meselâ Fahreddin Râzî, "nefs"in Kur'an'da "akıl" mânâsında da kullanıldığını söyler. Ona göre: "Odur ki; geceleyin sizi öldürür (gibi uyutur), gündüzün de ne işlediğinizi bilir. Sonra belirlenmiş süre geçirilip tamamlansın diye gündüzün sizi diriltir..." (6/En'âm, 60) âyetinde geçen bu durum, akıl dışındaki hallerin, uyku durumunda etkisini sürdürmesi nedeniyledir. Akıl, uyku ile uyanıklık ânında değişen bir haldir. Demek ki; Râzî, uyku ânında insanın aklını kullanamaması nedeniyle, bazı âlimlerin "ruh" olarak anladıkları "nefs"i, burada "akıl" olarak kabul etmiştir. Uyku ânında aklın fonksiyonlarını yitirmesi gözönünde bulundurulursa, bu âyet-i kerîmedeki "nefs"ten "akıl" da anlaşılabilir.
Kur'an'da nefsin "işkence" ve "cezâlandırma" anlamlarına geldiği de görülür. Âl-i İmrân Sûresinin iki ayrı yerinde geçen; "...Allah sizi kendisinden (nefsinden) sakındırır..." (3/Âl-i İmrân, 28, 30) âyetinde Allah Teâlâ'ya ıtlak olunan "nefs" kelimesi, "Allah'ın emirlerine karşı gelmenin karşılığı olan azâbı ve cezâlandırması" şeklinde de algılanabilir. Ayrıca nefsin, rûhun hakikati bilinemediği için "gayb" anlamına da geldiği söylenebilir. "...Sen benim nefsimde olanı bilirsin; ben Senin nefsinde olanı bilmem..." (5/Mâide, 116) âyetinde geçen ve Allah'a da ıtlak olunan "nefs" teriminden, "bilinmeyen şeyler" mânâsına, "gayb" da anlaşılabilir.
Kur'ân-ı Kerim'de "nefs" kökünden türemiş iki fiile rastlanır; teneffese ve tenâfese fiilleri.
1) "Teneffese": "Soluk aldı, nefes aldı" şeklindeki kullanım: "Nefes almaya başlayan sabaha andolsun." (81/Tekvîr, 18). Buradaki nefs kökünden türeyen fiil, âyete; "sabah açılmaya, sabah rüzgârı hoşça, tatlı tatlı esmeye başladığı zaman" (Elmalılı, a.g.e., c. 9, s. 33) mânâsını katar. "Sabahın nefes almaya başlaması, aydınlandığı, yani gün doğduğu ve ışık saçmaya başladığı zamandır." Aslında burada bir benzetme sözkonusudur: Işık, sabahın soluğu gibi yayılır.
2) "Tenâfese": "Yarıştı" şeklindeki kullanımı: "İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar." (83/Mutaffifîn, 26). Elmalılı bu âyete şöyle mânâ vermiştir: "Birbirleriyle yarışanlar, işte ancak onda imrenme yarışına girsinler. Münâfese: Başkasında görülen bir olgunluğa imrenip ona yetişmek veya daha ileri geçmek için nefislerin güzel şeylerde yarışması duygusudur ki; bu nefsin şerefinden ve amacının yüceliğinden kaynaklanır." (Elmalılı, a.g.e., c. 9, s. 73). Bu âyette yine gizli bir "soluk, nefes" fikri vardır. Çünkü can atılan şeye ulaşmak için nefes tüketilir. Kendisine can atılan, onun için nefes tüketilen şey de "nefis ve enfes" bir şeydir. Sıradan şeyler için boşuna soluk harcanmaz.
"Nefisleri kendilerini sıktıkça sıkmıştı" (9/Tevbe, 118) âyetinde geçen nefis, "nefes, gırtlak, boğaz anlamına yakındır. Bu âyette geçen mânâya uygun ve bugün de kullanılan bir deyim bilinmektedir: "Göğsüm daraldı, rahatım yerinde değil, kaygılıyım."
Kur'ân-ı Kerim, nefsin "kan" anlamına geldiği kullanış örneklerini içermez. Kan anlamına, "hayat soluğu"nun yerleştiği bir tür akışkan maddeyi ifâde eder. Öyleyse Kur'an dilinin, nefis terimini, maddî ve somut kavramlardan kurtarıp; maddî olmayan bir zemîne kaydırarak soyutlaştırmaya yöneldiği söylenebilir. Bu soyutlamaya karşın; Kur'an anlayışında nefsin kaynağına, kökenine özgü birçok unsurlara da rastlanmaktadır. Nefs-i emmâre ile ilgili âyetler buna örnek gösterilebilir.
Özetle; Kur'ân-ı Kerim'de nefis, kötülüklerin kaynağı olarak gösterilmekle birlikte, terbiye edilerek güzel özelliklerin ona kazandırılıp iyi bir ruh haline getirilebileceğine işaret edilmekte ve bu tavsiye edilmektedir. İnsanın gönlüne, kalbine, iç dünyasına da delâlet eden nefis, insanın bedenden oluşan cüssesini ve bedeniyle birlikte rûhunu da ifâde etmektedir. İnsan, cin, melek, hattâ hayvan ve bitkiler için zât, bünye anlamının yanısıra, cins, tür mânâsı da bulunan nefis; akıl, cezâlandırma, gayb gibi mânâlara da gelir. Nefs kökünden türeyen iki tür fiil vardır ve bunlar temelde "nefes, soluk" mânâsını da ifâde etmektedir. Nefs'in, "enfüs" şeklindeki çoğulu kullanılmakla birlikte, ender olarak "nüfûs" biçimindeki çoğulu da kullanılmıştır. Dolayısıyla, nefs'in sözlük mânâlarına uygun olarak, Kur'ân-ı Kerim'de bu anlamlara gelen kullanım örnekleri görülmektedir.
Kur'ân-ı Kerim'de, nefs kelimesinin 298 yerde kullanılması ve nefs üzerine yemin edilmesi, Allah Teâlâ'nın bu kavrama ne derece önem verdiğini göstermektedir. (8)
"Nefs" kavramı, Kur’an-ı Kerim’de, ‘kendiniz, kendileri, kendin, kendim’ gibi ifadelerle tek tek kişi ve çoğul olarak kişiler hakkında kullanılmaktadır. Yine Kur’an-ı Kerim’de, can (6/En’âm, 93), kişinin iç dünyası (2/Bakara, 235) anlamındadır. 3/Âl-i İmran, 61. âyetinde Hz. Muhammed ve Hz. İsa anlamında, bir kaç âyette Allah'ı (5/Mâide, 116), bir âyette ilâhları (25/Furkan, 3), bir âyette de insan ve cin topluluklarını işaret etmek için kullanılmıştır (6/En’âm, 130).