Nefs ve Ruh Aynı Şey midir?

 

“Nefs”: Öncelikli olarak bir kimsenin kendisi veya özü anlamına gelir. Açık ve gizli, dünyaya ve âhirete bakan duyuları, maddî ve mânevî becerileri, arzu, heves ve ihtiyaçları, canı, ruhu, hayatı ve istekleriyle kişinin bizzat kendisi, benlik demektir. “Nefs”, ruh ve kalp mânâsında da kullanılmıştır. Klâsik dinî literatürde ise, şehvet (cinsî ve her türlü aşırı istek) ve kızgınlığın başlangıcı olan, insanın içindeki mânevî güce nefs denilmiştir.

Nefs ve bazı türevlerinin anlamı “ruh” kelimesi ve türevlerinin anlamıyla çok yakındır. Her iki kavram arasında büyük bir yakınlık, hatta bazı kullanımlar için aynılık vardır. “Ruh” ile “nefs” terimlerinin aynı mı, yoksa farklı şeyler mi olduğu, üzerinde tartışılan konulardan biridir.  “Nefs” ile “ruh”u İslâm âlimlerinin çoğu aynı kabul eder. Nefs ile ruhun birbirinden ayrı şeyler olduğunu söyleyenler, bu farklılığı hep sıfatlar yönünden açıklayabilmektedirler. Öyleyse nefs ile ruh arasındaki fark, zâtla ilgili olmayıp, sadece sıfat ve özellikler yönündendir. Aslında nefis ile ruh aynı varlıklar olduğu halde, klâsik İslâm geleneğinde nefs, mânevî varlığımızın daha dünyevî, hayvanî ve menfî yönünü; ruh ise daha ulvî, mânevî ve müsbet yönünü ifade eder. Kur’an, insandan söz ederken iki ifade kullanmaktadır: İnsan, topraktan yaratılmıştır ve insan Allah’tan bir nefha (üfleme) taşımaktadır. Sûfîlerin nefs anlayışlarıyla Kur’an’ın bu insan anlayışını birlikte düşünürsek; ruha, insanın Allah’tan kaynaklanan yönlerinin bütünü, nefse de toprak kaynaklı vasıflarının tümü demek mümkün olur.  

Nefs ve ruh arasındaki ayrımın zât, mâhiyet ve hakikat açısından değil; sadece sıfat ve özellikler yönünden yapıldığı anlaşılmaktadır. Yani nefs ile ruh aynı cevherdir. Ancak, ruh güzel ve övülmüş vasıfların yeri; nefs de kötü huy, davranış ve özelliklerin kaynağı kabul edilmiştir. Bu itibarla, ruh terbiye edilmiş nefs, nefs ise terbiye edilmemiş ruhtur denilebilir.